2334
sözlükteki futbol cahilleri tarafından bir daniel güiza, bir ali lukunku gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
galatasaray forması ile 77 maçta 51 gol, çek cumhuriyeti milli takımı forması ile 81 maçta 39 gol atmış.
rakamların wiki'den alıntı olduğunu araya sıkıştırıp bu forvet + golcü + son vuruş zekası ile yoğrulmuş adamın benim için raul'den de, luis fabiano'dan da, forlan'dan da değerli ve büyük olduğunu belirtmekten gurur ve şeref duyarım. top ayağına geldiğinde rakibi oyundan düşüreyim, kaleye bakayım, kalecinin uzanamayacağı köşeye vurayım gibi hareketler içerisine girmeden bu kadar gol atıyorsa helal olsun baros, sen neymişsin be diyorum.
sen şimdi diyeceksin ki adamı amma büyüttün. ben de diyeceğim ki bir oyuncunun ismi veya sahip olduğu kariyer, bağlı olduğu takımda süperkülade bir performans ortaya koyacağını garanti etmez. milan baros şu anda galatasaray'a verebileceği katkının tamamını veriyor ise ben onu diğer herhangi bir forvet oyuncusu ile kıyaslama gereği duymam. raul veya nistelrooy ile kıyaslanmasını hiçbir mantık çevresine sığdıramamakla birlikte süper mario jardel'in 27 eylül 2000 galatasaray glasgow rangers maçında topun gelişine yaptığı vuruş ile kaleciyi nasıl çaresiz bıraktığını hatırlatmak isterim.
http://www.youtube.com/watch?v=H6-GPesQLq4
bir forvet oyuncusundan ilk beklenilen özellik bitiriciliktir benim nezdimde, ceza sahası içerisine girildiğinde yok topu düzelteyim, yok kaleciye bakayım dersen savunma adamları anında üşüşür üzerine, topu da bir güzel alıverirler ayacığından. artık o eski dönemler kalmadı, savunma oyuncuları çok hızlı ve futbol çok sert oynanıyor. baros'tan böylesine beceriksiz ve yavaş hareketler içerisine girmesini beklemek de bana göre hayaller aleminde yaşadığının göstergesi. her futbolcunun bir tarzı vardır, örneğin aynı çabukluğu, aynı çevikliği sen 2 metrelik peter crouch'dan bekleyemezsin. sen çok yanlış gelmişsin güzelim.*
bir oyuncuyu eleştirmek herkesin hakkı, hepimizin hakkı. mantıklı yapılan her eleştiriye saygım var fakat sen gidip de baros'u, karşı karşıya bile kalmadığı pozisyonu öyleymiş gibi göstererek bunu gole çeviremedi diye ''futbol zekasından yoksun'' diye tanımlayıp ağır eleştiri yöneltirsen burada benim savunma mekanizmam devreye girer. öyle saygı falan da duymam bu tarz eleştirilere.
bu da benim sığlığım işte.
galatasaray forması ile 77 maçta 51 gol, çek cumhuriyeti milli takımı forması ile 81 maçta 39 gol atmış.
rakamların wiki'den alıntı olduğunu araya sıkıştırıp bu forvet + golcü + son vuruş zekası ile yoğrulmuş adamın benim için raul'den de, luis fabiano'dan da, forlan'dan da değerli ve büyük olduğunu belirtmekten gurur ve şeref duyarım. top ayağına geldiğinde rakibi oyundan düşüreyim, kaleye bakayım, kalecinin uzanamayacağı köşeye vurayım gibi hareketler içerisine girmeden bu kadar gol atıyorsa helal olsun baros, sen neymişsin be diyorum.
sen şimdi diyeceksin ki adamı amma büyüttün. ben de diyeceğim ki bir oyuncunun ismi veya sahip olduğu kariyer, bağlı olduğu takımda süperkülade bir performans ortaya koyacağını garanti etmez. milan baros şu anda galatasaray'a verebileceği katkının tamamını veriyor ise ben onu diğer herhangi bir forvet oyuncusu ile kıyaslama gereği duymam. raul veya nistelrooy ile kıyaslanmasını hiçbir mantık çevresine sığdıramamakla birlikte süper mario jardel'in 27 eylül 2000 galatasaray glasgow rangers maçında topun gelişine yaptığı vuruş ile kaleciyi nasıl çaresiz bıraktığını hatırlatmak isterim.
http://www.youtube.com/watch?v=H6-GPesQLq4
bir forvet oyuncusundan ilk beklenilen özellik bitiriciliktir benim nezdimde, ceza sahası içerisine girildiğinde yok topu düzelteyim, yok kaleciye bakayım dersen savunma adamları anında üşüşür üzerine, topu da bir güzel alıverirler ayacığından. artık o eski dönemler kalmadı, savunma oyuncuları çok hızlı ve futbol çok sert oynanıyor. baros'tan böylesine beceriksiz ve yavaş hareketler içerisine girmesini beklemek de bana göre hayaller aleminde yaşadığının göstergesi. her futbolcunun bir tarzı vardır, örneğin aynı çabukluğu, aynı çevikliği sen 2 metrelik peter crouch'dan bekleyemezsin. sen çok yanlış gelmişsin güzelim.*
bir oyuncuyu eleştirmek herkesin hakkı, hepimizin hakkı. mantıklı yapılan her eleştiriye saygım var fakat sen gidip de baros'u, karşı karşıya bile kalmadığı pozisyonu öyleymiş gibi göstererek bunu gole çeviremedi diye ''futbol zekasından yoksun'' diye tanımlayıp ağır eleştiri yöneltirsen burada benim savunma mekanizmam devreye girer. öyle saygı falan da duymam bu tarz eleştirilere.
bu da benim sığlığım işte.