kesinlikle hayatımın en güzel anlarını yaşadığım tribün. okul gibiydi be. sanki herkesin bir sırası vardı, tanıdık yüzler vardı hep. önceki maçlarda görülmüş kişiler. hele bir tane kepli çocuk vardı her maç yuvarlanırdı yerlerde. haplanıp mı geliyor çok merak ederdik biz. pantolonu her an düşecek gibi dururdu... neyse. eski açık en çok yağmurlu havalarda güzel olurdu. üstü kapanana kadar... binlerce adam yağmurun altında deli gibi bağırır, tanımadıklarının omzuna sarılır, zıplar... gol olunca tanımadığı adamlara sarılır, omuz atar, utanmadan son ses küfür eder, "ayağa kalkmayan fenerli olsun", "yeni açık şık şık şık! yeni açık şık şık şık!"...
eski açık... özlenendir. yılların yaşanmışlığıdır, o tuvaletlerde işerken kafayı yukarı kaldırıp "ulan yavaş zıplayın çökecek şimdi burası. daha okul bitmedi!" diye bağırmaktır. yan tuvaletten "ulan lavuk daha ne. ölünü bulamazlarsa "sami yen'e gömün beni" edebiyatı yapmana gerek kalmaz ehehe" sesini duyup "bin yaşa abi" demektir. keşke geri dönse o anlar... keşke...
128
hayatımın gerçekten de tam ortası olan tribün adı altındaki galatasaraylı olgunlaştırma enstitüsü. her buluşmamızdan önce kafayı bulduğum ve öyle gittiğim yerdi çünkü sadece varlığı bile beni heyecanladırırdı. ortalama bir galatasaray taraftarından uğruna herşeyden vazgeçebilecek kadar galatasarayıma beni bağlayan temel nedendir ayrıca.
129
ultraslan uni tarafından 2001 yılında çıkarılan, türk tribünlerinin ilk fanzini. ikinci sayısı 10 mayıs 2008'i bulmuştur gerçi, o da ayrı bir konu.
maç izlemesi, havaya girmesi çok güzel ama kışın ayazı da iç anadolu'yu aratmayacak kadar pisti.
132
çoğu zaman biletli arkadaşların abilerin yanına kaynayıp güvenliğe yalvara yalvara girdiğimiz tribün. daha küçüktük o zamanlar, heyecanlıydık. ama heyecanımızın kaynağı eski açık tribünüydü. orada bütün olup sahaya haykırmak en güzel duygulardan biriydi. yeni stada geçtikten sonra kim bilir kaç defa rüyamda gördüm bu tribünü. ağlaya ağlaya kaç defa uyandım bilinmez. geriye elimde sadece bir koltuk kaldı o tribünden. arka balkonumda dolabın üstünde ikamet ediyor şu an. her sigara çekişimde o da dumanını çekiyor içine beraber özlüyoruz o güzel günleri.
133
2005 yılında ilk kez maça gittiğimde bulunduğum tribün(dü).
tarihini tam hatırlamıyorum ama diyarbakırspor maçıydı ve 2-0 kazanmıştık...
134
bir tribün iki kelime binlerce taraftar milyonlarca duygu.
135
21:45 sampiyonlar ligi maçı için sabah 08:00’de kapısında olduğumuz zamanlar dün gibi, bizden önceki abilerimiz bir önceki geceden yatarmış kapısında. farklıydı be çok farklıydı.
136
sami yen'de eski açıktan maçı izlemenin en kötü tarafı 90+ gollerini uzaktan izlemekti. malumunuz takım rakipte bir uyanık çıkmadığı sürece ilk yarı hep eski açığa hücum ederdi.