22
üzülerek son zamanlarda sayılarında artış olduğunu gördüğüm insan tipi.
holigan yalnızca eğitim seviyesi düşük ya da işsiz kimseler için kullanılan bir tanım değil. üniversite okumuş yahut okumakta olan kişiler de davranışlarıyla bu tanımı hak edebiliyor. sayıları artan kesim de bunlar. aidiyet duygusu öylesine sarmış ki bu bedenleri öfkeleri, nefretleri kolayca yeşermekte. amaç bir şeyi savunmak, kutsallaştırmak, desteklemek, aşık olmak değildir; tam aksine saldırmak, küfretmek, sabote etmek, nefret etmektir. bir tür savaş psikolojisi yani, seninle aynı rengi giyenlerle bir olup giymeyenlere hücum etmek. nasıl bir boşluk hissidir ki nefretle doldurulur anlamak zor.
holiganizmin taraftarlıkla karıştırılmaması çok önemlidir, sporla ilgilenmeyen insanlar tarafından bazen bu hataya düşülür. taraftarlık sevmek, benimsemek en önemlisi destek olmaktır. holiganlık desteği kabul etmez. onun için aslolan karşı tarafa verdiğin zarardır. üstelik bu bilinçli de yapılmaz. rakibin değerlerine, eski hatta hayatta olmayan oyuncularına, başkanlarına hakaret etmek de bunun bir parçası olabilir. zira orada da kendi takımına destekten söz edilemez. düpedüz bir saldırı şeklidir. sahayı su şişeleriyle doldurmak, rakip oyunculara fener tutmak, mızrak(u: (!)) atmak, teknik direktörlerinin kafalarını yarmak, tüm taraftarlarının annelerine küfür etmek gibi pek çok çeşidi mevcuttur. bu örnekler çoğaltılabilir. içinde spor başlığı altında salt saldırıyı barındıran hemen her hareket holiganizmin bir parçasıdır ve bundan beslenir.
burada saldırı konusuna parantez açmak gerekli. örneğin derbide 4-0 yendiğin rakip takımın taraftarı arkadaşa çekilen alaycı mesaj bu konuyla ilgisizdir. bilakis sporun doğasını oluşturan, işe rengini ve zevkini veren şey tam olarak budur. tüm dünyada insanlar tek bir futbol takımını destekliyor olsalardı tüm bu heyecan, tutku ve keyif var olabilir miydi? zaten sporun tanımlarından biri de "ırkı, milliyeti, cinsiyeti olmayan belli kurallara göre uygulanan evrensel dolayısıyla birleştirici beden hareketlerinin tümü" şeklinde yapılır.
holigan ise en başta bu bilince sahip olmayan kişidir. kendisini savaşta gibi hissetmesinin nedeni de budur. onun için spor sadece nefretini kusabileceği bir alandır. şahsen zaman zaman bu durumu biraz ırkçılığa da benzetirim. vatanını milletini sevmek vardır, bir de sınırın hemen ötesindeki ülkeden ve insanlarından nefret etmek.
holigan yalnızca eğitim seviyesi düşük ya da işsiz kimseler için kullanılan bir tanım değil. üniversite okumuş yahut okumakta olan kişiler de davranışlarıyla bu tanımı hak edebiliyor. sayıları artan kesim de bunlar. aidiyet duygusu öylesine sarmış ki bu bedenleri öfkeleri, nefretleri kolayca yeşermekte. amaç bir şeyi savunmak, kutsallaştırmak, desteklemek, aşık olmak değildir; tam aksine saldırmak, küfretmek, sabote etmek, nefret etmektir. bir tür savaş psikolojisi yani, seninle aynı rengi giyenlerle bir olup giymeyenlere hücum etmek. nasıl bir boşluk hissidir ki nefretle doldurulur anlamak zor.
holiganizmin taraftarlıkla karıştırılmaması çok önemlidir, sporla ilgilenmeyen insanlar tarafından bazen bu hataya düşülür. taraftarlık sevmek, benimsemek en önemlisi destek olmaktır. holiganlık desteği kabul etmez. onun için aslolan karşı tarafa verdiğin zarardır. üstelik bu bilinçli de yapılmaz. rakibin değerlerine, eski hatta hayatta olmayan oyuncularına, başkanlarına hakaret etmek de bunun bir parçası olabilir. zira orada da kendi takımına destekten söz edilemez. düpedüz bir saldırı şeklidir. sahayı su şişeleriyle doldurmak, rakip oyunculara fener tutmak, mızrak(u: (!)) atmak, teknik direktörlerinin kafalarını yarmak, tüm taraftarlarının annelerine küfür etmek gibi pek çok çeşidi mevcuttur. bu örnekler çoğaltılabilir. içinde spor başlığı altında salt saldırıyı barındıran hemen her hareket holiganizmin bir parçasıdır ve bundan beslenir.
burada saldırı konusuna parantez açmak gerekli. örneğin derbide 4-0 yendiğin rakip takımın taraftarı arkadaşa çekilen alaycı mesaj bu konuyla ilgisizdir. bilakis sporun doğasını oluşturan, işe rengini ve zevkini veren şey tam olarak budur. tüm dünyada insanlar tek bir futbol takımını destekliyor olsalardı tüm bu heyecan, tutku ve keyif var olabilir miydi? zaten sporun tanımlarından biri de "ırkı, milliyeti, cinsiyeti olmayan belli kurallara göre uygulanan evrensel dolayısıyla birleştirici beden hareketlerinin tümü" şeklinde yapılır.
holigan ise en başta bu bilince sahip olmayan kişidir. kendisini savaşta gibi hissetmesinin nedeni de budur. onun için spor sadece nefretini kusabileceği bir alandır. şahsen zaman zaman bu durumu biraz ırkçılığa da benzetirim. vatanını milletini sevmek vardır, bir de sınırın hemen ötesindeki ülkeden ve insanlarından nefret etmek.