• 979
    son olarak aldığım bilgilere göre tamamen yönetimin "beşiktaş milangaz'a nasıl eleniriz yaa" demesi sonucu yollar ayrılmıştır. hoca ilk resmi sitede duyulan anlaşmayı imzalamış ancak elenmeden sonra yönetim yeni sözleşme yapalım demiş. sözleşmede indirime gidilen yeni sözleşmeyi de hoca imzalamak istemiş ama yönetim istememiştir. tek sebebi de bjk milangaz'a elenmek.

    ben hayatımda bu kadar saçma bir karar görmedim. tamam kimse galatasaray'dan büyük değildir, gidenin ardından ağlamam ama galatasaray kültürüne bu kadar bağlı bir adamı bu şekilde göndermek hiç ama hiç olmadı.

    şimdi düşünün, seneye futbol takımı şampiyon olamazsa fatih terim'de mi gönderilecek? nereye kadar gidilir ki bu mantıkla?
  • 980
    harry kewell gitse bu kadar üzülmezdim. sakattı, yaşlanmıştı, severdik ama bir sonu vardı.
    ama hocam, ah oktay hocam. bütün sene seninle salonda çömeldik durduk, taraftara teşekkür etmeyip "biz zaten birlikte savaşıyoruz" dediğinde tüylerimizi diken diken ettin, bu takımı top 16'ya çıkardın, beşiktaşa elen, canın sağolsun. sen bu takımın başından kaçan 1 şampiyonlukla gönderilecek adam değilsin. önce andriç gitti, şimdi de sen. ayıp ettiler, çok ayıp ettiler sana. ben özür diliyorum hepsinin adına. elimde olsa da gelsen geri, yapsak mukaveleni, gene otursak kalksak seninle, son saniyede rakip sahadan basket yiyip yine de uzatmalarda devirsek devleri, şampiyonları yenen tek takım olsak.
  • 985
    neden hocam, neden...

    niye sistemi sistemsizlik olan bir takıma basketbolun en doğrularını getirdin ki hocam, baksana bu fazla geliyor birilerine...

    ligin zor deplasmanlarında galibiyet oyunu ortaya koyarken sevinen bir taraftarı, galibiyet alsan bile sana kızacak, eleştirecek bir topluluğu neden oluşturdun hocam? neden tüm alışkanlıklarımızın tersine gittik, biz öyle iyiydik yoksa...

    neden taraftara -karakterin gereği- uzak durdun hocam, niye 1 maç içinde sadece 1 kere baktın taraftara, yalakalık yapsaydın ya hocam, yapıp da bu kulüpte yıllardır kalanlar gibi...

    bizim neyimize vizyon hocam, neyimize euroleague basketbolu... kırsaydın doğrularını, hedeflerini, oynasaydık eurocup'ta, ligde yarı finalden ötesine nefesimiz yetmeseydi...

    ''aile içinde teşekkür olmaz'' diyerek bu camianın gördüğü en güzel açıklamalarından birini niye yaptın hocam, ''bu taraftar her şeye layık'' gibi klişe bir cümle kullansaydın, her zaman görmeye alışık olduğumuz türden...

    niye bu takımın görmediği türden bir galibiyet kazandığında gidip en köşeden, gurur dolu bir bakıışla seyrettin hocam... neden atlamadın en öne, neden geçmedin en başa... biz öylelerine alışığız hocam, bu fazla geldi bize...

    bu kokuşmuş düzende, hakemlerin her gün farklı bir skandala imza attığı ülkede, neden sadece 2 defa hakemleri konuştun hocam... ''ben hakemler hakkında konuşmam, takımıma bakarım.'' diyip 20 saat sonra hakemlerin üstünü çizenleri gördük biz hocam, seni değil...

    neden geldiğin ilk yılın playoffun'da, şu an şampiyon olan ekipten bile daha kısıtlı bir rotasyonla oynarken onu bahane etmedin hocam, neden ikinciliğin önünü bahaneler almadı...

    yarattığın takımın hak ettiği seyirci topluluğu her maçın dolu olmasını gerektirirken, sen 2000 kişiye maç oynadığında neden çemkirmedin hocam, neden taraftarı medyanın önüne sürmedin...

    senin işin sadece takımın teknik/taktik üzerine iken, neden bu takım avrupa'da kalıcı olsun diye gidip euroleague yetkilileri ile konuştun hocam, neden sorumluluğunun üzerine çıktın, ne gereği vardı hocam...

    bu camia senden sadece antrenörlük beklerken, sen bu takımın gitsen bile aynı düzende olmasını sağlamak için niye ceo olmak istedin hocam, koçluğun bile fazla geliyordu üstelik...

    zaten basketbol tarihimizin çok üstüne çıkmışken, avrupa'nın en önde gelen takımlarını evinde harap etmişken, neden maç sonu ''bu taraftar bir gün bu şanlı mağlubiyetlere sevinmeyecek'' dedin hocam... söyleseydin ya nerelerden nerelere geldiğimizi, vursaydın ya yüzümüze gerçekleri hocam...

    neden ilk sezonunu bitirdiğinde, sana açık çek veren real madrid'e gitmedin hocam... neden o aidiyet hissiyatını gösterdin, biz onu hak etmiş miydik hocam...

    senin gidişini hazırlayanlara, yüzüne yalan söyleyenlere, seni oyalayanlara, kulüpten ilişkin kesilmesinin üstünden epey bir zaman geçmesine rağmen hiç bir şey yazmayan resmi kuruma neden bir şey demiyorsun hocam? neden söylemiyorsun gerçekleri? bu kulübün yıllarca ekmeğini yedikten sonra orada burada ağız ishali olmuşcasına kulübün saçmalıklarını anlatanlar gibi neden davranmıyorsun hocam, senin ne farkın var?

    en son uefa kupası finalinde ağlamış beni, cska maçı sonrası ağlatacak derecede bir hissiyat neden oluşturdun hocam? bu kadar büyümek haddimize miydi?

    3 yıllık hedeflerine neden 1.5 yılda ulaştın hocam? baksana hızın yetmemiş olacak ki duvara toslattırdılar seni hocam...

    final four finali oynayan iki takımı, daha ikinci senende neden mağlup ettin hocam? baksana şimdi gidişinde onu yazıyoruz, bahane ediyoruz... yeseydin ya 20 farkları hocam, daha ilk yılımız idi, olur böyle şeyler deseydik hocam, her zamanki gibi...

    her noktasıyla gergin olan bir derbide, kulübünün ceza almaması için, kendi karakterine çok aykırı olarak neden mikrofonu eline alıp taraftarı uyardın hocam... neden bu kadar ince düşündün hocam...

    ah be hocam, ah be...

    içim kan ağlıyor hocam, hiç kapanmayacak bir yara var içimde ama biz seni hak etmemişiz hocam, o yüzden üstelemiyorum geçmişi...

    sen en iyilerine layıksın hocam, biz ise...

    ben sana teşekkür edemiyorum hocam. bunca yaptığın şeyden sonra bir teşekkür bana az geliyor çünkü. senin doğrularını, oyun felsefeni, adamlığını antrenörlük kariyerimde hep örnek alacağım hocam, benim senden kapabildiğim yegane şey budur...

    hangi takıma gidersen git, başarılarının sonrası gurur duyduğumuzda yine seni anacağız hocam... içimizde bıraktığın büyük yara ile birlikte...

    eyvallah büyük insan, eyvallah büyük karakter, yaşattıkların için...
  • 986
    dünyanın en büyük basketbol devlerinin, büyük oyuncularına, hayranlıkla izledikleri, gözlerini alamadıkları, galatasaray basketbol taraftarını yarattığın için teşekkürler oktay hocam.

    takım ile taraftar arasında, seninle takım arasında, taraftarla senin ara'n da ortaya çıkan müthiş sinerji için teşekkürler oktay hocam.

    bize a. ipekçi arena'da, deplasmanlar'da, ekran başında son topa, son saniyeye kadar savaşan bir takımı izlettiğin için teşekkürler oktay hocam.

    galatasaray basketbol takımı'nın yükselen grafiği için en büyük teşekkür sana ve ekibine oktay hocam.
  • 987
    --- alıntı ---

    beşiktaş maçlarından önce mahmuti, başkan aysal’a şöyle demiş:

    beşiktaş’ın tbf ile ilişkileri iyi... hakemlerin çalacağı düdüklere hiç güvenmiyorum. yönetim olarak başkan turgay demirel’i arasanız veya güçlü bir lobi yapsanız da bari en azından hakem katliamına uğramayız.

    aysal da demiş ki:

    - ben o işlere bakmam. tbf başkanı’nı arayayım, hakem isteyeyim de aziz yıldırım’a metris’te komşu mu olayım... ben takımıma güveniyorum.

    olaylar biraz da mahmuti’nin dediği gibi gelişince genç hoca 3. maçtan sonra kontrolünü kaybetmiş.

    ve soyunma odasında sıcağı sıcağına “ben böyle yönetimin amk” demiş.

    --- alıntı ---

    http://haber.gazetevatan.com/Haber/458492/1/Gundem
  • 989
    "ayrlıklar da sevdaya dahil.. çünkü ayrılanlar hâla sevdalı.."

    yıkımın kanıksandığı yer burası.. truva misali yalnızlığımız.. senfoniler sulara verdi kendini.. bitti!

    bir yıldızı söndürdük gökyüzünde.. katli vacip değilse de.. üşüyoruz.. bir keman usul usul kaybediyor kendini karanlıkta.. evet akşam çoktan oldu.. ne alacakaranlık, ne de koşuşturan insanlar kaldı.. kent ölüm sessizliğine sağır olmuş.. bir sızı yükseliyor bileklerimizden yukarı.. aşkımız deforme olmuş, atılmış şehir çöplüklerine..

    üşüyoruz haziran sıcağında.. bize bunu da yaşattılar..

    başarıya değil karşılıksız sevdaya susadık.. ayrıldık da iyi mi oldu ey ulu 'lar?..

    boğulup ölmek çok mu kanalın sessizliğinde.. sıcak bir çay.. sönmüş umutlar.. üşüyoruz haziran tanrıları.. adem zeytin dalı uzattı, havva güneş doğurdu.. biz söndürdük.. acılar bizi doldurdu.. tebrikler bize.. keşke birer kırlangıç olsaydık..

    "hoşçakal hoca" derken bile üşüyoruz..

    ama ayrılıklar da sevdaya dahil.. çünkü ayrılanlar hâla sevdalı..
  • 990
    gider, kalır... alacağı ücreti artırmak ister ya da tersi.. tüm bunlardan bağımsız küfür meselesi hakkında birşey söyleyeyim.

    serinin* sinan erdem'de oynanan 3. ya da 4. maçı olması lazım. fikret orman'ı gösterdi kameralar yanında bizim yönetimden kimse yoktu. hatta ertesi gün yönetim kurulunda dahi olmayan hakan üstünberk'in maça gittiğini ve galatasaray'ı temsilen hiç bir yöneticinin orada olmadığını okumuştum.

    şimdi böyle bir durumdan sonra hoca çıkıp "amk ben böyle yönetimin" diyorsa bende gıkımı çıkaramam kimse kusura bakmasın.
  • 991
    vay arkadaş demek istiyorum beyler. gsbasket'te kendisinin de okuyacağı teşekkür mesajları şeklinde bir konu açılmış, içimden geçenleri anlattığım ve üstünde 3 gündür uğraştığım yazımı kopyaladım az önce sitede de, halen içimde söylemek isteyip de söylemeyi unuttuğum bir şeyler varmış gibi hissediyorum kendimi.

    tanım gerekirse de; basketball manager oyunu çıksa veya varsa, galatasaray'ın bilgiler sayfasının efsaneler sekmesinde yer alması gereken güzide kişilik. biz seni çok sevdik hocam, yolun açık olsun.
  • 992
    şehr-i istanbul’un kuruluşuna dair şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
    “eski yunanistan’daki megara kentinin halkı, savaşlarda yenilmiş ve yoksul düşmüş. kralları byzas, delfi tapınağı’nın kahinine ne yapmaları gerektiğini sormuş. kahin de onlara apollon’un buyruğunu bildirmiş; ‘gemilerinize binin, denizleri aşın, körler ülkesinin karşısına yer tutun.’ megara halkı da tanrılarının sözünü dinlemiş ve gelip sarayburnu’na yerleşmiş.

    körler ülkesi olarak adlandırdıkları yer ise kadıköy, sebep ise ilk olarak onların gelmesine rağmen boğaz’ın güzel yakasını tercih etmemeleri.

    spor kulüplerinin yaşadıkları şehrin tarihsel ve kültürel birikimleri üzerinden varlıklarını idame ettirdiklerine inanan biri olarak, bu efsaneyi öğrendikten sonra fenerbahçe sempatizanlarının şike davası sürecindeki kayıtsız şartsız desteklerini daha bir anlar oldum, zira onlar körü körüne hareket eden bir inancın takipçileriydiler. sorgulamadan itaat eden, imparator’un peşinde bilinçsizce kötü olanı tercih edebilen.

    istanbul’un varoluşundan itibaren şehrin bir kültür medeniyeti olmasına doğru ilerleyen süreçte, bilen, üreten, sosyo-kültürel seviyesi yüksek bir kesimin himayesinde oluşturulan galatasaraylılık kimliği ise yine benzer bir birikimin tezahürüdür.

    bulunduğu coğrafyada benzerine az rastlanacak bir biçimde, kendi örf ve ananelerine uygun davranmadığını düşündüğü başkanlarını bile azledebilen böylesine bir camianın, sahip oldukları dinamikler sebebiyle benzer etik kaygısına sahip olunan farklı olaylarda değişik refleksler ortaya koyduğu da ortadadır.

    zannımca böyle durumlarda ise ortaya çıkması gereken taraf, galatasaray taraftarıdır. birikerek günümüze ulaşmış bizans kültürünün bir yansıması şeklinde ortaya çıkan iktidar kavgalarının ışığında, gerçekleşen çirkin hesapların önüne geçebilmek, ve değer verdikleri kişilerin kellerini koruyabilmek noktasında, galatasaray taraftarının verebildiği reaksiyonlar çok önemlidir.

    açık konuşmak gerekirse, konuya ve kulübe birazcık vakıf olan hemen herkesin bildiği üzere, görev yaptığı iki sezon boyunca, galatasaray taraftarına tarifsiz sevinçler yaşatan oktay mahmuti, camia içerisindeki güç mücadelesinin bir sonucu olarak, farklı bahaneler eşliğinde maalesef ki kurban edilmiştir.

    önce maddiyat, sonra da saygısızlık başlıkları altında itibarsızlaştırılmaya çalışılan mahmuti’nin üstünün çizilmesi noktasında, kendisi beyefendiliğinden ses çıkarmazken, galatasaray taraftarı ise organize tepki verme yetisini kaybettiği için hocasına sahip çıkma şansını kaybetmiştir.

    bu tepkisizliğin sebepleri ve çözüm yolları başka bir yazının konusu olmakla beraber, önüne geçilmemesi durumunda, galatasaray kulübüne can veren büyük taraftarı, belki körler ülkesi değil ama, tepkisizler ülkesi olarak evrilmeye devam edecektir.

    kanımca, sadece sayın mahmuti konusunda değil, kapalı kapılar ardında kendisinin istekleri gözetilmeden verilen tüm kararlara organize tepki verememe hususu, galatasaray taraftarının tarihindeki en büyük sınavıdır. bu durum böyle devam ettiği sürece ise "tam bağımsız galatasaray taraftarı" iddiası sadece pankartlardaki sempatik varlığını idame ettirebilecektir.

    siz, siz olun, biz, siz olalım,
    galatasaray’ımıza sahip çıkalım !
  • 995
    gidişi üzerinden yönetime sallayan ve müstakbel koçlara da "aman şampiyon olun ha galatasaray yönetimi biletinizi keser falan" gibi öğütler veren taraftarlar sayesinde kendise olan nötr duruşum gitgide nefrete yol almakta. bir önünüzü görün be arkadaş, hep geriye hep geriye! gitti işte adam buraya bir defa da yazsan milyon kere de yazsan geri gelmeyecek bu yüzden yönetime, ona buna gönül koymak gibi bir salaklık da yapmayın.

    ayrıca kendisinin şampiyon yapamadığı için değil sözleşme konusundaki pürüzlere artı olarak küfür olayını görüyorum. ünal aysal ve ekibi bir yöneticiyi şampiyon yapamayınca yollayacak klasik türk kafasındaki adamlar değiller.

    http://www.haberform.com/...-aysal-tr-102214.htm

    - oktay mahmuti niçin ayrıldı galatasaray’dan?
    - bu sezon sonu anlaşması bitti. kendisiyle direktörlük konusunda anlaşacaktık. yani artık koç olmayacaktı. ama sonra biz de koç olmasını istedik, kendisine de buna sıcak baktı. yeniden oturduk konuştuk anlaşamadık.
    - bu konuda bir küfür iddiası vardı.
    - maalesef var, evet. ama konuyu unutalım derim o kadar.

    şampiyon yapamadığı için gönderdiler diyenlere gelsin bu haber de, şampiyonluğu kaçırdığımız halde görüşmeler yapılmıştı ama anlaşılamadı tabii ki bunda küfrün de etkisi var.

    edit: peki başkana değil yönetime küfür etmiş olsun meşru bir hareket mi? oktay mahmuti kim ki galatasaray yönetimine küfür edebilir?
  • 998
    çok başarılı bir hocadır. kurduğu takımla birlikte basketbolu ciddi ciddi takip etmeye başlamıştım. heyecan yaratmıştı tam anlamıyla.

    ama eğer söylendiği gibi galatasaray başkanına veya yönetimden birine küfür ettiyse takımda kalmaya hakkı yoktur. bedava çalışıyorum dese bile. küfür ettiğini kabul edip hala destekleyen varsa akıl fikir diliyorum kendilerine.
App Store'dan indirin Google Play'den alın