985
neden hocam, neden...
niye sistemi sistemsizlik olan bir takıma basketbolun en doğrularını getirdin ki hocam, baksana bu fazla geliyor birilerine...
ligin zor deplasmanlarında galibiyet oyunu ortaya koyarken sevinen bir taraftarı, galibiyet alsan bile sana kızacak, eleştirecek bir topluluğu neden oluşturdun hocam? neden tüm alışkanlıklarımızın tersine gittik, biz öyle iyiydik yoksa...
neden taraftara -karakterin gereği- uzak durdun hocam, niye 1 maç içinde sadece 1 kere baktın taraftara, yalakalık yapsaydın ya hocam, yapıp da bu kulüpte yıllardır kalanlar gibi...
bizim neyimize vizyon hocam, neyimize euroleague basketbolu... kırsaydın doğrularını, hedeflerini, oynasaydık eurocup'ta, ligde yarı finalden ötesine nefesimiz yetmeseydi...
''aile içinde teşekkür olmaz'' diyerek bu camianın gördüğü en güzel açıklamalarından birini niye yaptın hocam, ''bu taraftar her şeye layık'' gibi klişe bir cümle kullansaydın, her zaman görmeye alışık olduğumuz türden...
niye bu takımın görmediği türden bir galibiyet kazandığında gidip en köşeden, gurur dolu bir bakıışla seyrettin hocam... neden atlamadın en öne, neden geçmedin en başa... biz öylelerine alışığız hocam, bu fazla geldi bize...
bu kokuşmuş düzende, hakemlerin her gün farklı bir skandala imza attığı ülkede, neden sadece 2 defa hakemleri konuştun hocam... ''ben hakemler hakkında konuşmam, takımıma bakarım.'' diyip 20 saat sonra hakemlerin üstünü çizenleri gördük biz hocam, seni değil...
neden geldiğin ilk yılın playoffun'da, şu an şampiyon olan ekipten bile daha kısıtlı bir rotasyonla oynarken onu bahane etmedin hocam, neden ikinciliğin önünü bahaneler almadı...
yarattığın takımın hak ettiği seyirci topluluğu her maçın dolu olmasını gerektirirken, sen 2000 kişiye maç oynadığında neden çemkirmedin hocam, neden taraftarı medyanın önüne sürmedin...
senin işin sadece takımın teknik/taktik üzerine iken, neden bu takım avrupa'da kalıcı olsun diye gidip euroleague yetkilileri ile konuştun hocam, neden sorumluluğunun üzerine çıktın, ne gereği vardı hocam...
bu camia senden sadece antrenörlük beklerken, sen bu takımın gitsen bile aynı düzende olmasını sağlamak için niye ceo olmak istedin hocam, koçluğun bile fazla geliyordu üstelik...
zaten basketbol tarihimizin çok üstüne çıkmışken, avrupa'nın en önde gelen takımlarını evinde harap etmişken, neden maç sonu ''bu taraftar bir gün bu şanlı mağlubiyetlere sevinmeyecek'' dedin hocam... söyleseydin ya nerelerden nerelere geldiğimizi, vursaydın ya yüzümüze gerçekleri hocam...
neden ilk sezonunu bitirdiğinde, sana açık çek veren real madrid'e gitmedin hocam... neden o aidiyet hissiyatını gösterdin, biz onu hak etmiş miydik hocam...
senin gidişini hazırlayanlara, yüzüne yalan söyleyenlere, seni oyalayanlara, kulüpten ilişkin kesilmesinin üstünden epey bir zaman geçmesine rağmen hiç bir şey yazmayan resmi kuruma neden bir şey demiyorsun hocam? neden söylemiyorsun gerçekleri? bu kulübün yıllarca ekmeğini yedikten sonra orada burada ağız ishali olmuşcasına kulübün saçmalıklarını anlatanlar gibi neden davranmıyorsun hocam, senin ne farkın var?
en son uefa kupası finalinde ağlamış beni, cska maçı sonrası ağlatacak derecede bir hissiyat neden oluşturdun hocam? bu kadar büyümek haddimize miydi?
3 yıllık hedeflerine neden 1.5 yılda ulaştın hocam? baksana hızın yetmemiş olacak ki duvara toslattırdılar seni hocam...
final four finali oynayan iki takımı, daha ikinci senende neden mağlup ettin hocam? baksana şimdi gidişinde onu yazıyoruz, bahane ediyoruz... yeseydin ya 20 farkları hocam, daha ilk yılımız idi, olur böyle şeyler deseydik hocam, her zamanki gibi...
her noktasıyla gergin olan bir derbide, kulübünün ceza almaması için, kendi karakterine çok aykırı olarak neden mikrofonu eline alıp taraftarı uyardın hocam... neden bu kadar ince düşündün hocam...
ah be hocam, ah be...
içim kan ağlıyor hocam, hiç kapanmayacak bir yara var içimde ama biz seni hak etmemişiz hocam, o yüzden üstelemiyorum geçmişi...
sen en iyilerine layıksın hocam, biz ise...
ben sana teşekkür edemiyorum hocam. bunca yaptığın şeyden sonra bir teşekkür bana az geliyor çünkü. senin doğrularını, oyun felsefeni, adamlığını antrenörlük kariyerimde hep örnek alacağım hocam, benim senden kapabildiğim yegane şey budur...
hangi takıma gidersen git, başarılarının sonrası gurur duyduğumuzda yine seni anacağız hocam... içimizde bıraktığın büyük yara ile birlikte...
eyvallah büyük insan, eyvallah büyük karakter, yaşattıkların için...
niye sistemi sistemsizlik olan bir takıma basketbolun en doğrularını getirdin ki hocam, baksana bu fazla geliyor birilerine...
ligin zor deplasmanlarında galibiyet oyunu ortaya koyarken sevinen bir taraftarı, galibiyet alsan bile sana kızacak, eleştirecek bir topluluğu neden oluşturdun hocam? neden tüm alışkanlıklarımızın tersine gittik, biz öyle iyiydik yoksa...
neden taraftara -karakterin gereği- uzak durdun hocam, niye 1 maç içinde sadece 1 kere baktın taraftara, yalakalık yapsaydın ya hocam, yapıp da bu kulüpte yıllardır kalanlar gibi...
bizim neyimize vizyon hocam, neyimize euroleague basketbolu... kırsaydın doğrularını, hedeflerini, oynasaydık eurocup'ta, ligde yarı finalden ötesine nefesimiz yetmeseydi...
''aile içinde teşekkür olmaz'' diyerek bu camianın gördüğü en güzel açıklamalarından birini niye yaptın hocam, ''bu taraftar her şeye layık'' gibi klişe bir cümle kullansaydın, her zaman görmeye alışık olduğumuz türden...
niye bu takımın görmediği türden bir galibiyet kazandığında gidip en köşeden, gurur dolu bir bakıışla seyrettin hocam... neden atlamadın en öne, neden geçmedin en başa... biz öylelerine alışığız hocam, bu fazla geldi bize...
bu kokuşmuş düzende, hakemlerin her gün farklı bir skandala imza attığı ülkede, neden sadece 2 defa hakemleri konuştun hocam... ''ben hakemler hakkında konuşmam, takımıma bakarım.'' diyip 20 saat sonra hakemlerin üstünü çizenleri gördük biz hocam, seni değil...
neden geldiğin ilk yılın playoffun'da, şu an şampiyon olan ekipten bile daha kısıtlı bir rotasyonla oynarken onu bahane etmedin hocam, neden ikinciliğin önünü bahaneler almadı...
yarattığın takımın hak ettiği seyirci topluluğu her maçın dolu olmasını gerektirirken, sen 2000 kişiye maç oynadığında neden çemkirmedin hocam, neden taraftarı medyanın önüne sürmedin...
senin işin sadece takımın teknik/taktik üzerine iken, neden bu takım avrupa'da kalıcı olsun diye gidip euroleague yetkilileri ile konuştun hocam, neden sorumluluğunun üzerine çıktın, ne gereği vardı hocam...
bu camia senden sadece antrenörlük beklerken, sen bu takımın gitsen bile aynı düzende olmasını sağlamak için niye ceo olmak istedin hocam, koçluğun bile fazla geliyordu üstelik...
zaten basketbol tarihimizin çok üstüne çıkmışken, avrupa'nın en önde gelen takımlarını evinde harap etmişken, neden maç sonu ''bu taraftar bir gün bu şanlı mağlubiyetlere sevinmeyecek'' dedin hocam... söyleseydin ya nerelerden nerelere geldiğimizi, vursaydın ya yüzümüze gerçekleri hocam...
neden ilk sezonunu bitirdiğinde, sana açık çek veren real madrid'e gitmedin hocam... neden o aidiyet hissiyatını gösterdin, biz onu hak etmiş miydik hocam...
senin gidişini hazırlayanlara, yüzüne yalan söyleyenlere, seni oyalayanlara, kulüpten ilişkin kesilmesinin üstünden epey bir zaman geçmesine rağmen hiç bir şey yazmayan resmi kuruma neden bir şey demiyorsun hocam? neden söylemiyorsun gerçekleri? bu kulübün yıllarca ekmeğini yedikten sonra orada burada ağız ishali olmuşcasına kulübün saçmalıklarını anlatanlar gibi neden davranmıyorsun hocam, senin ne farkın var?
en son uefa kupası finalinde ağlamış beni, cska maçı sonrası ağlatacak derecede bir hissiyat neden oluşturdun hocam? bu kadar büyümek haddimize miydi?
3 yıllık hedeflerine neden 1.5 yılda ulaştın hocam? baksana hızın yetmemiş olacak ki duvara toslattırdılar seni hocam...
final four finali oynayan iki takımı, daha ikinci senende neden mağlup ettin hocam? baksana şimdi gidişinde onu yazıyoruz, bahane ediyoruz... yeseydin ya 20 farkları hocam, daha ilk yılımız idi, olur böyle şeyler deseydik hocam, her zamanki gibi...
her noktasıyla gergin olan bir derbide, kulübünün ceza almaması için, kendi karakterine çok aykırı olarak neden mikrofonu eline alıp taraftarı uyardın hocam... neden bu kadar ince düşündün hocam...
ah be hocam, ah be...
içim kan ağlıyor hocam, hiç kapanmayacak bir yara var içimde ama biz seni hak etmemişiz hocam, o yüzden üstelemiyorum geçmişi...
sen en iyilerine layıksın hocam, biz ise...
ben sana teşekkür edemiyorum hocam. bunca yaptığın şeyden sonra bir teşekkür bana az geliyor çünkü. senin doğrularını, oyun felsefeni, adamlığını antrenörlük kariyerimde hep örnek alacağım hocam, benim senden kapabildiğim yegane şey budur...
hangi takıma gidersen git, başarılarının sonrası gurur duyduğumuzda yine seni anacağız hocam... içimizde bıraktığın büyük yara ile birlikte...
eyvallah büyük insan, eyvallah büyük karakter, yaşattıkların için...