139
"taraftarlıkta mantık aranmaz" tezi beşiktaş'ın ve fenerbahçe'nin kupalara hasret kalmasının belki de en önemli sebebi. bu teze sıkı sıkıya bağlanan başkan, yönetici, gazeteci, taraftar vs. o kadar çok unsur var ki her iki tarafta da; seslerinin özellikle sosyal medyada çok çıkması (maalesef) galatasaray'ı da etkilemeye başladı. bu halbuki baştan aşağıya bir saçmalıktan ibaret. spor kulübü taraftarlığı, tarafı olduğu takım için en iyisini, en doğrusunu, en güzelini istemektir. insan sevdiği, değer verdiği için en iyisini ister. en iyisinin, en doğrusunun, en güçlüsünün olabilmesi için gerekli olan olmazsa olmaz unsur ise mantıktır. mantık olmadan hiçbir şey olmaz. taraftarlık da olmaz. olay bu kadar basit ve düz aslında ama doğru olanın, basit olanın sesi az çıktığından; sesi çok akıllı az rakiplerin yanlış yönleri bile galatasaraylıları etkilemeye başladı. ben "taraftarlıkta mantık yoktur" kafasını özümsemiş fenerbahçeli'nin bir benzeri galatasaraylı görmek istemem asla. hayatıma da sokmam, tribünde gördüğüm zaman uzaklaşırım. "taraftar mantık çerçevesinde bakmaz, akıl yürütmez, sadece destek verir" propagandası yapan galatasaraylı gazeteci, yorumcu, youtuber, fenomen veya her ne halt ise onları da izlemem. ama maalesef günümüzde prim yapan şeyler, benim "görmek istemem" şeklinde sınıflandırdıklarım. o yüzden bizim tarafta da son yıllarda başladı doğru'ya eğri, eğri'ye doğru diyenler. söylemlerindeki hakikat sorgulandığında anında "taraftarlık böyle olmaz, galatasaray'a zarar veriyorsunuz" kaçış cümlesine başvuruyor bu insanlar. erinç bilican bunlardan sadece biri, düz bir örnek. genel olarak bu kitlenin doğru ile işi yok, hakikat ile veya mantık ile işi yok; tek istedikleri doğru olup olmadığı önemsiz bir "şeyi" çok kişinin seslendirmesi, gündem yapması. fenerbahçe'nin, beşiktaş'ın yılları böyle kaydı geçti; çok konuştular, algı yaptılar ama hiçbir şey başaramadılar; dibinde dibini gördüler bazen bu tutumları yüzünden ama dediğim gibi bu gibi şeylerin prim yapması, para kazandırması ister istemez galatasaray kamuoyunu da etkiliyor. bizde de türüyor, giderek de çoğalıyor bu "taraftarlıkta mantık aranmaz, taraftar doğrunun peşinden koşmaz, taraftar sadece önüne konanı koşulsuz destekler" bakış açısına sahip insanlar. gazeteci, yorumcu, taraftar vs. olmamalıydı bu ama madem oldu, umarım bu noktanın ötesine geçmez ve bu düzeyde kalır. bu bakış açısının yönetim veya genel kurul üyesi düzeyine sıçraması çünkü galatasaray'ın iflasını getirir. bu kadar açık söyleyim. bu bakış açısı kontrol altında tutulması gereken bir bulaşıcı hastalık ve galatasaray'ı diğerlerinden ayıran en önemli kriterlerden birini yok etmeye muktedir olduğu için çok da tehlikeli, zararlı.