• 140
    türkiye – hırvatistan : 0-3 yazık

    hakikaten yazık. ben ki 0-8 ingiltere, 0-6 macaristan maçlarını tribünde izlemiş adamım, bu kadar rezil hissetmemiştim kendimi. o zamanlar normaldi çünkü.

    grup maçlarından sallanarak, almanya’nın belçika’yı yenmesi sayesinde çıkan milli takım kendi sahasında hiçbir şey oynayamadan hırvatistan’a yenildi, buraya kadar herkes biliyor zaten ama bir giriş de yapmam lazımdı yahu, idare edin.

    hiddink geldiğinden beri kadro seçimi eleştiriliyor. kadroyu oğuz çetin’in belirlediği konuşuluyor. bu iddianın haklı çıkması için bir dolu gerekçe var. örneğin hiddink’in lig maçlarını izlememesi gibi.
    bugünkü kadro için de eleştirilerimiz var elbette. gökhan gönül, galatasaraylıların büyük çoğunluğundan ters şekilde türkiye’nin en iyi sağbeki olduğunu düşünüyorum. ama. ama mı? ne aması abi diyenler olacaktır, demeyin, dinleyin. ama gökhan gönül son maçlarda o kadar formsuz ki, o kadar olur. oysa sabri sarıoğlu ne zaman sağ bek oynasa müthiş oynuyor son maçlarda.
    diğer bir konu selçuk inan-emre belözoğlu ikilisi. usta bu adamların kimin önde kimin arkada oynayacağını kim karar verdi? selçuk stoperlerden top alan, emre oyunu forvete taşıyan adamdı. net söylüyorum, eşyanın tabiatına aykırı, tersi olmalıydı. rıdvan efendi de bunu söyler gibi yaptı, tam söylemedi.
    stoper seçimi. çok bir şey söyleyemem giray ve egemen hakkında, galatasaray maçları dışında maç izlemiyorum ligde. ama önümüze şöyle bir tablo çıkıyor stoperler açısından. tüm türk vatandaşı futbolcular arasında elimizdeki isimler: servet çetin(sakatlıktan yeni çıktı falan filan), gökhan zan(sakat), ersan gülüm (sakat)(bizi seçti di mi), serdar kesimal(sakat), egemen korkmaz, giray kaçar. son ikisi bu gece oynadı zaten. bu mudur yani, stoper seçimimiz bunlardan mı ibaret olmalı. mesela kayserili eren güngör, bursalı serdar aziz neredeler? servet’in girdiği aday kadroya neden alınmazlar. bu soruların muhatabı hiddink ve oğuz çetin elbette, cevap verirler mi? hiç sanmam. lan bana cevap vermelerinden bahsetmiyorum, bu soruları mutlaka başkaları da soruyordur. yoksa kendimizi bi şey sandığımız yok. bir avuç dost için yazıyoruz şurda, haddimizi biliyoruz çok şükür.

    erkenden golü yedik, bir planımız varsa da uygulama imkanı kalmadı. bence bir planımız falan da yoktu. memlekete gelen yabancı hocaların bir çoğu, ya bize bir şey öğretemeyeceklerini anladıklarından ya da kolaylarına geldiği için bizim coşkumuzdan faydalanmaya çalışıyorlar. normaldir ekmek parası. elalem senin 100 yıldır kuramadığın futbol ekolünü kurmak için niye uğraşsın. (bu konuya en sonda tekrar değiniyorum)
    hem zaten onlar da biliyorlar, eğer türkler futbolu bir sistemle oynamaya başlarsa kimse tutamaz, bilerek öğretmiyorlar. (oha, bu kadar komplo teorisini en azılı faşist bile düşünememiştir herhalde). uyanık olun, sazan olmayın.

    futbolda her şey olur tabii de, böylesi olmaz. euro 2012’ye ancak turist olarak gideriz. bu bizim veda maçımızdı. “ukrayna genel ev değildir” diye pankart açan femen’in istediği oldu.

    gelelim bir diğer konuya. rıdvan dilmen, volkan demirel, emre belözoğlu. ortak özellikleri fenerbahçeli olmaları.
    rıdvan dilmen bu ülkenin en çok takip ettiği hatta maruz kaldığı diyelim, yorumcu. saha içini, idmanı, soyunma odasını onun kadar iyi bilen bir diğer adam erman toroğlu. bu bilgileri müthiş. amma velakin gözünden asla fenerbahçe gözlüğünü çıkarmıyor. eyyam diye bir şey var ya, hah. eyyamın kralını yapan adam rıdvan dilmen. mesela, aykut kocaman, rıza çalımbay ve takımları hakkında kötü bir şey söylediğini duymazsınız. aynı şekilde fenerbahçe için.
    bu geceki maçta, staddaki taraftarın volkan’ı protesto etmesiyle ilgili öyle laflar etti ki, zannedersin kendisi markus merk. türkiye’ye yeni gelmiş bir yabancı, hiç böyle bir şey görmemiş. ne bekliyordun rıdvan efendi, rezil bir şekilde 3 gol yemiş bir takımın kalecisini alkışlayacak mıydı taraftar? tabii bu bahsettiklerim saflar için açıklamalar. yoksa, işi birazcık bilenler, rıdvan efendinin aslında galatasaray taraftarını hedef aldığını biliyor. hani o zamanında 50 milyon lira fazla verse formasını giyeceği galatasaray.

    yeni yeni uyanıyorum. biz nontvspor kampanyası yaptığımızda ntvspor tayfası bize”nontvspor yanlış” deyip duruyordu. doğrusunu söyleyemiyorlardı anlaşılan. yapmamız gereken kampanya #noridvandilmen olmalıydı belki de.
    zamanında fenerbahçe-everton maçında bir taraftar silahla yaralandığında, stüdyoda kafasını önünden kaldırmamış, böyle bir olayı görmezden gelmişti rıdvan.
    fenerbahçe şampiyonlar ligine alınmayınca yorumculuğunu bırakacağını söylemiş, bırakmamıştı. almanya maçında mikrofonu fırlatıp gitmiş, 3 gün sonra geri gelip özür dilemişti. hayatım boyunca gidipte dönenleri, gidicem deyip de gitmeyenleri sevemedim. hep samimiyetsiz geldiler bana. rıdvan dilmen bunların önde gideni konumunda şu anda.
    bir an evvel türk futbolundan uzaklaşması gerek.

    volkan demirel. ne lan bu havalar. ben mi yedim o golleri. ben mi üstümden geçen topu seyrettim, kaleye giden topa elimi uzatmadım ha? ya da ben mi şikeci başkanım için o sakalı uzatıyorum. ben mi topu götümle istop ettim, terbiyesiz adam. sonra seni protesto etmek için alkışlayan taraftara küfür et. onlar galatasaraylı mı, emin misin? sen nasıl orada türk milli takımı forması giyiyorsan, onlar da milli takım için oradalar. haa, sırf fenerli olduğun için küfür ediliyor diye düşünüyorsan, saraçoğlu’nda takım arkadaşların sırf galatasaraylı oldukları için küfür yerken sahip çıkmadığın için sana da patlamış olabilir. hak ettin o zaman. her türlü hak ettin zaten.
    emre belözoğlu. ne olduğunu biliyoruz zaten, daha yazmaya değmez.
    sonra da rıdvan efendi “böyle rezalet olmaz” diye mikrofondan bağırır. sen getirdin rıdvan efendi bu milleti bu duruma.

    ey fenerbahçe, düş türk futbolunun yakasından. yeter artık rezil ettiğiniz. bu ülkede futbolun ipleri galatasaray’ın ellerindeyken ne başarılar kazandığını biliyoruz. ne zaman ki aziz yıldırım efendi ipleri eline aldı, bu kaçıncı rezalet be. görün bunları görün. dünyanın merkezi de, türkiye’nin merkezi de fenerbahçe değil.

    neyse ya.

    hiddink konusuna gelelim. aynı rijkaard’ın durumu gibi. hiddink’in ne kabahati var, ülke futbolunun düzeyi çok kötü diyenler var. normaldir böyle söylemeleri ve doğrudur da ayrıca. gel gör ki, madem hiddink’in elinden bir şey gelmiyor niye takımın başında kalması gerekiyor, açıklayan yok. siktirsin gitsincilerden ayrı bir kategori benimki, fark ettiniz mi? uzun süre fark edilmedi de, hatırlatayım dedim.

    önümüzdeki yıllara bakıcaz. eğer bu ülkede kalıcı bir futbol devrimi olacaksa altyapıdan başlamak zorunda. yoksa, bu ülke 2 kez üst yapıda devrim yaptı. biri 1989’da, diğeri 2000’de. takımlarını mourinho, ferguson, wenger, capello gibi üst düzey 17 teknik direktör çalıştırsa bile bir şey olmaz.

    gerisi laf-ı güzaf.

    **
App Store'dan indirin Google Play'den alın