resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 495
    kendisinden eğer bugüne kadar beklenen arda turan olması ise bunun imkansız olduğunun bilinmesi gerekir. arda turan bir tanedir. bi insanın başına kaç kere gelir ki böyle güzel bir şey? bu insan ise lincoln'dür, brezilyalıdır, türkiye'de oynamaktadır. yıldız diye adlandırılacak yeteneklere sahiptir. belli paralar verilip biramaç doğrultusunda alınmıştır. her yıldız gibi farklıdır. her insan gibi iyi ya da kötü yönleri mevcuttur. her yıldız gibi ya da her insan gibi kendisine güvenilmesini ister, trabzon'a götürülüp 90 dakika ibret i alem olarak kulübede bekletilmek istemez. diyebilirsiniz ne farkı var diğerlerinden diye. onların canı yok mu, var. ama farkında olmadığımız bir durum var. bu insan 10 numaralı formayı giysin, o boşluğu doldursun diye alınmıştır. takımın gole ihtiyaç duyduğu anlarda oyundan alınsın, kişisel mevzulara konu edilsin, üzerinde güç gösterisi yapılsın diye alınmamıştır. aslında bu futbol gibi basit bir denklem ama anlamak istemiyoruz. yıldız oyuncular farklıdır, onlardan öz evladınızın ortaya koyduklarını bekleyemezsiniz. onun görevi farklıdır. ve tekrar söylüyorum yıldız oyuncular farklıdır. hagi de farklıydı, sahada otorite kurmak isterdi, gizli teknik adamdı, herkesi yönlendirirdi, gerektiğinde azarlardı arkadaşlarını. her yıldız gibi sorumluluk almayı isterdi ama en önemlisi bu sorumluluk ona verilsin isterdi. lincoln de bir yıldız. daha bir ay öncesine kadar oynadığı takım taraftarları tarafından methiyeler düzülen bir yıldız. benfica, berlin, olympiakos maçlarında alkışlanan ama şu aralar bu takıma zerre faydası dokunmadığı söylenen yıldız. son 3 maç sonunda suratına tükürülmesi farz görülen bir oyuncu haline gelmiş yıldız. şerefinin kaç gram olduğu bir maça bağlı hale gelmiş yıldız. işte biz böyle her şeyi hiç yapıyoruz.

    sezonun ilk yarısı öve öve bitiremiyorduk performansını. peki sonra ne oldu? lige ara verildi bu arada kupa maçları oynandı. malatya maçında sakatlandı bu insan. lig ve kupa maçları olmak üzere 3 sivas maçında, ve denizli maçında oynayamadı. kayserispor maçında döndü, çok da iştahlıydı ama sadece 30 dakika sürdü malumumuz. sonra? antalya'da oynayamadı cezası sebebiyle. bordeaux maçları, kocaeli, konya ve 2 hamburg maçı yaptı. bütün bu maçlar onun suratına tükürülmesine yetti. her maç başka ruhsuzluk sergiledi nasıl olsa. bu dönemde onu anlayan, ona güvenen teknik adam gitti yerine göreve gelmeden önce kendisiyle ilgili çok da olumlu şeyler söylemeyen bir teknik direktör geldi. bu alışma evresinde yaşananlar bir şeyler anlatıyordu hem lincoln'e hem bize. ''ben seninle çalışmam arkadaş'' denmek isteniyordu. yani şu an başında kendisini bu takım için o kadar da önemli görmeyen, sensiz de yaparım ben mesajı vermeye çalışan bir hoca var. 19 mart 2009 galatasaray hamburg maçında değişiklik tabelası kalktığında lincoln mü acaba diyen ben gibi, lincoln de bunun farkında. oyun, hamburg maçında olduğu gibi deplasmanda 1-1 iken veya ali sami yen'de 2-2 ye gelmişken oyunu çevirebileceği ihtimali düşünülmüyor artık bu insanın. bu çok şey anlatır. evet insanlar patronlarına küsmezler o lüksleri yoktur belki. ama dünyanın her yerinde insanlar kendine güvenen, kendini önmeseyen insanlarla çalışmak isterler. bunu hissetmek isterler. hissetmediği yerden de gidebilirler. ama biz gidenin ardından bir şey kaybetmeyeceğimizi düşünüyorsak hata ederiz. kendi kaybeder dersek yanılırız. kimse galatasaray'dan büyük değildir cümlesini hep aynı yönüyle düşünüyoruz. terse çevirelim. galatasaray büyüktür ve bünyesinde büyük oyuncular barındırır ve milyon dolarlar verdiği oyuncusundan verim almak zorundadır. çocuklar gibi bana ne versin verim, demekle olmaz. ya da olmuyor. skibbe nasıl verim aldıysa almalısın. 60. dakikada oyun 2-2 iken on numaranı sahadan alırsan onu taraftarın önüne atarsın, güvenmediğini bağırmış olursun. bunu yapan kaptan da olsa durum budur.

    ama yine de uzun uzun anlatmaya gerek yok ne de olsa yuhlanmıştır, ağzının payı bir kez daha verilmiştir. seyirci statta mesajını vermiş, burda da insanlar nickini değiştirmeye kadar varmıştır. ama daha önemlisi hocası bir mesaj vermiştir, sensiz de yaşarım ben.. peki ne için, ne uğruna, hangi plan proje doğrultusunda? boşvermeliyim, şaşırmamalıyım artık galiba. 2 senedir başarıyla içten içe sürdürülen bizans oyunları sonunda galip gelmiştir. istenen olmuştur. bu duruma da en çok hakan ünsal sevinir artık. o sevindiğine göre otomatik olarak biz üzülmüş oluyoruz.

    neyse dedim ya lafı çok uzattım sözlük. ortada dönmeye devam etsin belgesi fotomaç olan deplasmana gitmiyor, sakat değil haberleri, sabıkaları sayılsın, yine bir 90 dakika deplasmana götürülüp ihtiyacımız olursa bile oyuna alınmasın. şu anki politikalar devam etsin. otorite kazansın. gerek yok bence de artık yıldız oyunculardan alınması gereken verime, hatta onlara. biz onlarsız da yolumuza devam ederiz dimi. defolup gitsinler. ama sorarlar adama o zaman niye aldın, hedefine niye ortak ettin, hedef koyarken ne derece güvendin, niye güvendin madem bir yudumluktu? ve sorarlar kimi getiriyorsun yerine ve garantini göster onu bu ülkedeki adını koyamadığım anlaşılmaz, çarpık, kendinden kaçıran düzenin içinde barındırabileceğine dair. gün gelip lincoln gibi alex gibi yuhlanmayacağına dair.
App Store'dan indirin Google Play'den alın