• 53
    sportando'nun haberine göre; sözleşme yenileme görüşmeleri yaptığımız koç. açıkçası koç 2 senedir takımın başında. bu 2 senede eurocup'ta çok kötüydük. türkiye kupasında istediğimiz sonuçları alamadık. ligde de olmamız gereken yerde bitirdik.

    2 senede de iyi takım kurup, guard konusunda çuvalladık. genellikle maça iyi hazırlanan biri koç ama maç içinde oyuna müdahale konusunda zayıf. rotasyonu ezbere yapıyor.

    oyun anlamında ise son birkaç maç iyi işler yapılsa da, 1 buçuk senede çok düzensiz oynayan bir takım vardı.

    bütün bunlara baktığımızda, elimizde de daha iyi bir seçenek yoksa kalmasında bir sakınca görmüyorum. ama biraz erken davrandığımızı da söylemeliyim. daha iyi seçenekler varsa, önce onları değerlendirmemiz gerekir. ne diyelim; hayırlısı olsun.
  • 54
    socrates dergi'ye dopdolu bir röportaj vermiş.

    https://www.socratesdergi.com/...l-erdogan-roportaji/

    galatasaray'la ilgili dikkat çekici kısımlar:

    --- alıntı ---

    geçen yıl 2,2 milyon dolar, bu yıl da 2,7 milyon dolarla başlayan oyuncu bütçesi sezon içi sakatlıklarıyla birlikte 3 milyon doları buldu. galatasaray tarihinin en düşük bütçeleri bunlar. ben kulübe geldiğimde 5,5 milyon dolardan fazla borcu vardı kulübün. fiba'da bekleyen altı dava görüldü. bunlardan şikâyet etmiyorum, zaten durum böyle olmasa galatasaray bana teklif yapmaz. ama insanların anlaması lazım; geçen sene eleştirildim "bir tane transfer yapamıyor" diye… yahu transfer yasağı var, nasıl yapayım? ağustos başında göreve geldim, alelacele geçmişte takip ettiğim oyuncuların olduğu listeyi taradık ve transferleri yaptık. bir haftadan daha az süre vardı transfer yasağının olmadığı, o aralıkta tüm transferler bitti ve sene sonunda o takımla yarı final oynadık.

    okuyorum işte, "hoca bir tane carlos arroyo bulamadın" yazıyorlar. evet, bulamıyorum ben. 1,8 milyon euro'luk oyuncular bulamıyorum çünkü bütçemiz 2,2 milyon dolar. o zaman işte hayatında oyun kurucu oynamamış, buna rağmen "oynaman lazım" denildiğinde görevden kaçmamış tai webster çok iyi oyuncu. aaron harrison ya da nigel hayes keza öyle. yani gerçekten anlayamıyorum; biz abd'den ciddi bir scouting ekibiyle çalışıyoruz, benim menajerim yok, menajer listelerinden bağımsız transfer yapmayı başarabiliyoruz ama ben ay'dan geldim ve bu takımın oyun kurucuya ihtiyacı olduğunu görmüyorum, öyle mi? mümkün mü böyle bir şey?

    bilhassa jaka* buradaki baskıyı kaldıramadı. ama bu bahsi geçen oyuncular**, hiçbir zaman ilk tercihlerimiz arasında yer almadılar ki… biz geçen sezon başında mantas kalnietis'le anlaştık. hatta saras'la* olan ilişkimi kullanıp oyuncuyu ikna yoluna gittim. galatasaray'ın eski bir oyuncusu bozdu transferi. "manyak mısın, oraya gidilir mi? para ödenmiyor, bir sürü problem var" dedi ve başka takıma gitti adam. chasson randle, jerian grant, corey walden, derrick walton jr, alex perez… bu oyuncuların hepsiyle imza aşamasına geldik. perez transferi bitmişti, adam los angeles'ta yaşıyor. deprem oldu la'de. "ay pardon" durumunu yaşadık. bir gün geçti, gönderilmiş kontrata formaliteden imza atacak adam, leo westermann fenerbahçe'ye gidince domino etkisiyle zalgiris'in* yolunu tuttu. saras da vicdan azabından beni arayıp yine "kalnietis'i arayayım mı?" falan diyor. "aman" dedim saras. "sen girme…"

    tekrar konuştuk kalnietis'le, biz teklif ettik 300 bin dolar; ki o bile çok zorlayacaktı bizi, kuban 450 bin euro'ya çıktı ve aldı. bakın burada oyuncuyu bulmak, transfer girişiminde bulunmak yetmiyor, istisnai bir durumu vardı galatasaray'ın. birincisi, iki menajer dışında hiçbir menajer bu kulüple çalışmak istemedi. biz ilk sezonun sonunda nigel hayes'in profilini yükseltip euroleague oyuncusu olmasını kullanarak, saygınlığımızı yukarı çekmeye çalışıyoruz. harrison, zach auguste; bir gün euroleague yaptıklarında repütasyonumuz daha da yukarıya çıkacak.

    böyle bu işler çünkü biz nba ile euroleague arasında sıkışmış abd'li oyunculara oynuyoruz. ben de isterim türk oyuncu portföyümüzü genişletmek, temel oyun bilgisi yüksek avrupalı oyuncuları kadroya almak ama maddi imkânlarımız yeterli değil. en azından 2020'ye kadar değildi. taksitlere bölünmüş halde, iki yılda 5,5 milyon dolarlık bir borç ödeme yapıldı ki bu bizim bütçemizden daha fazla. galatasaray erkek basketbol takımının 10 ekim 2019 tarihi itibarıyla bir oyuncuya, menajere ya da başka birine borcu kalmamıştır. bunu temize çekmeye çalıştık biz, davaları kapattık. buraya gelirken ödemelerde gecikmeler olacağını biliyordum, bize gelme ihtimali olan her oyuncuya da bunu söyledim. dürüst olmaya çalıştık, hayal satmadık kimseye. galatasaray yönetimi gerçekten çaba sarf ediyor.

    --- alıntı ---
  • 59
    https://twitter.com/.../1281287774331682818

    sarunas jasikevicius'la sıkı dost olan koç.

    2019-20 sezonu başında ana hedeflerimizden olan alex perez'i zalgiris kaunas'ın kapması ve akabinde bu olaydan dolayı suçluluk hisseden saras'ın mantas kalnietis'i bize gelmek için ikna etme girişimini ertuğrul hocanın veto etmesi, "bu ikilinin arasına kara kedi girdi" şeklinde yorumlanmıştı; ancak belli ki arkadaşlık da baki, referans da...
  • 60
    şöyle bir baktığınız zaman ertuğrul erdoğan'ın galatasaray'da yaptıklarına...
    açıkçası ne olağanüstü bir başarı söz konusu, ne de başarısızlık.
    aldığı oyunculara bakıyoruz, genelde genç ve gelecek vadeden, gelişime açık oyuncular almış ki, bunu yapması doğruydu.
    elinde büyük bir bütçe olmadığı için, gelişime açık oyuncularla belli bir oyun modeli üzerinde çalışarak başarı yaratmayı umdu diyebiliz.
    ancak ne oluyor, diyelim ki aldığın genç oyuncu parlıyor, elinden kapıyorlar.
    geçen sene nigel hayes, bu sene aaron harrison euroleague takımlarına gitti.
    yani aslına bakarsanız bu model oyuncuları parlatmak ve seviye atlatmak için iyi ama, kulüp bu işten ne kısa vadede, ne de uzun vadede çok da bir fayda sağlamıyor.
    biz gene geleceği parlak genç bir oyuncu alsak maalesef elimizde tutma şansımız yok patlama yaparsa.
    tek koruma hamlemiz uzun vadeli kontrat yapıp, oyunculardan bonservis kazanmak olabilir.
    onun için de belli bir vizyon ve yönetim anlayışı lazım.
    yani demem o ki, ertuğrul erdoğan'ın şu ana kadar yaptığı seçimler uzun vadeli hedef koyacak bir takımda işe yarayacak gibi görünsede, bizim için başarı anlamında çok da realize değildi.
    biz oyuncuların gelişimini sağladık ve gittiler.
    soru şu...
    ertuğrul erdoğan değil de, başkası olsaydı daha fazla ne verebilirdi galatasaray'a?.. mesela şampiyon yapabilir miydi?
    cevap mümkün değil. yani iki sezon geçirip, ne ergin ataman'ın efes'ini, ne de obradovic'in fb'sini bu bütçelerle geçip şampiyon olmak imkansıza yakın.
    o hâlde başka ne yapabilirdi?
    türkiye kupası alabilir miydi?
    alabilirdi ancak, o da hiçbir zaman favori olmayacağı bir alandı ve beklentilerden ne düşük, ne de fazla bir sonuç aldı.
    geriye kalan eurocup'ta ise, bana göre biraz daha başarılı olabilirdi.
    özelikle ilk yılında beklentilerin altında kaldı, ikinci yılında ise kritik maçları kaybetti.
    yani e.e.'yi en çok eleştireceğimiz nokta, benzer bütçelere sahip eurocup takımlarına üstünlük kuramayışı olacaktır.

    ertuğrul erdoğan'ı neden tercih ederim?
    çünkü belli bir standardı var.
    yani siz ona belli bir malzeme verdiğiniz zaman, elinizdeki malzemeden bir yemek yapıyor.
    kimseyi aç bırakmıyor.
    ama bu yemek hiç unutulmayacak bir yemek değil. sizi tok tutacak, yaşamsal ihtiyacınızı karşılayacak bir yemek.
    yani garanticiyseniz ertuğrul erdoğan iyi koç.
    en azından ne alacağınızı bilirsiniz.
    takımınızın bütçesi 15 takım içinde beşinci sıradaysa, ertuğrul erdoğan o takımı dördüncü, beşinci veya altıncı yapar. bu iyi midir, kötü müdür baktığınız yere bağlı ancak, ortalama bir şeydir, bu kesin.

    mesela ekstrem başarı kimindir?
    karşıyaka'yı şampiyon yapan ufuk sarıca'nındır.
    veya maccabi'yi şampiyon yapan david blatt'tir.
    sezon iptal edilmeseydi ve efes şampiyon olsaydı ergin ataman'ınki de ekstrem başarı olacaktı.
    çünkü genel beklentinin üzerinde olacaktı aldığı sonuç.
    işte ertuğrul erdoğan galatasaray gibi baskının yüksek olduğu bir camiada bu sebepten tartışılıyor.
    galatasaray son otuz yılda sadece bir kez şampiyon oldu ancak, kim olursa olsun hep şampiyon yapması isteniyor genel yaklaşım olarak.
    bunun için de sihirbaz koç lazım ancak, onu bulmak da kolay değil.

    koç açısından bakarsak, zalgiris'in teklifi varsa onun için bir fırsat olabilir. çünkü galatasaray ile mevcut şartlarda ulaşabileceği başarı belli. basketbol şampiyonlar ligi şampiyonu olabilir mi? olabilirse kalsın, hanesine avrupa kupası eklesin ancak, euroleague'de zalgiris gibi geleneği olan bir takımın baş koçluğunu yapmak da önemli bir satırdır kariyeri için.
    kendisi bizden gitse istikrarlı bir koç kaybetmiş oluruz ancak, ona yakın seviyede bir koç bulabiliriz.
    mesela daha önce isteyip getiremediğimiz saso filipovski'yi deneyebiliriz mesela...
    ama, koç bir daha zalgiris gibi bir fırsat bulabilir mi bilmiyorum baş koçluk anlamında...

    son olarak, kendisi galatasarayla devam ederse ben memnun olurum, standardı belli bir koç olduğu için. en azından ne vereceğini biliyoruz derim.
    ancak giderse de kendisi için sevinirim.
    euroleague'e bir baş koç göndermiş oluruz.
    başarısıyla da mutlu olurum.

    ne olursa olsun kendisini seviyorum ve bugüne kadar yaptıkları için teşekkür ediyorum.
    kalırsa umarım avrupa'da daha iddialı bir takım oluruz.
    benim kendisinden beklentim budur.
  • 62
    çok şık bir açıklama ile takımızda kalacağını açıklayan erkek basketbol takımı koçumuz.

    ilk geldiğinde yok fenerli şöyle böyle diye çok eleştirilmişti ama takımda kaldığı sürece gerek oyuncuları eurolegue seviyesine çıkarabilmesi gerek elindeki kadro ile iyi işler yapabilmesi takdir edilmeli. umarım bu sezonda da bizleri gururlandıran bir takım kurabilir.

    başarılar koç.
  • 63
    fenerli diyenler varmış.

    kendisinin başında çıktığımız 4 fenerbahçe maçının 3'ünü kazandık. böyle fenerliye can kurban. *

    takımda kalmasına çok sevindiğim koç. elindeki imkanlarla hiç fena işler yapmıyor bence. bu sezon ligde bir sürprize imza atıp final yapabileceğimize inanıyordum ama salgın nedeniyle kısmet olmadı. umarım kaldığı yerden devam edip bu sezon bunu başarır...
  • 64
    zeljko obradovic'in fenerbahçe'den ayrılma ihtimali ortaya çıktığı andan itibaren "yerli" coach havuzu içinden en uygun ve profili yüksek isim olarak öne çıkan kişi. bütçesi düşmüş, obradovic'in gitmeden posası çıkmış oyunculara yaptığı kontratlarla enkaza dönmüş bir fenerbahçe'nin aynı ayarda bir hocayla anlaşması düşük ihtimaldi. ergin ataman kapısı zaten kapalı, karşıyaka da ufuk sarıca'yı bırakmazdı. yerli hocalar içinde hem fenerbahçe geçmişi, hem de son 2 sezonda yaptıklarının referansıyla en uygun isimdi fenerbahçe için.

    kamuoyunda adı anılmadan önce de hocanın fenerbahçe ile teması olmuştu. zaten taraftarın tamamen hem fikir olamadığı bir isimdi. ek olarak şubedeki güvensizlik ve huzursuzluk ortamı, kendisinden saklamaya bile ihtiyaç görmeden başka koçlarla görüşen bir yapı vardı. tüm bunları alt alta ekleyince hocanın fenerbahçe ile flört etmesi çok da süpriz olmazdı.

    fenerbahçe igor kokoskov ile anlaşınca fenerbahçe kapısı kapanmış oldu. tam da o günlerde şubede ömer yalçınkaya'nın istifası ve sorumlu yönetici değişikliği yaşanınca hocanın devam edeceği yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. yine o günlerde sarunas jasikevicius'un istifası sonrası koç arayışına giren zalgiris kaunas ile adı anılmaya başlandı, biraz da süpriz şekilde.

    aslında martin schiller sonrası ikinci aday olarak gündemindeydi litvanya ekibinin. ancak bizim basketbol medyası olayı tamamen ertuğrul erdoğan üzerinden görmeyi tercih etti. nitekim görüşmeler sonuçlandı ve zalgiris'in martin schiller'i resmi olarak duyurmasından kısa bir süre önce hoca twitter hesabı açarak galatasaray'da kalacağını duyurdu.

    tabi açıklamanın biraz diplomatik bir dille, olayın nezaketine binayen yazılmış olduğunu göz önünde tutmak gerekiyor. yani hocanın zalgiris'in kendisini oyaladığını söylediği sürecin sebebi schiller konusunda bir süpriz yaşamamalarıydı. gelecek sezon planlamasına zarar vermemek için görüşmeleri kesmiş de değil, zaten schiller ile anlaşılmak üzere olduğu için görüşmeler kendiliğinden bitmiş oldu.

    sonuç olarak ertuğrul erdoğan ile yola devam edilecek. mustafa cengiz yönetimi'nin, bir öncei takımının bağlı olduğu belediye başkanlığına çiçek-çikolata-takım elbiseleri çekip ricaya gitmesiyle gelmişti. geçen sene kendisinin yerine düşünülen üç koça birbirlerinden habersiz aynı zamanda aynı yerde görüşme randevusu verilmesiyle bir fıkraya konu olmuştu dolaylı yoldan...

    bu sezona da böyle bir hikayeyle başlanılıyor. sezon neler getirecek göreceğiz...

    yine son 1 ayda şubenin özellikle üst kadrosunun tamamen değiştiğini unutmamak gerekiyor tüm bunlar olurken. özellikle fenerbahçe ile flörtünü biraz da bu perspektiften ele almak gerekiyor. zalgiris ise eminim kendisine bile çok büyük süpriz olmuştur, bir nevi büyük ikramiye gibiydi. bir şansı varsa zorlaması kadar doğal bir durum olamaz...

    bugün 14 temmuz 2020'de galatasaray basketbol şubesi için bir cazibe merkezi diyemeyiz belki ama 14 haziran 2020'deki galatasaray basketbol şubesi çalışanlar için gerçekten berbat bir yerdi. mobbing manyağı bir genel menajer, onların oyuncağı olmuş yöneticiler, plansızık, sevgisizlik ve daha bir sürü şey...

    şubenin taraftarı olarak yeni bir sayfa açıyoruz bu yaz. ertuğrul hoca da artık bu sayfanın erkek basketbol kısmında koç olarak ismini yazdırmış oldu.

    iyi koçtur kötü koçtur ben salonları bok eden futbol taraftarı olarak çok tartamam ama geçtiğimiz sezondan çok farklı olmayacak bir bütçeyle yine en fazla streetball ayarından hallice bir kadro kurabileceğimizden ötürü koçun da aynı kalması bir nebze iyiye yorulabilir...
  • 65
    galatasaray basketbolu adına ciddi bir iş başaran adam.

    birkaç yıl önce oktay mahmuti belli başlı konulardan ötürü galatasaray'a oyuncu çekebilmenin çok zor olduğunu, galatasaray isminin basketbolda kötü bir repütasyon edindiğini dillendirmişti. neydi bu kötü repütasyonun sebebi? her şeyden önce 8-9 aylara varan maaş gecikmeleri vardı şubede ve bu bundan dolayı birçok oyuncu sözleşmelerinden çıkmıştı tek taraflı olarak. aynı şekilde menajer ödemeleri konusunda da durum benzerdi, koskoca kıta avrupa'sında galatasaray'la iş yapan menajer sayısı 2'ydi. amatör branşlara yeteri kadar önem göstermemelerinden ötürü ve/veya muhtelif nedenlerle mustafa cengiz yönetimini eleştirebiliriz -ki çok da haksız sayılmayız- lakin mevzubahis kötü imajın düzeltilebilmesi sağlayan faktörlerden biri de bizzat kendileri. pandemi* öncesine kadar erkek basketbolda geçmişe dönük tüm menajer ve oyuncu alacaklarını sıfırlamıştı bu yönetim. bildiğim kadarıyla ise şu an için 2 aylık alacakları var takımdan ayrılan isimlerin ama bu tolere edilebilir bir sıkıntı. pandemi kaynaklı olarak 20-30 milyon euro'luk bütçelere sahip organizasyonların bile oyuncularına 4-5 aydır ödeme yapmakta zorlandıklarını hatta yapamadıklarını düşünürsek...

    ertuğrul hoca neyi başardı peki?

    sportif anlamda kendisini beğeniyorum. daha iyisi olabilir miydi? 2 sezonda en azından bir eurocup çeyrek finali ya da bir türkiye kupası zaferi belki? öte yandan hocayı özel kılan detay şu; zorunluluktan gidilen jaka klobucar ve lazeric jones tercihleri dışında sıfır karavana, marko arapovic dahil. daha basit haliyle ifade edersem:

    https://twitter.com/.../1283739662457147392

    koç an itibarıyla galatasaray'ı euroleague'e oyuncu sunabilen bir yapı haline dönüştürdü. dibi gören bir organizasyonu tekrar euroleague ile anılabilir bir seviyeye çekebilmiş olması bana kalırsa başlı başına büyükçe bir iş.

    peki bu durum şaşırtıcı mı?

    kesinlikle değil. ertuğrul hocanın alametifarikası iyi scouting, iyi kimya ve iyi maç önü hazırlığıdır. maç içindeki hamleleriyle insanı delirtebilir ama işin planlama kısmında parmakla gösterilen bir basketbol adamıdır. zaten biraz da bu yüzden yeniden yapılanmaya giren zalgiris kaunas'ın hedefindeki koçlardan biriydi kendisi.

    zeljko obradovic'in ayrılığı sonrası adı fenerbahçe beko ile anıldı. açıkçası ben kendisinin fenerbahçe ile direkt bir diyalog kurduğunu zannetmiyorum, yine kendisinin "ah keşke fenerbahçe'ye gidebilsem" gibi bir düşünceyle fenerbahçe'ye yanladığını da düşünmüyorum. konuyla alakalı kaynak da belirteyim hatta:

    https://twitter.com/.../1276487822581526529
    https://twitter.com/.../1278752107487727618

    entry'i bitirmeden önce şunu ifade etmek isterim; an itibarıyla 100 koçtan 95'i "galatasaray koçluğu vs fenerbahçe koçluğu" versüsünde boğazın karşı yakasını seçer. kalan %5'in içinde ise challange arayan birkaç isim, ergin ataman gibi galatasaray'la bağı bulunan birkaç figür falan vardır. bütçe, imkanlar, maalesef taraftardaki basketbol sempatisi vesaire. kısacası galatasaray basketbolunun koçlar özelinde bir cazibe merkezi olmadığı bariz, en azından şu an için. haliyle ertuğrul hocanın zihninde bu yönde bir yönelim olmuş olsaydı dahi ayıplamazdım, garipsemezdim.

    ilaveten, "fenerbahçeli damarı var" falan deniyor kendisi için? 2019-20 sezonunda ligde içerde dışarda tokatladı bu adam fenerbahçe'yi, böyle fenerbahçe damarlılığa can kurban...
  • 66
    babamdan sonra sevdiğim tek fenerbahçeli, bu adam olabilir. şubedeki en rezil yöneticilerle, komik bütçelerle çalışmasına rağmen iyi işler yaptığını düşünüyorum, bunu söylemeye de devam edeceğim. saygı duyuyorum kendisine.

    elindeki kısıtla imkana rağmen, yabancı oyuncu transferlerini de başarıyla yapıyor. oyunculardan aldığımız katkılar ve sonrasında oyuncularımızın euroleague takımlarına gitmesi bunun en büyük ispatı.

    keşke 2-3 milyon dolarlık bütçelerle değil de, en azından 7-8 milyon dolarlık bütçelerle kendisine imkan sunma şansımız olsaydı. neler yapabileceğini merak ediyorum çünkü.

    başarılar koç, efendi ve düzgün bir adamsın. işini de iyi yapıyorsun.
  • 67
    galatasarayla bir kupa kazanmadı ancak, bütçeye göre çok iyi transferler yapıyor.
    geçen sene kadromuzda olan yabancıların büyük bir kısmı euroleague'de önemli takımlara transfer oldu.
    aaron harrison -> olympiakos
    zach auguste -> panathinakos
    alex poythress -> zenit
    greg whittington'ın da ismi nba takımları ile geçiyor.
    tabii istediğimiz verimi alamadığımız oyuncular da geldi ancak, genel olarak çok isabetli oyuncular alıyor ve onların gelişimine önemli katkılar sunuyor.
    bu sene şu ana dek yaptığı alex hamilton ve rj hunter transferleri de kağıt üzerinde nokta atışı.

    benim kendisinden beklentim basketbol şampiyonlar ligini kazanması.
    kulüp olarak bunu başaracak imkâna sahibiz ve kendisinin de bu hedefi koyup inançla çalışması gerekiyor.
  • 71
    kendini geliştiremeyen koç. bizde olduğu her sene iyi oyuncular takımımıza katıldı, bu konuda gerçekten iyi ama iyi oyuncuları takıma toplayınca takım iyi oynamıyor.

    daha önce gard konusunda sıkıntımız olduğu için bireysel oyun üzerinden oynadığımız düşünülüyordu ama koçun oyun planı bu. alex hamilton, darly macon, barış ermiş ve yiğit arslan'lı kısa rotasyonu ile böyle bir basketbol oynanması gerçekten kötü bir durum. hiçbir planımız yok hücumda. topu biri alıyor ve kendi kendine oynuyor. bu takımla da bu oyunu oynatmazsın. evet bütçemiz az, evet takımda eksik var ama herkesin durumu aynı ve kendinden kötü takımlara karşı bile diş geçiremiyorsun.

    eskiden maçlara iyi hazırlanırdı koç. iyi bir planla çıkar ve o plan tutarsa maçı kazanırdık. şimdi o da yok. 2020-2021 sezonunun başında zalgris kendisini istemişti. belki aklı orada kaldı bilmiyorum ama gelen geçen bizi yeniyor.

    geçen sene iyi işler yaptığımız söyleniyordu. o takımı kurmak gerçekten de iyi bir işti ama bu sene görüyoruz ki o takımın potansiyeli çok daha fazlaymış. geçen seneki oyuncularımız euroleague'de çok iyi oynuyor. ama biz o takımla avrupa’da varlık göstermedik, kupada varlık göstermedik ve ligde de beklenilen yerde bitirdik. bu maalesef başarı değildir, aksine bence başarısızlık.

    maç içlerinde zaten oyuna müdahale etmekte çok zorlanıyor. değişiklikler, yaptığı rotasyon hep ezber. bazen aldığın bir oyuncudan vazgeçmen gerekir mesela ama o bunu yapmıyor. jaka klobucar mesela. bu sene de r.j. hunter.

    maalesef olmuyor ve olmayacak. bildiğim kadarıyla oyuncuların maaşları konusunda ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. bütçemiz az ama bu bütçelerle kurulabilecek en iyi kadrolar kuruluyor. rakiplerimiz de çok iyi durumda değiller ama takım çok kötü oynuyor. bu durumun da sorumlusunu koç olarak görüyorum. kendisinin istifasını bekliyorum. etmezse de yönetimin koçu göndermesi lazım. yine avrupa'da erken elenmeden bir aksiyon göstermemiz lazım.
  • 72
    (bkz: 31 ekim 2020 aliağa petkim galatasaray basketbol maçı)

    uzun zamandır bu kadar plansız bir takım izlememiştim, tersten tebrikler.

    aliağa'ya ve fethiye'ye* yenilmenin izahı yok, bu iki takım düşme olasılığı en yüksek olan takımlardan. refere maçta takımın görüntüsü o kadar statikti ki, daha kötüsü çin 2. liginde falan görülür muhtemelen. sıfır akışkanlık, sıfır şablon, sıfır... halimiz adeta düşecek bir takım hüviyetinden halliceydi. bunun sorumlusu ertuğrul hocadır zira oyuncu grubu her ne kadar yeterli olmasa da aliağa'dan 19 sayı fark yiyecek bir ekip değil.
  • 73
    2020-2021 sezonundaki saçmalıklarda öncelikli olarak hesabı koça kesmek saçmalıktır. basketbol şubesini önemsemediğimiz çok açık, saçma sapan bütçelerle, üç kuruşa oyuncu alayım kafasıyla bu işler yürümez. ya yatırım yapar hesap sorulabilir, başarı beklenebilir bir ortam yaratılır ya da ‘benim adım hıdır, elimden gelen budur’ hesabı düşük bütçe ve düşük beklenti ile sezona devam edilir.

    adam her sene abd’den genç ve bir şekilde potansiyel vadeden, avrupa veya nba’de tutunamamış ama piyasanın tanıdığı oyuncularla bir kadro kurmaya mecbur bırakılıyor. bu adam sihirbaz değil arkadaşlar. üç sezondur bambaşka, birbirini hiç tanımayan, yaşlarının getirdiği ve profesyonelliği, haliyle, oturtamamış duygusal adamlarla oynuyor. elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, siz senede 5 maç izleyip bu adama sallayamazsınız. kendisi de arada saçmalıyor, hamle yapmakta geç kalıyor vs. ancak asıl mesele 3 kuruşa 5 köfte beklememe meselesi. son 2 kadrosunu pekala tutturdu ve iyi işler yaptı. özellikle eurolig takımlarına taş gibi adamlar yolladık, tabi ki basketbolda oyuncu satışından maddi getiri beklenmez ama kaliteli takımlara bu adamları yollamak koçun ve scoutun başarısıdır.

    aaron harrison duygusallıktan boğulan, nba’de şans bulamayan, sıradan bir kolej oyuncusu kıvamındaydı bize gelmeden önce. adam olympiakos’un yıldızı oldu şimdi. zach auguste’u aynı şekilde büyüttü ve yolladı. diğerlerini saymıyorum bile.

    2 sezon işler iyi giderken, fb içerde dışarda yenilirken sesiniz çıkmıyordu. bu sezon kadro ‘bekleneni’ veremeyince lololo. zaten böyle bir şeyin garantisini veren olmadı ki, her sene yeni baştan 8-9 oyuncu alıp kumar oynamaya mecbur adam. o ister mi iyi kadrosuyla yolları ayırmayı? oyuncuya istediği ücreti ödeyemezsen herif gider. sen de gidersin, hayat böyle.

    galatasaray basketboluna yatırım yapılana kadar hedefimiz avrupa’da gidebildiğimiz yere kadar gitmek, ki fiba şampiyonlar ligi‘ne iyi para verdiler diye katıldık ancak iyi takımların olmadığı bir mecra olduğu için hedef yüksek tutulabilir, ligde de efes ve fener’den sonra maksimum 3.lük hedeflenebilir, bence bu bile zor.
  • 74
    ömer yalçınkaya gittiğinden beri
    başarı grafiği çakılan antrenör..

    son 20 yılda galatasaray basketbol şubesinin
    başarılarının çoğunda bulunmuş,
    cv’si açık ara konusunda en iyi olan ömer yalçınkaya
    görünmeyen birçok problemi çözüp, birçok eksiği kapatıyordu. hataları olabilir doğrudur fakat hatalarının bir kısmı da yönetimlerin söylediği talimatları üstüne alıp günah keçisi olduğu içindi.

    adamdan ölümüne nefret etti bazıları. hiç anlayamadım. halbuki kulübün basketbol aklıydı, ağabeyiydi, yöneticisiydi.

    işıl alben yüzünden demeyin . kendisi iyi galatasaraylı’dır , severim, fakat istisnasız bütün antrenörleri grupçuluğundan ötürü kendinden yaka silkmiştir.

    alın kurtarın şimdi şubeyi, yalçınkaya’da gitti, işiniz kolay..
  • 75
    galatasaray'da üçüncü senesi ve en kötü sezon başlangıcını yaptı. bunu sadece bütçe düşüşüyle açıklamak mümkün değil, çünkü karşılaşılan rakiplere bakıyorsunuz efes hariç diğer takımların bütçesi ya galatasaray'dan düşük ya da aynı seviyede.
    tek tek bakarsanız zaten galatasaray'ın öyle hiç de kötü kadrosu yok.
    macon, williams, hunter nba'de süre almış, hamilton geçen sene israil liginin en değerli birkaç oyuncusundan biri olmuş, motum zaten yıllardır euroleague'den bildiğimiz oyuncu. yerlilere bakıyorsunuz türkiye'deki ilk beş büyük bütçeli takımlar hariç hiçbir takımdan aşağı kalır yanı yok.

    yani şu oynanan basketbolu bütçeyle, oyuncu eksikliğiyle açıklamak mümkün değil.
    galatasaray savunma yapmıyor, galatasaray agresif oynamıyor...
    zalgiris meselesi sonrası hocanın kafası ciddi olarak karışmış ve sanki oyuna kendini veremiyor.
    çünkü ne galatasaray bu kadar kötü bir takım, ne de ertuğrul erdoğan bu kadar kötü bir koç.

    oyuncuların kendine güveni kaybolmuş. şu an takıma bir şoklama lazım. reaksiyon lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın