yazmayayım yazmayayım diyordum ama artık dayanamıyorum çünkü kulak tırmalaması seviyesini aşıp beyin tırmalaması seviyesine geçti konuşmaları.
"
şey" diyemeden cümle bile kuramayan, düşünmeden konuşan spor yorumcusu. 1 saatlik programda 50 defa
şey diyor.
22 kasım 2025 galatasaray gençlerbirliği maçı sonu yayınındaki örnekler şu formatta:
şey diyorsun di mi koray? 25 milyonluk adamı...
şey... ıııı... (birkaç saniye sessizlik) geçen sene içerideki...
singo'nun ilk şeyleri böyle çıkmış. ilk tetkikleri.
ilkay'ın sakatlığı diğer şeyleri de... sakatlıkları da...
çok kötü yerde şey yaptık ya... sakatlıklar verdik.
hocanın bir şeyi vardı... saha içi taktik...
çok agresif bir şeyi vardı... savunması...
o yüzden biraz şey yaptım... (ne şey yaptığı belli değil)
kaan ayhan şey olur... (birkaç saniye sessizlik) neydi?... hk: alkmaar. kg: prag. yok yok ya...
jakobs'un önde oynayacak hiç şeyi yok, durumu yok bence. çünkü şeyde de, erenle beraber...
hk: sola osimhen, ileri icardi atarım. erinç: şey mi? trivelli
şey... (birkaç saniye sessizlik) cem yılmaz bir tane deneye katılıyor da...
önceki yayınlardan aklıma kalan, sohbete daldığı, yine emsal teşkil eden o an'lar:
burada okan hocanın da şeyini konuşmak lazım. oyuncu şeyini, dizilimini.
barış alper'in şeyine ne diyorsunuz? direkten dönen topuna.
hakemin şeyini nasıl karşıladınız? takdir haklarını.
uğurcan'ın şeyi nasıldı ama? yan topu yumruklaması.
erinç böyle pimi çekilmiş bombayı ortaya atıp, akan sohbeti baltaladığı zaman insanlık namına yayının sohbetin akmasını sağlayan yegane kişi kerem övet oluyor. garibim her defasında, erinç'in şey dediği şeyin ne olduğunu ifade etmesi için beklenilen süre uzamasın diye, ne abi, hangisi abi, gibi samimi bir şekilde sohbet etmeye çalışıyor.
---
edatları hariç tuttum. lafın gelişi "bir şey" denir ama erinç'in bu üslubu dil sürçmesi değil, dil hastalığı. düşünmeden konuşmak, ne diyeceğini bilmeden sohbete girmek. aynı problem alimoğlu'nda da var malesef. nadiren de olsa şey ile başlamayan, içinde şey geçmeyen cümle kurdukları zaman daha dikkatli dinliyorum.
erinç sırf bu 1 saatte 50 defa "şey" dediği için, düşünmeden konuştuğu için, bazen konuşamadığı için asla büyük bir spor yorumcusu olamayacak. kendisini trt spikerleri ile kıyaslamıyorum veya alınganlık yapıp biz trt spikeri değiliz diye boşuna savunma yapmasın. konu diksiyon değil.
olmuyor erinç kardeş. senin bu şey şey şey tantananı dinlerken yoruluyorum. senin bu ne diyeceğini kafanda toparlamadan, akan sohbeti durdurmana katlanamıyorum. yanındaki ahbapların ile yayın harici bolca serbest zaman ve çalışma saati geçiriyor olabilirsin, onlar senin ne diyeceğini anlıyor olabilir ki, kalıbımı basarım onlar da anlamıyor çoğu zaman; biz ekran başında böyle şey'in arkasından ne geleceğini bekleyemeyiz her 3 cümlede 1 defa. eğer bana inanmıyorsan bir üniversite talebesini stajyer olarak yanına alıp, dünkü ve geçmiş yayınlarının metin olarak dökümünü çıkartırsın ve haklı olduğumu görürsün.
ben ortalama ayda en az 2 tane kitap okuyorum. senin bu şey, şey, şey dil hastalığına tahammül edemiyorum. kıyıcı, koray ve kerem hatrına izleyip beğeni butonuna her defasında basıyorum. şahsım adına gecikmiş bir sitemdi, umarım sonunda kendimi ifade edebilmişimdir.