• 95
    13 kasım 2011 galatasaray anadolu efes basketbol maçına yeğenlerimle birlikte gittiğim için maçı pota arkasından izledim. maçın ikinci yarısı, sağ tarafıma baktığımda sebahattin şirin'i gördüm. ilk önce niye burdaki acaba dedim içimden. çünkü bu adam basketbol maçına geldiyse, mevzileneceği tribün bellidir. orda olmasını, her zaman etrafında en az 15-20 kişi olan bu adamın, yanındaki iki koltuğun da boş olmasını yadırgamıştım.

    en üst kata çıkmış, tek başına oturuyordu. üzerinde belki de ilk defa bütünüyle galatasaray'ı temsil eden, sarı-kırmızı, polo yakalı bir sweat vardı. her zaman sakallı görmeye alışkın olduğumuz bu adam, o gün sakallarını kesmis, bıyıklarını toplatmış; sanat filmlerinden çıkmışcasına derin, manalı ve çaresiz gözlerle kah maça, kah tribünlere bakıyordu.

    üst dudağının görünmesine izin veren temiz bıyığının etkisiyle mi , yoksa böyle güçlü bir karakteri o gün ziyadesiyle çaresiz görmem mi, ya da üzerindeki enine çizgili sarı-kırmızı polo sweat mi-ki enine çizgili olduğu kendisini olduğundan da kilolu göstermişti-, veyahut da sakallarını kesmesiyle yüzünde beliren nurdan mı bilmiyorum ama sebahattin şirin, o gün gözüme ilk kez şirin gözükmüştü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın