5
yöneten pozisyonunu üstlenen kişi maalesef ki sadece idari işlerle, eldeki organizasyonu çekip çevirmekle uğraşmaz, bir de "temsil" görevi vardır. özellikle bizim gibi doğunun kültürel kodlarıyla yoğrulmuş toplumlarda bu durum daha da fazla belirginlik kazanır, zira batının önemli değerlerinden olan sorumluluk paylaşımı hususu, sıra bize geldiğinde elini taşın altından çekmek için yarışmaya başlayan insanların bir temaşasına dönüşür.
diğer taraftan, bu etkileşim ile beraber, bahsi geçen organizasyonu yöneten kişilerin bir diğer sorunu ise sürekli olarak tek muhatap olarak alınmak olarak ortaya çıkar. üreten sayısının dört hanelere ulaştığı yapılanmalarda dahi, dışarıdan gelecek tepkilerin tek ve nihai hedefi yönetici kişisidir. bu tepkinin kalitesi veyahut dozajı farketmeksizin, bununla mücadele etme görevi de ne yazık ki tek başına ona aittir.
sanal olanın gittikçe reel ile içiçe geçtiği günümüz dünyasında çekilen somut sancıların hiçbirinin ayırdına varmaksızın, organizasyon içindeki rollerini yerine getiren insanlar için bu süreç de maalesef ki sanal olarak kalmaktadır, halbuki eldeki en gerçek veri sadece budur.
galatasaraysozluk yaşadığı farklı sorunlara değişik çözüm önerileriyle yaklaşabilecek bir oluşum olsa da, bazı durumlarda tek çare yaratılmış olan ortak akla ucundan tutunarak, muhalif olmanın sınırlarını tekrar belirlemektir. çünkü yaşam alanını gözden geçirme şansına sahip olan farklı oluşumların var olduğu bir ortamda bazen elde kalabilecek tek gerçek "galatasarayı yalnız sevmektir!"
galatasarayı beraber daha da fazla sevebileceğinin keyfine varmış insanlar için ise, bazı başlıkların incelenmesi zaruri durumdadır. bu noktada, incelenmeye tabii tutulacak ortamın yaratılmasına vesile olanların ise, duruşlarında haklı olduklarını düşünmelerine rağmen, çizgilerini biraz dahi olsa törpülemeleri gerekmektedir. çünkü galatasaraysözlük, elit olmayan bir yönetici sınıfına sahip, ve her daim onların varlıklarına ihtiyaç duyan bir organizmadır, mevcudiyetlerinin devamını sağlamak ise her bir parçasının ayrı ayrı sorumluluğudur..
önce bağımsız futbol, sonra bağımsız galatasaray, sonra bağımsız taraftar,
yoksa hepsi koca bir hayal !
diğer taraftan, bu etkileşim ile beraber, bahsi geçen organizasyonu yöneten kişilerin bir diğer sorunu ise sürekli olarak tek muhatap olarak alınmak olarak ortaya çıkar. üreten sayısının dört hanelere ulaştığı yapılanmalarda dahi, dışarıdan gelecek tepkilerin tek ve nihai hedefi yönetici kişisidir. bu tepkinin kalitesi veyahut dozajı farketmeksizin, bununla mücadele etme görevi de ne yazık ki tek başına ona aittir.
sanal olanın gittikçe reel ile içiçe geçtiği günümüz dünyasında çekilen somut sancıların hiçbirinin ayırdına varmaksızın, organizasyon içindeki rollerini yerine getiren insanlar için bu süreç de maalesef ki sanal olarak kalmaktadır, halbuki eldeki en gerçek veri sadece budur.
galatasaraysozluk yaşadığı farklı sorunlara değişik çözüm önerileriyle yaklaşabilecek bir oluşum olsa da, bazı durumlarda tek çare yaratılmış olan ortak akla ucundan tutunarak, muhalif olmanın sınırlarını tekrar belirlemektir. çünkü yaşam alanını gözden geçirme şansına sahip olan farklı oluşumların var olduğu bir ortamda bazen elde kalabilecek tek gerçek "galatasarayı yalnız sevmektir!"
galatasarayı beraber daha da fazla sevebileceğinin keyfine varmış insanlar için ise, bazı başlıkların incelenmesi zaruri durumdadır. bu noktada, incelenmeye tabii tutulacak ortamın yaratılmasına vesile olanların ise, duruşlarında haklı olduklarını düşünmelerine rağmen, çizgilerini biraz dahi olsa törpülemeleri gerekmektedir. çünkü galatasaraysözlük, elit olmayan bir yönetici sınıfına sahip, ve her daim onların varlıklarına ihtiyaç duyan bir organizmadır, mevcudiyetlerinin devamını sağlamak ise her bir parçasının ayrı ayrı sorumluluğudur..
önce bağımsız futbol, sonra bağımsız galatasaray, sonra bağımsız taraftar,
yoksa hepsi koca bir hayal !

