4093
arkadaşlar, kardeşler! bakın ben aylardır bu sözlüğün okuyucusuydum, uzaktaaan uzaağa. her maç sonrası eve dönüş yolunda otobüste telefondan girip girip sözlükteki maç kritiklerini, eleştrileri ve bilimum yazıyı okumaya gayret eden bir kardeşinizdim. şimdi bir fırsat geçti elime bugün ve bu mecrada yazar oldum. bana sorarsanız yazar değilken en çok sözünün olduğu konu neydi diye (ki niye sorasınız mnaki, ben olsam sormam yani) bu sayfayı işaret ederdim size. ilginç şekilde bu başlığın altında ikiye bölünmüş durumdasınız, "milan the king !!1!11birbir"ciler ve "amaaan o da forvet mi be mnaki"ciler.
şimdi benim konuya bakış açıma gelecek olursak; ortada ilk sezon müthiş oynamış ama total başarı için bu oyunu yetmemiş, sonraki iki sezon yaşadığı sakatlığında etkisiyle vasatı aşamamış bir forvet var.son sezon ise ilk yarı ve ikinci yarı iki farklı baros seyrettik.ilk olarak bu adam döküldüğü sezonlarda dahi, koşmamazlık etmedi. hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadı. bunlar şahsen önemli gördüğüm kriterler; daha önce de yazılmıştır ama hatırlatmakta fayda var önceki sezon ankaragücü maçında bu adamın nasıl sakatlandığını hatırla. o sahne benim için önemliydi gerçekten ve o yüzden hunharca, itin götüne sokarcasına eleştirenleri anlayabilmiş değilim sırf bu nedenden ötürü.haa geçen sezona gelecek olursak, baros pozisyon bilgisi ve sezgileri hala üst düzey olan bir adam olarak elmander'i ilk yarıda oynanan maçlarda çok rahatlattı. attı, attırdı, boş koşu yaptı, verkaça girdi... zaten dikkat edersen elmander de mücadelesinden birşey kaybetmese de ikinci yarıda oynanan maçlarda sonuca katkı olarak bir düşüş yaşadı. baros'un geçen sezonki artısı da bu. peki ya eksiler birader der gibisiniz, duyuyorum. birincisi baros sakatlıklarından sonra, ciddi anlamda aklı ve sezgileri fiziğinden önde hareket eden bir adama dönüştü. bu durumda haliyle etkisizleşen bir baros izlememize yol açtı ki; bunda karabük maçında gördüğü kart ve sonrasında yediği kesiğin de etkisi vardı bir nebze. doğal olarak bir kesim saydığım artılar yüzünden sahiplendi kendisini, onun ayarındaki mevcut adamları takımımıza katamayacağımızı iddaa ettiler ki nispeten haklılar. sağlıklı bir baros 30 yaşında dahi kapının 7-8 milyon eurodan açılacağı bir adamdır. gelelim diğer tarafa, onlar da kah bu sahiplenenlere kızdılar, kah bu adam iyi güzel ama bunla şl'de olmaz dediler. onlar da haklılar zira yetenek-fizik arasındaki bu senkronsuzluğu boktan ligimiz kaldırabilir ama şl maalesef kaldıramaz.
"çok uzattın, iki tarafa da haklılar dedin sonuca bağla lan dümdük ne diyosun sonuç olarak" derseniz; baros gitgide formunu kaybeden müthiş bir golcüdür. yüksek maddi imkanları olan, yabancı oyuncu sınırlaması olmayan bir takımda baros gibiler gönderilmez kulübede tutulur, yerine ondan daha iyisi alınır. ancak ne ekonomik şartlar ne de mevcut statü bu lükse imkan vermiyor. üzülerek söylüyorum ki vakit ayrılık vakti; ancaaaak! bu adamın hakkını yiyenin, barış özbek,mustafa sarp muamelesi yapanın da alnını karışlarım bu böyle biline.
edit:imla
şimdi benim konuya bakış açıma gelecek olursak; ortada ilk sezon müthiş oynamış ama total başarı için bu oyunu yetmemiş, sonraki iki sezon yaşadığı sakatlığında etkisiyle vasatı aşamamış bir forvet var.son sezon ise ilk yarı ve ikinci yarı iki farklı baros seyrettik.ilk olarak bu adam döküldüğü sezonlarda dahi, koşmamazlık etmedi. hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadı. bunlar şahsen önemli gördüğüm kriterler; daha önce de yazılmıştır ama hatırlatmakta fayda var önceki sezon ankaragücü maçında bu adamın nasıl sakatlandığını hatırla. o sahne benim için önemliydi gerçekten ve o yüzden hunharca, itin götüne sokarcasına eleştirenleri anlayabilmiş değilim sırf bu nedenden ötürü.haa geçen sezona gelecek olursak, baros pozisyon bilgisi ve sezgileri hala üst düzey olan bir adam olarak elmander'i ilk yarıda oynanan maçlarda çok rahatlattı. attı, attırdı, boş koşu yaptı, verkaça girdi... zaten dikkat edersen elmander de mücadelesinden birşey kaybetmese de ikinci yarıda oynanan maçlarda sonuca katkı olarak bir düşüş yaşadı. baros'un geçen sezonki artısı da bu. peki ya eksiler birader der gibisiniz, duyuyorum. birincisi baros sakatlıklarından sonra, ciddi anlamda aklı ve sezgileri fiziğinden önde hareket eden bir adama dönüştü. bu durumda haliyle etkisizleşen bir baros izlememize yol açtı ki; bunda karabük maçında gördüğü kart ve sonrasında yediği kesiğin de etkisi vardı bir nebze. doğal olarak bir kesim saydığım artılar yüzünden sahiplendi kendisini, onun ayarındaki mevcut adamları takımımıza katamayacağımızı iddaa ettiler ki nispeten haklılar. sağlıklı bir baros 30 yaşında dahi kapının 7-8 milyon eurodan açılacağı bir adamdır. gelelim diğer tarafa, onlar da kah bu sahiplenenlere kızdılar, kah bu adam iyi güzel ama bunla şl'de olmaz dediler. onlar da haklılar zira yetenek-fizik arasındaki bu senkronsuzluğu boktan ligimiz kaldırabilir ama şl maalesef kaldıramaz.
"çok uzattın, iki tarafa da haklılar dedin sonuca bağla lan dümdük ne diyosun sonuç olarak" derseniz; baros gitgide formunu kaybeden müthiş bir golcüdür. yüksek maddi imkanları olan, yabancı oyuncu sınırlaması olmayan bir takımda baros gibiler gönderilmez kulübede tutulur, yerine ondan daha iyisi alınır. ancak ne ekonomik şartlar ne de mevcut statü bu lükse imkan vermiyor. üzülerek söylüyorum ki vakit ayrılık vakti; ancaaaak! bu adamın hakkını yiyenin, barış özbek,mustafa sarp muamelesi yapanın da alnını karışlarım bu böyle biline.
edit:imla