758
başından beri kendisinin bütün takımları aynı çukura atabilmek adına federayon başkanlığına aday olduğunu düşündüm. belki komplo teorisi belki değil ama türk futbolunu, içinde bulunduğu kaostan dışarıya çıkarmak yerine o kaosa dahil olmayanları ateşin içine çekip pisliği olağanlaştırmak istiyordu bu adam.
şöyle ki; bu herif beşiktaşı yıllarca babasının eşşeği gibi yöneterek borç batağına soktu. deyim yerindeyse mali açıdan nefes alamaz hale getirdi. bir yerden sonra da elini daha fazla cebine atamayacağından sıvışması lazımdı. aydınlar'ın istifası kendisi için büyük bir fırsattı. önce ağzına sıçtığı beşiktaş'ı sattı. enkazı fikret orman'a devretti. ama bıraktığı enkaz sadece basit bir borç batağı değildi. uefa'nın mali kriterleri vs. nedeniyle beşiktaş'ın zora gireceğini biliyordu. netekim geçen hafta uefa beşiktaş'ın ifadesini istedi.
şimdi yediği haltı nasıl temizleyebilirdi demirören? beşiktaş'ın adı şike iddialarında fenerbahçe kadar olmasada geçiyordu ama ondan yırtsa bile mali kriterler yüzünden uefa engeline yine takılabilirdi. fenerbahçe'nin şike yaptığı ise ayyuka çıkmıştı. bu iki takımın aynı yada farklı sebeplerle avrupa'ya birkaç seneliğine gidememesi demek galatasaray'ın o senelerde şampiyonlar ligine direkt gitmesi demekti.
peki bu ne demekti? şampiyonlar ligine katılmakla birlikte gelecek 30 ml. eur. ki bu rakam biraz daha ilerlendiği taktirde artacaktı. yine şampiyonlar ligiyle beraber artacak olan kombine kart ve ürün gelirleriyle beraber senede +50 milyon euro'luk bir fark demekti. fenerbahçe bankasya'da sürünürken, beşiktaş mali durumunu düzeltmeye çalışırken birkaç senede oluşabilecek total fark ise galatasaray'ı beşiktaş ve fenerbahçe'nin 4-5 sene ilerisine taşıyacaktı. ayrıca 2 büyük takımın içine düştüğü durum naklen yayın gelirlerini düşürecek ve bu ikisinin özelliklede beşiktaş'ın durumu toparlamasını güçleştirecek ve geciktirecekti.
demirören'in federasyon başkanlığına adaylığı işte bu sebeptendir. derdi fenerbahçe sevgisi falan değildir. ama şartlar nedeniyle fenerbahçe en büyük müttefikidir. çünkü ikiside birbiri için; düşmanlarının düşmanıdır yani dosttur. demirören fenerbahçe ve beşiktaş'ı kurtaramayacağını bildiğinden amacını galatasaray'a sekte vurmak üzerine inşa ederek iş başına gelmiştir. madem beşiktaş'ın pili bitti, fener pisliğin içinde o zaman rekabetin tek bir takımın eline geçmemesi ve büyüğün daha da büyümemesi için galatasaray'ı bitirmek gerekecekti.
demirören bunu direkt ve açıkça yapamayacağından şike sürecini illegalleştirme yoluna gitti. etik davranmadı. genel kurulun reddettiği 58. maddeyi değiştirdi. ki bu madde daha önce uefa'nın isteğiyle genel kurula gitmişti. özetle uefa'ya gider yaptı. ikincisi tüm kamuoyunu salak yerine koyarak şikenin sahaya yansımadığını idda etti ve bu söylemiyle "şike teşebbüsünün sahaya yansımasını önemsemeyen" uefa'ya "seni dinlemiyorum" mesajı gönderdi.
bunların hepsi bilinçliydi. zaten amaç kanayan parmağı kesmek değil, işi daha karmaşık daha illegal ve daha etikten yoksun bir hale getirip uefa'ya malzeme vermek ve cezayı uefa'ya kestirmekti. amaç suçluyu değil türk futbolunu cezalandırtmaktı. en büyük usulsüzlüğü 30 nisan 2012 günü türk futbolunu yöneten kuruma yaptırarak, pisliği bir veya birkaç takımın dışına çıkartıp tüm ülke futboluna yansımış gibi gösterdi. ne de olsa türk futbolunu yönetenler etik davranmazsa uefa için bütün ülkeyi cezalandırmak daha kolay olacaktı. böylelikle uefa'dan gelecek cezanın fenerbahçe, beşiktaş ya da trabzonsporla sınırlı kalmayarak galatasaray'ı da içine almasını sağlamak istedi.
eğer uefa'dan türk futboluna takım ayırt etmeksizin bir ceza gelirse dengeler bozulmayacak, galatasaray dahil hiç bir takım avrupa'ya gidemeyeceğinden hep beraber anamızın liginde oynayacağız. böylelikle yukarda bahsettiğim galatasaray yükselişi baltalanacak.
eğer tersi olur uefa ceza falan vermezse dengeler yine çok bozulmayacak. bu sefer şike yapan ve cezasını çekmeyen kurumda yoluna devam edebilecek. naklen yayın gelirleri düşmeyecek. beşiktaş'ın mali sebeplerden uluslarası müsabakalrdan men edilmesi bile çok önemli olmayacak. en azından içerdeki gelirleri düşmediğinden yavaşta olsa toparlanabilecek.
özetle demirören'in federasyon başkanlığı beşiktaş'a diyet borcuydu.
şimdi borcunu ödüyor.
şöyle ki; bu herif beşiktaşı yıllarca babasının eşşeği gibi yöneterek borç batağına soktu. deyim yerindeyse mali açıdan nefes alamaz hale getirdi. bir yerden sonra da elini daha fazla cebine atamayacağından sıvışması lazımdı. aydınlar'ın istifası kendisi için büyük bir fırsattı. önce ağzına sıçtığı beşiktaş'ı sattı. enkazı fikret orman'a devretti. ama bıraktığı enkaz sadece basit bir borç batağı değildi. uefa'nın mali kriterleri vs. nedeniyle beşiktaş'ın zora gireceğini biliyordu. netekim geçen hafta uefa beşiktaş'ın ifadesini istedi.
şimdi yediği haltı nasıl temizleyebilirdi demirören? beşiktaş'ın adı şike iddialarında fenerbahçe kadar olmasada geçiyordu ama ondan yırtsa bile mali kriterler yüzünden uefa engeline yine takılabilirdi. fenerbahçe'nin şike yaptığı ise ayyuka çıkmıştı. bu iki takımın aynı yada farklı sebeplerle avrupa'ya birkaç seneliğine gidememesi demek galatasaray'ın o senelerde şampiyonlar ligine direkt gitmesi demekti.
peki bu ne demekti? şampiyonlar ligine katılmakla birlikte gelecek 30 ml. eur. ki bu rakam biraz daha ilerlendiği taktirde artacaktı. yine şampiyonlar ligiyle beraber artacak olan kombine kart ve ürün gelirleriyle beraber senede +50 milyon euro'luk bir fark demekti. fenerbahçe bankasya'da sürünürken, beşiktaş mali durumunu düzeltmeye çalışırken birkaç senede oluşabilecek total fark ise galatasaray'ı beşiktaş ve fenerbahçe'nin 4-5 sene ilerisine taşıyacaktı. ayrıca 2 büyük takımın içine düştüğü durum naklen yayın gelirlerini düşürecek ve bu ikisinin özelliklede beşiktaş'ın durumu toparlamasını güçleştirecek ve geciktirecekti.
demirören'in federasyon başkanlığına adaylığı işte bu sebeptendir. derdi fenerbahçe sevgisi falan değildir. ama şartlar nedeniyle fenerbahçe en büyük müttefikidir. çünkü ikiside birbiri için; düşmanlarının düşmanıdır yani dosttur. demirören fenerbahçe ve beşiktaş'ı kurtaramayacağını bildiğinden amacını galatasaray'a sekte vurmak üzerine inşa ederek iş başına gelmiştir. madem beşiktaş'ın pili bitti, fener pisliğin içinde o zaman rekabetin tek bir takımın eline geçmemesi ve büyüğün daha da büyümemesi için galatasaray'ı bitirmek gerekecekti.
demirören bunu direkt ve açıkça yapamayacağından şike sürecini illegalleştirme yoluna gitti. etik davranmadı. genel kurulun reddettiği 58. maddeyi değiştirdi. ki bu madde daha önce uefa'nın isteğiyle genel kurula gitmişti. özetle uefa'ya gider yaptı. ikincisi tüm kamuoyunu salak yerine koyarak şikenin sahaya yansımadığını idda etti ve bu söylemiyle "şike teşebbüsünün sahaya yansımasını önemsemeyen" uefa'ya "seni dinlemiyorum" mesajı gönderdi.
bunların hepsi bilinçliydi. zaten amaç kanayan parmağı kesmek değil, işi daha karmaşık daha illegal ve daha etikten yoksun bir hale getirip uefa'ya malzeme vermek ve cezayı uefa'ya kestirmekti. amaç suçluyu değil türk futbolunu cezalandırtmaktı. en büyük usulsüzlüğü 30 nisan 2012 günü türk futbolunu yöneten kuruma yaptırarak, pisliği bir veya birkaç takımın dışına çıkartıp tüm ülke futboluna yansımış gibi gösterdi. ne de olsa türk futbolunu yönetenler etik davranmazsa uefa için bütün ülkeyi cezalandırmak daha kolay olacaktı. böylelikle uefa'dan gelecek cezanın fenerbahçe, beşiktaş ya da trabzonsporla sınırlı kalmayarak galatasaray'ı da içine almasını sağlamak istedi.
eğer uefa'dan türk futboluna takım ayırt etmeksizin bir ceza gelirse dengeler bozulmayacak, galatasaray dahil hiç bir takım avrupa'ya gidemeyeceğinden hep beraber anamızın liginde oynayacağız. böylelikle yukarda bahsettiğim galatasaray yükselişi baltalanacak.
eğer tersi olur uefa ceza falan vermezse dengeler yine çok bozulmayacak. bu sefer şike yapan ve cezasını çekmeyen kurumda yoluna devam edebilecek. naklen yayın gelirleri düşmeyecek. beşiktaş'ın mali sebeplerden uluslarası müsabakalrdan men edilmesi bile çok önemli olmayacak. en azından içerdeki gelirleri düşmediğinden yavaşta olsa toparlanabilecek.
özetle demirören'in federasyon başkanlığı beşiktaş'a diyet borcuydu.
şimdi borcunu ödüyor.
