202
2 füze 1 mayın ile maçı kazandık ama bu sezon allah bize yine bol bol sabır ihsan eylesin. 2 füze 1 mayın ile elde edilecek başarılar gerilla taktiğidir. gerilla taktikleri ise kendi özgücüne güvenmeyenlerin işidir. nihai sonucu elde etmek, iyi eğitilmiş düzenli gruplar ile sağlanır. işimiz çok zor. bu skor bizi aldatmamalı. skorda samsun'un kötü olmasının büyük payı var.
play off'lu ligden herkes şikayetçi ama ben çok memnunum. nedenleri yazının sonuna doğru anlaşılır sanırım.
yine bir planlama hatası ile başladık;
*yıllar sonra nihayet "kaleci" olarak bize güven verecek birini aldık. (bkz: muslera)
* "arda"dan kurtulduk. (kızma hemen. arda açıklaması dipnot olarak aşağıda)
*yıpranan takımın hemen hemen hepsini imkanlar nispetinde değiştirdik. (imkanlarımız bu kadar. taraftar olarak buna katlanmak zorundayız. galatasarayın ödemeler dengesinde akıl almaz bir dengesizlik var. bu nedenle ancak bu kadarını yapabiliyor.)
kalecimiz süper, (gerçi bizim kalede büyü var. geçen folluk oluyor. adam formayı giydiği ilk maçta dakka bir gol bir oldu. ilk resmi lig maçında (bkz: ibb) ise ellerine gelen topu rakibin önüne bıraktı. olsun, yine de seviyoruz güveniyoruz. olanlar onun suçu değil, aldığımız "ah"lar yüzünden oluyor hep bunlar)
melo, ujfalusi, elemander, eboue, riera (ispanya'nın 10 numarası idi ulan adam.) gerçi eski durumları yok ama olsun. en azından kötü transferler denemez. (gerçi bu maçta riera'yı hiç beğenmedim. beklediğimden kötü çıktı. garip!)
ammmaaaaa;
hala bu maçta bizim takımın golünü kim atar? sorusunun cevabını net olarak veremiyoruz.
oynarsa baros atar. iyi de ya oynamazsa veya oynayamazsa!!!
ben futbolcuya kötü bir şey söylemem ama uzun zamandır içime attığım bir konuda baros'a biraz laf sokmak istiyorum. hani kaleciler için denir ya; yan toplarda sorunu var diye. hah! işte ben dünyada ilk defa bir futbolcu hakkında bu tespiti kullanmak istiyorum.
"baros efendi'nin yan toplarda sorunu var" beyfendi ancak kaleyi karşısında alıp gol atabilen bir arkadaşımız. ulan bir de sağdan soldan girdiğinde vur şu topa be allahsız. belki girer.
"gol atmak" bir meziyettir. (bkz: gol atmak) (ukdesini verip müsait bir zamanda altına yazıcam bişeyler) yanlış anlaşılmak istemem; iki üç tane golcü alıp doldur boşalt futbolu ile maç alalım derdinde değilim. tabi ki futbolun tüm gerekleri yerine getirilsin istiyorum ama futbolun fena fillahını da oynasınız, o top o kaleye girmez ise tüm yapılan önsevişmeden öteye gitmez. duhul olmadığı için sadece sinir yapar.
-dün gece süper seviştim ama çok sinirliyim.
-olursun tabi salak. takım gol atamadığı için kasıldı kaldı, artık doğru dürüst yürümen bile mümkün değil.
en önemlisi ne!!!
en önemli şey şu;
kalecin, kalede dururken "ben 1 gol yesem bile nasıl olsa bizim takımdan birileri bir iki gol atar ve beni kurtarır" diye düşünmeli. eğer kalecinin böyle düşünmesini sağlayamıyorsan dünyanın en büyük kalecisini de getirsen boş. e kardeşim; sen dünyanın parasını verip takımın en pahalı oyuncusu olarak muslera'yı takıma kazandırdın ama adam kalede diken üzerinde durursa ondan gerekli verimi alamazsın. olmaz.
kaç senedir dışarıdan futbolcu getiriyoruz, herif florya'da çıktığı ilk idmanın bir saat sonrasında bir bakıyor; kalede aykut veya ufuk, kaptanı ise 20'li yaşlardaki tıfıl arda. sonra -nereye düştüm lan ben!!! diye avelleşiyor garip. randıman vermiyor. vermez tabi.
bu sefer ise başka terslik yaptık.
işte bu seneki planlamamızın aksayan yanı burası.
ve işte bu yüzden play off sistemini canı gönülden destekliyorum. play off sürecine kadar dayanabilirsek o sürecin başında bu eksiğimizi giderip şampiyonluk ipini belki göğüsleyebiliriz.
maça gelince;
kötü bir takım karşısında bala göte alınmış bir maçtır. tek sevindirici yanı fatih hoca'nın çift forvete dönüp gönlümüzü alması oldu. umarım böyle devam eder ama ibb maçından bile kötü oynadık ve ibb maçında ortayı kanat gibi kullanan melo'nun bu maçta geride kalması pek hoşuma gitmedi. büyük ihtimalle fatih hoca tarafından uyarılmış. ibb maçında hayran olmuştum. şu an galatasaray'ın en iyi futbolcusu bana göre. gerçi geride oynamak zorunda kalması (santrafor arkası) o füzeyi yollamasına neden oldu. her şeyde bir hayır var.
her şeye rağmen skor güzel. şiir gibi; 3-1.
play off'a kadar en ufak moral değere bile ihtiyacımız var. biz dayanalım gerisi futbol tanrısının işi.
dip not : arda'dan kurtulduk yazınca kızacağınızı bildiğim için asıl derdimi anlatayım. bana göre arda üzerinde uygun çalışmalar yapılsa belki bizde efsane bir futbolcu olabilirdi ama geçmiş yönetimlerin takım ile ilgili olarak sergiledikleri yanlışlıklar sonucu bu çocuğa ağırlığını kaldıramayacağı şeyler yüklenerek (bkz: kaptanlık) hem onun hem takımın çok yanlış bir yere sürüklenmesine neden olundu. kötü futbolcu değil ama öyle çok ahım şahım bir futbolcu olduğu söylenemez. evet, manitası bol bir futbolcu idi. (bkz: manita) ama 70.dakikadan sonra şişiyorsan quaresma olsan farketmez.
üzerine takımın üzerine oynanan oyunlar (bkz: skibbe'nin gönderilmesi) ardından rijkaard saçmalığı falan filan derken 70'ten sonra oyunu sürükleyemeyen ve basın ile taraftar başta olmak üzere bir sürü gereksizliğin altında ezilen birisi haline geldi. iş bu nedenle gitmesi çok iyi oldu. hem o kurtuldu, hem de bizler gereksiz yere sinir harbi yaşamaktan kurtulduk.
kalın sağlıcakla..
play off'lu ligden herkes şikayetçi ama ben çok memnunum. nedenleri yazının sonuna doğru anlaşılır sanırım.
yine bir planlama hatası ile başladık;
*yıllar sonra nihayet "kaleci" olarak bize güven verecek birini aldık. (bkz: muslera)
* "arda"dan kurtulduk. (kızma hemen. arda açıklaması dipnot olarak aşağıda)
*yıpranan takımın hemen hemen hepsini imkanlar nispetinde değiştirdik. (imkanlarımız bu kadar. taraftar olarak buna katlanmak zorundayız. galatasarayın ödemeler dengesinde akıl almaz bir dengesizlik var. bu nedenle ancak bu kadarını yapabiliyor.)
kalecimiz süper, (gerçi bizim kalede büyü var. geçen folluk oluyor. adam formayı giydiği ilk maçta dakka bir gol bir oldu. ilk resmi lig maçında (bkz: ibb) ise ellerine gelen topu rakibin önüne bıraktı. olsun, yine de seviyoruz güveniyoruz. olanlar onun suçu değil, aldığımız "ah"lar yüzünden oluyor hep bunlar)
melo, ujfalusi, elemander, eboue, riera (ispanya'nın 10 numarası idi ulan adam.) gerçi eski durumları yok ama olsun. en azından kötü transferler denemez. (gerçi bu maçta riera'yı hiç beğenmedim. beklediğimden kötü çıktı. garip!)
ammmaaaaa;
hala bu maçta bizim takımın golünü kim atar? sorusunun cevabını net olarak veremiyoruz.
oynarsa baros atar. iyi de ya oynamazsa veya oynayamazsa!!!
ben futbolcuya kötü bir şey söylemem ama uzun zamandır içime attığım bir konuda baros'a biraz laf sokmak istiyorum. hani kaleciler için denir ya; yan toplarda sorunu var diye. hah! işte ben dünyada ilk defa bir futbolcu hakkında bu tespiti kullanmak istiyorum.
"baros efendi'nin yan toplarda sorunu var" beyfendi ancak kaleyi karşısında alıp gol atabilen bir arkadaşımız. ulan bir de sağdan soldan girdiğinde vur şu topa be allahsız. belki girer.
"gol atmak" bir meziyettir. (bkz: gol atmak) (ukdesini verip müsait bir zamanda altına yazıcam bişeyler) yanlış anlaşılmak istemem; iki üç tane golcü alıp doldur boşalt futbolu ile maç alalım derdinde değilim. tabi ki futbolun tüm gerekleri yerine getirilsin istiyorum ama futbolun fena fillahını da oynasınız, o top o kaleye girmez ise tüm yapılan önsevişmeden öteye gitmez. duhul olmadığı için sadece sinir yapar.
-dün gece süper seviştim ama çok sinirliyim.
-olursun tabi salak. takım gol atamadığı için kasıldı kaldı, artık doğru dürüst yürümen bile mümkün değil.
en önemlisi ne!!!
en önemli şey şu;
kalecin, kalede dururken "ben 1 gol yesem bile nasıl olsa bizim takımdan birileri bir iki gol atar ve beni kurtarır" diye düşünmeli. eğer kalecinin böyle düşünmesini sağlayamıyorsan dünyanın en büyük kalecisini de getirsen boş. e kardeşim; sen dünyanın parasını verip takımın en pahalı oyuncusu olarak muslera'yı takıma kazandırdın ama adam kalede diken üzerinde durursa ondan gerekli verimi alamazsın. olmaz.
kaç senedir dışarıdan futbolcu getiriyoruz, herif florya'da çıktığı ilk idmanın bir saat sonrasında bir bakıyor; kalede aykut veya ufuk, kaptanı ise 20'li yaşlardaki tıfıl arda. sonra -nereye düştüm lan ben!!! diye avelleşiyor garip. randıman vermiyor. vermez tabi.
bu sefer ise başka terslik yaptık.
işte bu seneki planlamamızın aksayan yanı burası.
ve işte bu yüzden play off sistemini canı gönülden destekliyorum. play off sürecine kadar dayanabilirsek o sürecin başında bu eksiğimizi giderip şampiyonluk ipini belki göğüsleyebiliriz.
maça gelince;
kötü bir takım karşısında bala göte alınmış bir maçtır. tek sevindirici yanı fatih hoca'nın çift forvete dönüp gönlümüzü alması oldu. umarım böyle devam eder ama ibb maçından bile kötü oynadık ve ibb maçında ortayı kanat gibi kullanan melo'nun bu maçta geride kalması pek hoşuma gitmedi. büyük ihtimalle fatih hoca tarafından uyarılmış. ibb maçında hayran olmuştum. şu an galatasaray'ın en iyi futbolcusu bana göre. gerçi geride oynamak zorunda kalması (santrafor arkası) o füzeyi yollamasına neden oldu. her şeyde bir hayır var.
her şeye rağmen skor güzel. şiir gibi; 3-1.
play off'a kadar en ufak moral değere bile ihtiyacımız var. biz dayanalım gerisi futbol tanrısının işi.
dip not : arda'dan kurtulduk yazınca kızacağınızı bildiğim için asıl derdimi anlatayım. bana göre arda üzerinde uygun çalışmalar yapılsa belki bizde efsane bir futbolcu olabilirdi ama geçmiş yönetimlerin takım ile ilgili olarak sergiledikleri yanlışlıklar sonucu bu çocuğa ağırlığını kaldıramayacağı şeyler yüklenerek (bkz: kaptanlık) hem onun hem takımın çok yanlış bir yere sürüklenmesine neden olundu. kötü futbolcu değil ama öyle çok ahım şahım bir futbolcu olduğu söylenemez. evet, manitası bol bir futbolcu idi. (bkz: manita) ama 70.dakikadan sonra şişiyorsan quaresma olsan farketmez.
üzerine takımın üzerine oynanan oyunlar (bkz: skibbe'nin gönderilmesi) ardından rijkaard saçmalığı falan filan derken 70'ten sonra oyunu sürükleyemeyen ve basın ile taraftar başta olmak üzere bir sürü gereksizliğin altında ezilen birisi haline geldi. iş bu nedenle gitmesi çok iyi oldu. hem o kurtuldu, hem de bizler gereksiz yere sinir harbi yaşamaktan kurtulduk.
kalın sağlıcakla..