193
oyundan, skordan ziyade maçın sonundaki kavganın konuşulduğu maç.
fenerbahçeli futbolcuların provokasyon amaçlı geldikleri daha maç başlamadan sahayı gezmek için çıktıklarında belliydi. özellikle emre'nin sağa sola küçümser bakışları aslında olacakların habercisiydi. maç boyunca da ortamı bir güzel gerdi. normalde kornet kulanmayan adamın bütün kornerleri kullanacağı tuttu. sabri'yi her fırsatta taciz etti, çünkü biliyor ki sabri kalpten galatasaraylı ve çileden çıkıp kart görme ihtimali çok yüksek.
maça fırtına gibi başlayıp, roberto carlos'un arkasını otobana çevirmemize rağmen ya son paslarda ya da bitirici vuruşlardaki beceriksizliğimizden yaptığımız baskı kuru gürültüden başka bir şey olmuyordu. bu baskıdan bir gol çıkmazsa ikinci yarı işimizin zor olacağı aşikardı. gökhanın sakatlanıp çıkması ve önder'in onun yerine geçmesiyle arda'nın da o kanadı otobana çevirmesini umduk ama umduğumuzu bulamadık. maçtaki potansiyel kırmızı kart adaylarından selçuk, yaşlı kurt aragones tarafından oyundan alınıp yerine deniz girince oyuna biraz denge gelir gibi oldu. ama bu sırada belözoğlu ortamı kaşımaya devam ediyordu.
ikinci yarı tam bir kör döğüşü şeklinde geçerken, tansiyon tavan yapmış, ikinci sarıdan atılması gereken semih hala oyundaydı ve maçın sonundaki kavgada arda'nın atılmasına sebep olacaktı. dangur dungur geçen ikinci yarının sonunda artık maç bitti derken, sahneye lugano denen şahsiyet(siz) çıktı ve emre aşık'ın beyinciğine kafayı oturttu. kimse bir şey görmedi aslında, kendi de olay mahallinden hemen uzaklaştı ve salağa yattı. ama sonra sanki bir şey yapmamış gibi emre'nin yanına gidip "kalksana lan yerden ne yatıyon" tarzı bir davranış sergileyince ipler koptu.
burada arda turan başlığına aslansın kaplansın diye entry girenlere bir paragraf açmak istiyorum. gerçek galatasaraylılığı adam dövmek olarak görenler varsa onlar için çok üzülüyorum. kaptan olmasını istediğimiz arda'nın orada yaptıklarının hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. kaptan olmak isteyen adam soğukkanlı olmalı. orada olanların cezasını kesecek adam hakemdir.
olaylar yatıştı, 4 kırmızı kart çıktı, olan emre aşık'a oldu. hem dayak yedi hem kırmızı kart derken, bu sefer de maç sonrası komedisi başladı. demeç yasaklısı fenerbehçe futbolcuları, ezberletilmiş cümlelerle "sami yen'de küfür var burası tü kaka, saraçoğlu çok güzel" gibisinden açıkalamalar yapmaya, bizim "delikanlılar" da onlara laf yetiştirmeye başladı.
bülent korkmaz'a korkak, top oynatmıyor diyenlere kapak olmuştur bence bu maç, ve hala cassio lincoln neden oynatılmıyor diyenler görmüştür herhalde bu maçta neden oynatılmadığını. zira maça 11'de çıksa maçın başındaki baskı yalan olurdu.
fırat aydınus maçı germemek adına çok fazla kartına hükmetmedi, bence doğru da yaptı. ama iki yerde hatalıydı, birisi harry kewell'ın sol kanattan aldığı topa offside çalması, diğeri de sevişentürkü oyundan daha önce atmamasıydı.
netice itibarıyla, üç kulvarda koşmaya başladığımız yarışın son kulvarına da havlu atmış bulunuyoruz, önümüzdeki sene avrupaya gidememe tehlikesiyle karşı karşıyayız. umarım ders alması gerekenler gerekli dersleri almıştır, şapkalarını önlerine koyup düşünüp doğruları yaparak yeni sezona başlamamızı sağlarlar.
fenerbahçeli futbolcuların provokasyon amaçlı geldikleri daha maç başlamadan sahayı gezmek için çıktıklarında belliydi. özellikle emre'nin sağa sola küçümser bakışları aslında olacakların habercisiydi. maç boyunca da ortamı bir güzel gerdi. normalde kornet kulanmayan adamın bütün kornerleri kullanacağı tuttu. sabri'yi her fırsatta taciz etti, çünkü biliyor ki sabri kalpten galatasaraylı ve çileden çıkıp kart görme ihtimali çok yüksek.
maça fırtına gibi başlayıp, roberto carlos'un arkasını otobana çevirmemize rağmen ya son paslarda ya da bitirici vuruşlardaki beceriksizliğimizden yaptığımız baskı kuru gürültüden başka bir şey olmuyordu. bu baskıdan bir gol çıkmazsa ikinci yarı işimizin zor olacağı aşikardı. gökhanın sakatlanıp çıkması ve önder'in onun yerine geçmesiyle arda'nın da o kanadı otobana çevirmesini umduk ama umduğumuzu bulamadık. maçtaki potansiyel kırmızı kart adaylarından selçuk, yaşlı kurt aragones tarafından oyundan alınıp yerine deniz girince oyuna biraz denge gelir gibi oldu. ama bu sırada belözoğlu ortamı kaşımaya devam ediyordu.
ikinci yarı tam bir kör döğüşü şeklinde geçerken, tansiyon tavan yapmış, ikinci sarıdan atılması gereken semih hala oyundaydı ve maçın sonundaki kavgada arda'nın atılmasına sebep olacaktı. dangur dungur geçen ikinci yarının sonunda artık maç bitti derken, sahneye lugano denen şahsiyet(siz) çıktı ve emre aşık'ın beyinciğine kafayı oturttu. kimse bir şey görmedi aslında, kendi de olay mahallinden hemen uzaklaştı ve salağa yattı. ama sonra sanki bir şey yapmamış gibi emre'nin yanına gidip "kalksana lan yerden ne yatıyon" tarzı bir davranış sergileyince ipler koptu.
burada arda turan başlığına aslansın kaplansın diye entry girenlere bir paragraf açmak istiyorum. gerçek galatasaraylılığı adam dövmek olarak görenler varsa onlar için çok üzülüyorum. kaptan olmasını istediğimiz arda'nın orada yaptıklarının hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. kaptan olmak isteyen adam soğukkanlı olmalı. orada olanların cezasını kesecek adam hakemdir.
olaylar yatıştı, 4 kırmızı kart çıktı, olan emre aşık'a oldu. hem dayak yedi hem kırmızı kart derken, bu sefer de maç sonrası komedisi başladı. demeç yasaklısı fenerbehçe futbolcuları, ezberletilmiş cümlelerle "sami yen'de küfür var burası tü kaka, saraçoğlu çok güzel" gibisinden açıkalamalar yapmaya, bizim "delikanlılar" da onlara laf yetiştirmeye başladı.
bülent korkmaz'a korkak, top oynatmıyor diyenlere kapak olmuştur bence bu maç, ve hala cassio lincoln neden oynatılmıyor diyenler görmüştür herhalde bu maçta neden oynatılmadığını. zira maça 11'de çıksa maçın başındaki baskı yalan olurdu.
fırat aydınus maçı germemek adına çok fazla kartına hükmetmedi, bence doğru da yaptı. ama iki yerde hatalıydı, birisi harry kewell'ın sol kanattan aldığı topa offside çalması, diğeri de sevişentürkü oyundan daha önce atmamasıydı.
netice itibarıyla, üç kulvarda koşmaya başladığımız yarışın son kulvarına da havlu atmış bulunuyoruz, önümüzdeki sene avrupaya gidememe tehlikesiyle karşı karşıyayız. umarım ders alması gerekenler gerekli dersleri almıştır, şapkalarını önlerine koyup düşünüp doğruları yaparak yeni sezona başlamamızı sağlarlar.