494
15 ağustos 2011 tff'nin şikeyle ilgili basın açıklamasında futbol federasyonunun aldığı karar(!) açıklaması sonrası geride yüzlerce soru işareti bırakmıştır.
en büyüğü de hiç kuşkusuz şike ve teşvik suçlarının işlendiğine kanaat getirilen karşılaşmaların olmasına rağmen bunun gerektirdiği ceza kararını verilememesinin ardında yatan çarpık zihniyettir. ortada bir suç var, bunun kanıtı var; fakat görevi ve sorumluluğu türk futbolu'nu korumak ve yönetmek olan bir kurum bu sorumluluğu almaktan kaçıyor ve karar için topu mahkemeye atıyor. bu kararın(!) verilmesini de hukuksal dayanağa bağlamaya çalışırken, türk futbolu'nu bile bile uçuruma sürüklüyor.
madem şike ve teşvik olduğuna kanaat getirildi, o zaman tahmin edeceğimiz üzere mahkemenin de vereceği karar belli. yaşanan süreçte federasyona düşen, eldeki belgeleri inceleyip muhtemelen aylar sürecek mahkemeden önce ve doğruya/gerçeğe olabilecek en yakın kararı vermekti. sorumluların burada gözden kaçırdığı veya görmek istemediği gerçekse, ceza kararının şu an yerine daha sonra verilmesi gerek şikeye karışan kulüpleri gerekse türk futbolunu büyük tehlikelere sokacağıdır. bu süreçte radikal bir karar verilebilseydi, bazı güçlü kulüpler yaptıklarının cezasını çekerek bir alt lige düşeceklerdi belki fakat türk futbolu kurtulacaktı. bunun için sadece biraz ileri görüşlülük ve kararlılık lazımdı, olmadı.
gelecekte bizleri neler bekliyor peki ? hukuk uzmanı değilim fakat az çok bir şeyler söyleyebilirim bu konuda. öncelikle özel yetkili cumhuriyet savcılığı ve emniyet güçlerinin kararlılığından ötürü, kimilerince söylendiği üzere konunun üzerinin örtüleceğini sanmıyorum. iddianame hazırlandıktan sonra federasyon da köşeye sıkışmış olacağından, aslında kendisinin vazifesi olmayan ''savunma alma'' işini gerçekleştirecektir. şu an, federasyonun eylemsizlik kararı ile soruşturmayı yöneten ve idare eden tek kol olarak yargı kaldı. iddianamenin hazırlanması sonrası da federasyon soruşturmaya tekrar müdahil olacağından süreç daha hızlı işleyecektir. aslında iddianame dediğimiz şey de tff etik kurulu'nun inceleme fırsatı bulduğu tüm bilgi, belge, kanıt, ses kaydı gibi dokümanların yazıya dökülmüş halidir. bu sebepten ötürü alınacak kararı ertelemek, ötelemek sonucu değiştirmeyecek sadece yaşanan süreç boyunca türk futbolunu darbeleyecektir. devam eden sezonun misal olarak veriyorum, 26. haftasında soruşturma tamamlansa ve şikeye karışan kulüpler küme düşürülse, o ana kadar oynanmış maçlar ne olacak, fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor; avrupa kupası maçları oynayacak ve alınan sonuçlar, eledikleri rakipler ne olacak? aldıkları galibiyet başına uefa'dan edinilen ikramiye parası kime gidecek? halihazırda ertelenen bir süper kupa maçı var, fenerbahçe - beşiktaş arasında oynansa ve daha sonra bu takımların her ikisi veya birisi küme düşme cezası alsa bu maçın sonucu ne olacak? sorular, sorular, sorular...
keşke biraz daha kararlı, tarafsız ve radikal bir federasyon yönetimimiz olsaydı da bu soru işaretleri oluşmasaydı.
en büyüğü de hiç kuşkusuz şike ve teşvik suçlarının işlendiğine kanaat getirilen karşılaşmaların olmasına rağmen bunun gerektirdiği ceza kararını verilememesinin ardında yatan çarpık zihniyettir. ortada bir suç var, bunun kanıtı var; fakat görevi ve sorumluluğu türk futbolu'nu korumak ve yönetmek olan bir kurum bu sorumluluğu almaktan kaçıyor ve karar için topu mahkemeye atıyor. bu kararın(!) verilmesini de hukuksal dayanağa bağlamaya çalışırken, türk futbolu'nu bile bile uçuruma sürüklüyor.
madem şike ve teşvik olduğuna kanaat getirildi, o zaman tahmin edeceğimiz üzere mahkemenin de vereceği karar belli. yaşanan süreçte federasyona düşen, eldeki belgeleri inceleyip muhtemelen aylar sürecek mahkemeden önce ve doğruya/gerçeğe olabilecek en yakın kararı vermekti. sorumluların burada gözden kaçırdığı veya görmek istemediği gerçekse, ceza kararının şu an yerine daha sonra verilmesi gerek şikeye karışan kulüpleri gerekse türk futbolunu büyük tehlikelere sokacağıdır. bu süreçte radikal bir karar verilebilseydi, bazı güçlü kulüpler yaptıklarının cezasını çekerek bir alt lige düşeceklerdi belki fakat türk futbolu kurtulacaktı. bunun için sadece biraz ileri görüşlülük ve kararlılık lazımdı, olmadı.
gelecekte bizleri neler bekliyor peki ? hukuk uzmanı değilim fakat az çok bir şeyler söyleyebilirim bu konuda. öncelikle özel yetkili cumhuriyet savcılığı ve emniyet güçlerinin kararlılığından ötürü, kimilerince söylendiği üzere konunun üzerinin örtüleceğini sanmıyorum. iddianame hazırlandıktan sonra federasyon da köşeye sıkışmış olacağından, aslında kendisinin vazifesi olmayan ''savunma alma'' işini gerçekleştirecektir. şu an, federasyonun eylemsizlik kararı ile soruşturmayı yöneten ve idare eden tek kol olarak yargı kaldı. iddianamenin hazırlanması sonrası da federasyon soruşturmaya tekrar müdahil olacağından süreç daha hızlı işleyecektir. aslında iddianame dediğimiz şey de tff etik kurulu'nun inceleme fırsatı bulduğu tüm bilgi, belge, kanıt, ses kaydı gibi dokümanların yazıya dökülmüş halidir. bu sebepten ötürü alınacak kararı ertelemek, ötelemek sonucu değiştirmeyecek sadece yaşanan süreç boyunca türk futbolunu darbeleyecektir. devam eden sezonun misal olarak veriyorum, 26. haftasında soruşturma tamamlansa ve şikeye karışan kulüpler küme düşürülse, o ana kadar oynanmış maçlar ne olacak, fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor; avrupa kupası maçları oynayacak ve alınan sonuçlar, eledikleri rakipler ne olacak? aldıkları galibiyet başına uefa'dan edinilen ikramiye parası kime gidecek? halihazırda ertelenen bir süper kupa maçı var, fenerbahçe - beşiktaş arasında oynansa ve daha sonra bu takımların her ikisi veya birisi küme düşme cezası alsa bu maçın sonucu ne olacak? sorular, sorular, sorular...
keşke biraz daha kararlı, tarafsız ve radikal bir federasyon yönetimimiz olsaydı da bu soru işaretleri oluşmasaydı.