• 106
    manisaspor – galatasaray : 0-4 mesir macunuyla bile olmuyor demek ki

    normal sonuç. manisaspor ikinci lige düşmüş. kusura bakmayın ligin ismini istediğiniz kadar değiştirin düşülen lig ikinci ligdir. kaç senedir bank asya deyip duruyorsunuz, adamlar sponsorluktan çekildi, ne fark etti.

    maçın detaylarının yine önemi yok, deplasmandaki fenerbahçe maçından beri. takımın play-off’a (bunun ismini de istediğiniz kadar yaldızlı süper final koyun, bunun anlamı değişmez) lider ve ciddi bir puan farkıyla gireceği belli oldu. bu saatten sonra takımın hocasının fatih terim, fabio capello, lucescu, mourinho olması takıma bir etksi olmaz. topçu milleti paly-off’u düşünmeye başlar. dandik maçlara konsantre olmakta zorlanır. manisa maçı da, geçen haftaki ordu maçı da bu dandik maçlardandı. takım bu maçlarda gol yemeden kazanarak büyük iş yaptı. aynı şekilde fenerbahçe de. trabzon ve beşiktaş’a baktığınızda bunun fenerbahçe açısından önemini görebilirsiniz. gerçi bir tüyo aldım bu akşam, rıdvan dilmen bile fenerbahçe’nin şampiyonluğundan umutsuzmuş, trabzon ve beşiktaş’ın puan kaybetmelerine seviniyormuş. kaynağı sorsanız da söylemem.

    maç bu şartlar altında kafa kafaya başladı. kafa kafaya derken galatasaray ve direnen mızıkacılar maçlarından biri oldu yani. manisa kapandı galatasaray isteksizce açmaya çalıştı. bu maç, sezonun mesela 23. haftasında oynansaydı böyle oynanmazdı. ilerleyen dakikalarda manisa 10 kişi kalınca maç iyice galatasaray’a döndü. yiğit incedemir kırmızı kartla atıldı. hiç şaşırmadım. zaten istatistikleri duyunca şaşıracak bir şey yok. bu sezon 16. sarı kartını görmüş. 84 maçta 39 sarı kart görmüş. rakibine bodoslama dalmaktan başka bir özelliği yok yiğit’in, varsa da bize göstermiyor. ben hakem olsam seremonide sarı kartı alnının ortasına yapıştırırım.
    bir de bu adamın galatasaray’a gelmesini isteyenler vardı, allah akıl fikir versin.

    manisa düşmesi kesinleşmiş bir takım. ama aslanlar gibi oynuyorlar. helal olsun. keşke sertlik dozunu iyi ayarlasalardı. bildiğin tekme-tokata döndü oyun bir ara.
    sahada oynanan futbol önemlidir. senelerdir oynuyorum bu oyunu. biraz taş kalpliyimdir, pek ağlamam. son ağladığım mevzularda kızımın beni sevdiğini belli etmesi ile oynadığım maçın yarıda kalması var. aralarında bağlantı yok ama yapabileceğim bir şey de yok.
    futbolun ruhuna ne kadar önem verdiğimi bir maçın yarıda kalmasına ne kadar üzüldüğümü anlatarak ulaşmaya çalışıyorum ama galiba tam beceremiyorum.
    romantik futbolsever tayfadanım ben sonuçta. ali sami bey’in aynı yerde kamp yaptıkları fenerbahçe’li futbolcuya “artık yat, yarın bizimle maçınız var” dediği yerdeyim belki de hala. gerçi birlikte top oynarsak böyle olmadığını görürsünüz:)
    bak bu kadar mevzuyu niye yazdım. kenan yaralı manisaspor başkanı. şike soruşturmasında tapelerde aziz yıldırım’la konuşmalarını gördüğümüz biri. hani şu aziz yıldırım’dan tam da manisa-fener maçı öncesi borç alan adam. lan ben bu takımın samimiyetine nasıl güveneyim. neymiş, futbolda böyle sertlik olurmuş, öpüyorum sizi.

    ikinci devre oyun tek kale gol atan kaleye döndü. sabri çıktı aydın girdi. galatasaray taraftarının bir kısmı açısından 40 katır mı, 40 satır mı durumu. aydın devrenin başında
    penaltı yaptırmasın mı? sabri’nin yerinde olsam menajerimi arayıp kulüp bulmasını isterdim.
    sonra oyun koptu tabii.

    selçuk inan çok özel bir oyuncu. amma velakin çok geride oynuyor, daha önde oynaması lazım. büyük ihtimalle kendisi böylesini seviyor. eski zamanlar olsa yaşlanınca muhteşem bir libero olurdu. kaiser beckenbauer gibi, fatih terim gibi, erhan önal gibi. bazı oyuncu geriden topu aldığında oyunu daha iyi okur, daha başarılı olur. inan da bu modellerden anladığım kadarıyla. seneye iki seçenek var; ya topu savunmadan alıp kendisine aktaracak sağlam bir ön libero bulacağız ve inan daha önde oynayacak ya da top taşıyan, şut atan bir santrafor arkası orta saha (alex benzeri) birini alacağız inan sevdiği şekilde oyunu daha geriden kuracak. fatih terim’in bu konuyu çözmesi lazım. hocayı azıcık tanıdıysam bu işi çözer.

    penaltılara gelelim. ikisini de aynı manisalı yaptırdı. kontrolsüz güç diye bir reklam var ya, bence başrolde kendisi oynamalı. iki pozisyonda da pozisyon bitmiş adam bacağını oraya sokuyor, sokma. bana kalsa ikisini de penaltı çalmam. ama hakemler hep söylediğim gibi futbolu bilmiyor ne yazık ki.
    ikinci penaltıyı muslera’nın atması enteresan. fatih hoca beni bile sürekli ters köşeye yatırıyor. muslera vurdu, gökten yağan kemiklerden bazıları volkan babacan’ın kafasına düşmüş olacak ki ters köşeye gitti. ligin en güzel penaltı gollerinden biriydi.
    fatih hocanın muslera’ya penaltı kullandırtmasında şaşırtıcı olan şey şu; muslera’nın hocası taffarel, zamanındaki takımın en teknik oyuncularında biriydi, kaleci olmasına rağmen diğer oyuncuların çoğundan yetenekliydi, hiç penaltı kullandırılmadı. başka yorumum yok.

    bunlar galatasaray’ın kendi içindeki konular. rakipleri es geçeceğimi sanmadınız değil mi?
    manisa’nın play-off’a kalan takımlardaki karnesi şöyle: trabzonla 1 beraberlik 1 yenilgi almış. fenerbahçe’yle 1 beraberlik 1 yenilgi almış. beşiktaş ve galatasaray’a iki maçta da yenilmiş.
    madem başladık düşen diğer takımlar ve play-off kadrosu arasındaki maçlara da bakalım.
    ankaragücü : sadece beşiktaş’tan bir beraberlik almış, diğerlerine yenilmiş. ankaragücü’nün toplam puanının 11 olduğunu hatırlayalım.
    samsunspor : galatasaray’dan puan alamamış. fenerbahçe’den kadıköyde beraberlik almış, kendi sahasında yenmiş. trabzonspor’dan içerde beraberlik almış, deplasmanda yenilmiş. beşiktaş’la kendi sahasında berabere kalmış, deplasmanda kazanmış.

    bunları neden yazmak zorunda kaldım? vay efendim öyle penaltı mı olur, böyle kırmızı kart mı olur diye bik bik konuşan galatasaraylı olmayanlar vardır etrafınızda, onlara kapak olsun diye.

    maçtan önce haluk yürekli cevabını bildiği bir soru sordu, play-offta sıkıntı yaşar mıyız? yıkar geçeriz dedim, gözlerindeki parıltı cevabı zaten bildiğini gösteriyordu.

    melo, riera mı? fatih hoca dedi ki; durumlarına bakacağım, kararı ona göre vereceğim. artık biz ne desek hikaye. melo olsa iyi olur ama olmasa da olur. tıpkı devre arasında transfer şart değil dediğim gibi.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın