114
şampiyonlar ligi ve euroleague ile birlikte gezegenin en güzel organizasyonlarından biri olan kedi canlı lig hakkında biraz bilgi vereyim.
-teknik olarak 20 yıldan daha az bir geçmişe sahip
1992 yılında birinci futbol yükselme ligi’ne dahil tüm takımlar istifalarını sundular ve ‘’süper lig’’ adı altında yeni bir organizasyon oluşturuldu. sonra da premier lig doğmuş oldu.
işin içine televizyon ve yayın gelirlerinin de dahil olmasıyla, kulüpler ispanyol ve italyan ortaklarla çalışmaya başladılar ve büyük bir para döngüsü oluşmaya başladı.
-hiçbir ingiliz menajer henüz şampiyon olamadı
manchester united’ın hocası alex ferguson bu kupayı tam 12 kez kazandı ama bildiğiniz gibi kendisi iskoç.
arsenal’in fransız hocası arsene wenger, chelsea’nin portekizli hocası mourinho, manchester city’nin italyan hocası roberto mancini, diğer bir italyan olan carlo ancelotti ve blakcburn’un iskoç hocası kenny dalglish de şampiyon olan diğer isimler.
-avrupa’nın en karlı ligi
deloitte’in raporuna göre, büyük yayın gelirleri ve pahalı bilet fiyatları içe epl’nin 2010-2011 geliri yaklaşık 2.8 milyar doları buldu.
-... ama 20 takımdan sadece 4 tanesi para kazanabildi.
büyük paralar kazanılırken, büyük paralar da kaybediliyor. epl takımları 2009-2010 sezonunda 800 milyon dolar kaybettiler.
deloitte, bu durumun ana sebebi olarak oyuncu maaşlarını gösteriyor. 2.8 milyar doların %67’si oyuncu maaşlarına gidiyor ki bu oran farz-ı misal bundesliga’da %51.
-takımların %25’i londra kökenli
londra sınırları dahilinde 14 profesyonel futbol takımı bulunuyor ve 5 tanesi şimdi aktif olarak premier lig’de mücadele ediyor; arsenal, chelsea, fulham, queen’s park rangers ve tottenham hotspur.
bu takımların hepsi de küme düşme derdinden uzakta ve seneye de bu ligde yer alacaklar.
diğer bir bilgi; fulham ve chelsea’nin stadları arasındaki mesafe yürüyerek yarım saat falan sürüyor.
-taraftarlar, amerikalı kulüp sahiplerinden nefret ediyorlar
amerikalılar, ligdeki 5 takımın hisselerinin çoğunluğunu ellerinden bulunduruyorlar; arsenal, aston villa, liverpool, manchester united ve sunderland.
ingilizler bu durumu sık sık protesto ediyorlar. en önemli örneği ise united taraftarının sık sık açtığı pankart; ‘’love football, hate glazer.’’ glazer ailesi, united’ın hisselerinin çoğunluğunu elinde bulunduruyor.
-sezon, herhangi bir amerikan spor organizasyonu sezonundan daha uzun sürüyor
yedi ay süren mbl’yi maraton olaran nitelendirenlere epl’nin ağustos ortasında başlayıp, mayıs ortasında bittiğini hatırlatmak gerekiyor. yani beyzbol sezonunda tam 2 ay daha uzun sürüyor.
2012-2013 sezonu da 3 ay içinde başlayacak.
-tam 5 takımın sponsorluğunu bahis ve kumar şirketleri üstleniyor
bahis şirketlerinin normları avrupa’da oldukça farklı durumda.
bolton, sunderland, swansea city, wolverhampton ve aston villa, göğüs reklamı olarak formasında bahis şirketlerinin logosunu taşıyor. yine de bolton ve sunderland bu sezon küme düşmekten kurtulmayı başaramadı.
-1995’ten bu yana sadece 4 farklı takım şampiyonluğa ulaştı
blackburn’un şampiyonluğa ulaştığı 1994-1995 sezonundan sonra sadece manchester united, chelsea, arsenal ve manchester city şampiyonluğa ulaşabildi.
aynı zaman zarfında amerika’da tam 12 farklı takım nfl ligini şampiyonlukla tamamladı.
-ligin ismi son 20 yılda tam 4 kez değiştirildi
ligin resmi ismi sürekli değişiyor, ilk ismi fa carling premiership’ti.
2001’de barclaycard premiership oldu.
2004’te barclays premiership oldu.
2007’de barclays premier league oldu ama günümüzde çoğunlukla english premier leauge ya da premiership olarak anılıyor.
-takımlar, oyuncu maaşlarına her yıl ortalama 115 milyon dolar harcıyorlar
en çok para harcayan kulüpse 286 milyon dolar ile chelsea.
mukayese edecek olursak, new york yankees’in maaşlara harcadığı tutar sadece 90 milyon dolar.
-spor dünyasının en çok para ödenen 5 takımı epl’de bulunuyor
ortalama bir chelsea oyuncusu 6.79 milyon dolar kazanıyor, yankees oyuncuları ise 600.00 dolar ki bu tutar takımı yeryüzünde en çok ödeme yapılan dördüncü takım yapıyor.
3 numarada ise manchester city var, oyuncularına yıllık 7.40 milyon dolar ödüyorlar.
-son 20 sezonun tamamında bu ligde mücadele edebilen sadece 7 takım bulunuyor
premier lig’de de düşme / yükselme sistemi bulunuyor.
en dipteki 3 takım, bir sonraki yıl da ligde kalabilmek için bir alt ligi en tepede bitiren 3 takım ile mücadele etmek zorunda kalıyor.
bu zaman diliminde ligden düşmemeyi başaran takımlar; arsenal, aston villa, chelsea, everton, liverpool, manchester united ve tottenham hotspur.
bu yıl da bu takımlar ligi ilk 7 içinde bitirmeyi başardılar ve 2012-2013 sezonunda da ligde mücadele etmeye devam edecekler.
-45 farklı takım en az bir kere epl’de mücadele etti
ingiliz futbolunun zirvesinde mücadele etmeyi tatmış olan takımların sayısı 45 ama bunlardan 5 tanesi sadece bir sezon kendilerine bu ligde yer bulabildiler.
17 takım ise 10 ya da daha fazla sezon geçirmeyi başardılar.
-ligin neredeyse 2/3’ünü yabancı oyuncular oluşturuyor
epl’nin %63’ü ingiliz olmayan oyunculardan oluşuyor.
ingiliz oyuncular tabi ki hala öncelikli çünkü uefa’nın oyuncu yetiştirme kuralları var. lakin lig, dünyanın dört bir tarafındaki yetenekli oyuncuları cezbediyor ve bir yerde sonra ulusun pek de önemi kalmıyor.
-lig, sadece denizaşırı televizyon gelirlerinden yılda 2.3 milyar dolar kazanıyor
epl, denizaşırı ülkelerde de oldukça popüler, özellikle de asya’da.
ligin kendine ait 2.9 milyar dolarlık tv gelirlerine ilaveten, diğer ülkelerin yayın haklarına dahil olmaları sonucu yüklü miktarda gelir daha kasaya giriyor. toplam miktarın yaklaşık 2.3 milyar dolar olduğu varsayılıyor.
-amerikan spor organizasyonlarının aksine, ligin fikstür ayarlaması oldukça dengeli ve bu durum lige ‘’dünyanın en adil ligi’’ vasfını kazandırıyor
her takım, diğer takımlarla birisi içerde diğeri deplasmanda olmak üzere iki maç yapıyor.
fikstür olayı pek önemli değilmiş gibi görünebilir ama playoff gibi sistemlerin olmadığı liglerde dengeli bir takvim ayarlamak oldukça önemli ve zor bir olaydır.
-teknik olarak 20 yıldan daha az bir geçmişe sahip
1992 yılında birinci futbol yükselme ligi’ne dahil tüm takımlar istifalarını sundular ve ‘’süper lig’’ adı altında yeni bir organizasyon oluşturuldu. sonra da premier lig doğmuş oldu.
işin içine televizyon ve yayın gelirlerinin de dahil olmasıyla, kulüpler ispanyol ve italyan ortaklarla çalışmaya başladılar ve büyük bir para döngüsü oluşmaya başladı.
-hiçbir ingiliz menajer henüz şampiyon olamadı
manchester united’ın hocası alex ferguson bu kupayı tam 12 kez kazandı ama bildiğiniz gibi kendisi iskoç.
arsenal’in fransız hocası arsene wenger, chelsea’nin portekizli hocası mourinho, manchester city’nin italyan hocası roberto mancini, diğer bir italyan olan carlo ancelotti ve blakcburn’un iskoç hocası kenny dalglish de şampiyon olan diğer isimler.
-avrupa’nın en karlı ligi
deloitte’in raporuna göre, büyük yayın gelirleri ve pahalı bilet fiyatları içe epl’nin 2010-2011 geliri yaklaşık 2.8 milyar doları buldu.
-... ama 20 takımdan sadece 4 tanesi para kazanabildi.
büyük paralar kazanılırken, büyük paralar da kaybediliyor. epl takımları 2009-2010 sezonunda 800 milyon dolar kaybettiler.
deloitte, bu durumun ana sebebi olarak oyuncu maaşlarını gösteriyor. 2.8 milyar doların %67’si oyuncu maaşlarına gidiyor ki bu oran farz-ı misal bundesliga’da %51.
-takımların %25’i londra kökenli
londra sınırları dahilinde 14 profesyonel futbol takımı bulunuyor ve 5 tanesi şimdi aktif olarak premier lig’de mücadele ediyor; arsenal, chelsea, fulham, queen’s park rangers ve tottenham hotspur.
bu takımların hepsi de küme düşme derdinden uzakta ve seneye de bu ligde yer alacaklar.
diğer bir bilgi; fulham ve chelsea’nin stadları arasındaki mesafe yürüyerek yarım saat falan sürüyor.
-taraftarlar, amerikalı kulüp sahiplerinden nefret ediyorlar
amerikalılar, ligdeki 5 takımın hisselerinin çoğunluğunu ellerinden bulunduruyorlar; arsenal, aston villa, liverpool, manchester united ve sunderland.
ingilizler bu durumu sık sık protesto ediyorlar. en önemli örneği ise united taraftarının sık sık açtığı pankart; ‘’love football, hate glazer.’’ glazer ailesi, united’ın hisselerinin çoğunluğunu elinde bulunduruyor.
-sezon, herhangi bir amerikan spor organizasyonu sezonundan daha uzun sürüyor
yedi ay süren mbl’yi maraton olaran nitelendirenlere epl’nin ağustos ortasında başlayıp, mayıs ortasında bittiğini hatırlatmak gerekiyor. yani beyzbol sezonunda tam 2 ay daha uzun sürüyor.
2012-2013 sezonu da 3 ay içinde başlayacak.
-tam 5 takımın sponsorluğunu bahis ve kumar şirketleri üstleniyor
bahis şirketlerinin normları avrupa’da oldukça farklı durumda.
bolton, sunderland, swansea city, wolverhampton ve aston villa, göğüs reklamı olarak formasında bahis şirketlerinin logosunu taşıyor. yine de bolton ve sunderland bu sezon küme düşmekten kurtulmayı başaramadı.
-1995’ten bu yana sadece 4 farklı takım şampiyonluğa ulaştı
blackburn’un şampiyonluğa ulaştığı 1994-1995 sezonundan sonra sadece manchester united, chelsea, arsenal ve manchester city şampiyonluğa ulaşabildi.
aynı zaman zarfında amerika’da tam 12 farklı takım nfl ligini şampiyonlukla tamamladı.
-ligin ismi son 20 yılda tam 4 kez değiştirildi
ligin resmi ismi sürekli değişiyor, ilk ismi fa carling premiership’ti.
2001’de barclaycard premiership oldu.
2004’te barclays premiership oldu.
2007’de barclays premier league oldu ama günümüzde çoğunlukla english premier leauge ya da premiership olarak anılıyor.
-takımlar, oyuncu maaşlarına her yıl ortalama 115 milyon dolar harcıyorlar
en çok para harcayan kulüpse 286 milyon dolar ile chelsea.
mukayese edecek olursak, new york yankees’in maaşlara harcadığı tutar sadece 90 milyon dolar.
-spor dünyasının en çok para ödenen 5 takımı epl’de bulunuyor
ortalama bir chelsea oyuncusu 6.79 milyon dolar kazanıyor, yankees oyuncuları ise 600.00 dolar ki bu tutar takımı yeryüzünde en çok ödeme yapılan dördüncü takım yapıyor.
3 numarada ise manchester city var, oyuncularına yıllık 7.40 milyon dolar ödüyorlar.
-son 20 sezonun tamamında bu ligde mücadele edebilen sadece 7 takım bulunuyor
premier lig’de de düşme / yükselme sistemi bulunuyor.
en dipteki 3 takım, bir sonraki yıl da ligde kalabilmek için bir alt ligi en tepede bitiren 3 takım ile mücadele etmek zorunda kalıyor.
bu zaman diliminde ligden düşmemeyi başaran takımlar; arsenal, aston villa, chelsea, everton, liverpool, manchester united ve tottenham hotspur.
bu yıl da bu takımlar ligi ilk 7 içinde bitirmeyi başardılar ve 2012-2013 sezonunda da ligde mücadele etmeye devam edecekler.
-45 farklı takım en az bir kere epl’de mücadele etti
ingiliz futbolunun zirvesinde mücadele etmeyi tatmış olan takımların sayısı 45 ama bunlardan 5 tanesi sadece bir sezon kendilerine bu ligde yer bulabildiler.
17 takım ise 10 ya da daha fazla sezon geçirmeyi başardılar.
-ligin neredeyse 2/3’ünü yabancı oyuncular oluşturuyor
epl’nin %63’ü ingiliz olmayan oyunculardan oluşuyor.
ingiliz oyuncular tabi ki hala öncelikli çünkü uefa’nın oyuncu yetiştirme kuralları var. lakin lig, dünyanın dört bir tarafındaki yetenekli oyuncuları cezbediyor ve bir yerde sonra ulusun pek de önemi kalmıyor.
-lig, sadece denizaşırı televizyon gelirlerinden yılda 2.3 milyar dolar kazanıyor
epl, denizaşırı ülkelerde de oldukça popüler, özellikle de asya’da.
ligin kendine ait 2.9 milyar dolarlık tv gelirlerine ilaveten, diğer ülkelerin yayın haklarına dahil olmaları sonucu yüklü miktarda gelir daha kasaya giriyor. toplam miktarın yaklaşık 2.3 milyar dolar olduğu varsayılıyor.
-amerikan spor organizasyonlarının aksine, ligin fikstür ayarlaması oldukça dengeli ve bu durum lige ‘’dünyanın en adil ligi’’ vasfını kazandırıyor
her takım, diğer takımlarla birisi içerde diğeri deplasmanda olmak üzere iki maç yapıyor.
fikstür olayı pek önemli değilmiş gibi görünebilir ama playoff gibi sistemlerin olmadığı liglerde dengeli bir takvim ayarlamak oldukça önemli ve zor bir olaydır.