1518
sayın hakan şükür olmayı, kral hakan şükür olmaya tercih etti.
tercih etti diyorum, çünkü normalde böyle bir tercihte bulunmasına gerek yoktu, siyasete kral hakan şükür gibi girip, kral hakan şükür gibi siyaset yaparak rahatlıkla sayın hakan şükür de olabilirdi. ama gelinen noktada bu bir tercihmiş gibi duruyor
öncelikle belirteyim kral hakan şükür'ü çok severim. efsanedir ve her zaman da öyle kalacaktır. onun sahada verdiği mücadeleye ve haliyle de kendisine her zaman büyük saygı duydum ve her zaman da duyacağım. bunu bir kenara koyalım.
hakan şükür değil hangi futbolcu ya da her kim olursa olsun, istediği yerde istediği şekilde siyaset yapmak en doğal hakkı ve eğer bu ülkeye verebilecek bir şeyleri varsa futbolu bıraktıktan sonra siyaset yapmak istemesi de gayet normal. şahsi fikirlerime ve düşüncelerime en ters düşen partiyi de seçse buna da saygı duyarım. ancak bugün gelinen noktada bir kez daha gördük ki hakan şükür'ün siyasete giriş şekli ve siyaset alanındaki konumu ne yazık ki böyle olmamalıydı.
hakan şükür galatasaray'da oynadığı süre boyunca her zaman takımda oynayan bir futbolcudan çok daha fazlası oldu. bunun nedeni sadece bitmek tükenmek bitmeyen enerjisi ile maç boyu yaptığı presle rakiplerine sahayı dar etmesi, atttığı birbirinden güzel goller vs. değildi, çünkü o sahaya ruhunu da koyan ve bunu takıma, taraftara, rakibe kısaca herkese hissettiren ve bir çok imkansızın başarılmasını sağlayan özel futbolculardan biri idi. tıpkı bülent korkmaz gibi, gheorghe hagi gibi ve çok az sayıdaki diğerleri gibi.
eğer hakan şükür siyaset alanında da sahadaki hakan şükür gibi olsaydı, ki doğal olarak kendisinden beklenen de buydu zaten, o zaman her şey daha farklı olurdu. ancak gerek şike davası başladığından bugüne kadar (yaklaşık dokuz ay kadar bir zaman) ve özellikle de recep tayyip erdoğan'ın son açıklamalarından önce de sonra da herkes konuştu ve konuşuyor ama belki de bu süreçte en çok konuşması gereken isimlerden biri olan ve söylediklerine taraflı tarafsız hemen herkesin itimat edeceği, en azından dikkate alacağı kişi olan hakan şükür'ün ağzından neredeyse tek kelime bile çıkmadı ve bu ortamda o gidip televizyonda futbol yorumcusu olmayı tercih etti. bilmem kendisi farkında mı veya artık farkına varmış mıdır ama kendisini siyasete sokup milletvekili adayı yapanların tek amacının hakan şükür'ün popülaritesinden faydalanarak oy toplamak olduğu ve sadece bir vitrin ya da imaj objesi konumunda olmaktan öte gidemeyeceğini en azından bir çok kişi tahmin emişti.
ne demiştik; sayın hakan şükür olmayı, kral hakan şükür olmaya tercih etti. normalde siyasete girmesi ve sayın hakan şükür olması, kral hakan şükür olmasına engel değildi ve eğer siyaset alanında, sahadaki hakan şükür gibi olsaydı, bu her iki önemli niteliğe de sahip olarak çok daha özel bir insan olabilirdi, futbolculuk zamanında olduğu gibi. ama ne acıdır ki, o devamlı gömlek değiştirenlerle beraber siyasete girerek sayın hakan şükür gömleğini (!), kral hakan şükür gömleğine (!) maalesef (bilerek ya da bilmeyerek) tercih etti.
ayrıca; tüm bu siyasetti, şikeydi, gömlekti mevzularından ayrı olarak, zaman zaman kendisi ile yapılan röportajlarda, futbolculuk döneminde "biz şöyle yaptık, böyle yaptık" gibi o dönemin yöneticilerini şikayet eder tarzda açıklamaları, kulüp ve takım içinde yaşanmış ve orada kalması gereken şeylerden bahsetmesine, kendisi her ne kadar haklı da olsa bu şekilde açıklamalar yapmasına da üzülmüyor değilim.
hem siyaset ile ilgili yazdıklarım ve siyasetçilerle olan ilişkisi, hem de medya mensupları ile olan ilişkileri ve bunların sonuçları konusunda hakan şükür ne kadar hatalı burası da tartışılır. zira bu konuda net birşey söyleyebilmek için hakan şükür hakkında uzman biri tarafından bir psikanaliz yapılması gerekli, yani bunun cevabını ancak bu konuda uzman birileri verebilir ama en azından bizim bildiğimiz hakan şükür iyi niyetli ve saf (saftan kasıt, içinde kötülük olmaması ve muhtemelen herkesi kendisi gibi zanneden biri olması) bir insan.
ancak, her şeye rağmen;
başta da söylediğim gibi, kral hakan şükür benim için efsanedir ve her zaman da öyle kalacaktır, keşke olmasaydı ancak tüm bu yaşananların onun galatasaray için yaptıklarını gözardı etmeme zerre kadar etkisi olmadı, olamaz da. hakan şükür galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en önemli sporcularından biridir ve efsaneler arasındaki yerini çoktan almıştır. gerisi teferruattan öteye geçmez.
tercih etti diyorum, çünkü normalde böyle bir tercihte bulunmasına gerek yoktu, siyasete kral hakan şükür gibi girip, kral hakan şükür gibi siyaset yaparak rahatlıkla sayın hakan şükür de olabilirdi. ama gelinen noktada bu bir tercihmiş gibi duruyor
öncelikle belirteyim kral hakan şükür'ü çok severim. efsanedir ve her zaman da öyle kalacaktır. onun sahada verdiği mücadeleye ve haliyle de kendisine her zaman büyük saygı duydum ve her zaman da duyacağım. bunu bir kenara koyalım.
hakan şükür değil hangi futbolcu ya da her kim olursa olsun, istediği yerde istediği şekilde siyaset yapmak en doğal hakkı ve eğer bu ülkeye verebilecek bir şeyleri varsa futbolu bıraktıktan sonra siyaset yapmak istemesi de gayet normal. şahsi fikirlerime ve düşüncelerime en ters düşen partiyi de seçse buna da saygı duyarım. ancak bugün gelinen noktada bir kez daha gördük ki hakan şükür'ün siyasete giriş şekli ve siyaset alanındaki konumu ne yazık ki böyle olmamalıydı.
hakan şükür galatasaray'da oynadığı süre boyunca her zaman takımda oynayan bir futbolcudan çok daha fazlası oldu. bunun nedeni sadece bitmek tükenmek bitmeyen enerjisi ile maç boyu yaptığı presle rakiplerine sahayı dar etmesi, atttığı birbirinden güzel goller vs. değildi, çünkü o sahaya ruhunu da koyan ve bunu takıma, taraftara, rakibe kısaca herkese hissettiren ve bir çok imkansızın başarılmasını sağlayan özel futbolculardan biri idi. tıpkı bülent korkmaz gibi, gheorghe hagi gibi ve çok az sayıdaki diğerleri gibi.
eğer hakan şükür siyaset alanında da sahadaki hakan şükür gibi olsaydı, ki doğal olarak kendisinden beklenen de buydu zaten, o zaman her şey daha farklı olurdu. ancak gerek şike davası başladığından bugüne kadar (yaklaşık dokuz ay kadar bir zaman) ve özellikle de recep tayyip erdoğan'ın son açıklamalarından önce de sonra da herkes konuştu ve konuşuyor ama belki de bu süreçte en çok konuşması gereken isimlerden biri olan ve söylediklerine taraflı tarafsız hemen herkesin itimat edeceği, en azından dikkate alacağı kişi olan hakan şükür'ün ağzından neredeyse tek kelime bile çıkmadı ve bu ortamda o gidip televizyonda futbol yorumcusu olmayı tercih etti. bilmem kendisi farkında mı veya artık farkına varmış mıdır ama kendisini siyasete sokup milletvekili adayı yapanların tek amacının hakan şükür'ün popülaritesinden faydalanarak oy toplamak olduğu ve sadece bir vitrin ya da imaj objesi konumunda olmaktan öte gidemeyeceğini en azından bir çok kişi tahmin emişti.
ne demiştik; sayın hakan şükür olmayı, kral hakan şükür olmaya tercih etti. normalde siyasete girmesi ve sayın hakan şükür olması, kral hakan şükür olmasına engel değildi ve eğer siyaset alanında, sahadaki hakan şükür gibi olsaydı, bu her iki önemli niteliğe de sahip olarak çok daha özel bir insan olabilirdi, futbolculuk zamanında olduğu gibi. ama ne acıdır ki, o devamlı gömlek değiştirenlerle beraber siyasete girerek sayın hakan şükür gömleğini (!), kral hakan şükür gömleğine (!) maalesef (bilerek ya da bilmeyerek) tercih etti.
ayrıca; tüm bu siyasetti, şikeydi, gömlekti mevzularından ayrı olarak, zaman zaman kendisi ile yapılan röportajlarda, futbolculuk döneminde "biz şöyle yaptık, böyle yaptık" gibi o dönemin yöneticilerini şikayet eder tarzda açıklamaları, kulüp ve takım içinde yaşanmış ve orada kalması gereken şeylerden bahsetmesine, kendisi her ne kadar haklı da olsa bu şekilde açıklamalar yapmasına da üzülmüyor değilim.
hem siyaset ile ilgili yazdıklarım ve siyasetçilerle olan ilişkisi, hem de medya mensupları ile olan ilişkileri ve bunların sonuçları konusunda hakan şükür ne kadar hatalı burası da tartışılır. zira bu konuda net birşey söyleyebilmek için hakan şükür hakkında uzman biri tarafından bir psikanaliz yapılması gerekli, yani bunun cevabını ancak bu konuda uzman birileri verebilir ama en azından bizim bildiğimiz hakan şükür iyi niyetli ve saf (saftan kasıt, içinde kötülük olmaması ve muhtemelen herkesi kendisi gibi zanneden biri olması) bir insan.
ancak, her şeye rağmen;
başta da söylediğim gibi, kral hakan şükür benim için efsanedir ve her zaman da öyle kalacaktır, keşke olmasaydı ancak tüm bu yaşananların onun galatasaray için yaptıklarını gözardı etmeme zerre kadar etkisi olmadı, olamaz da. hakan şükür galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en önemli sporcularından biridir ve efsaneler arasındaki yerini çoktan almıştır. gerisi teferruattan öteye geçmez.