3550
dönüp baktığımda kaçırdığımız bir tren gibi geliyor bana hep. ne için kullanacağın, nerde kullanacağına göre araba alır insan. arazi ya da bozuk yol için 4x4 ya da altı yüksek bir araba alırsın. şehir içinde konforlu ya da otomatik vites alırsın. uzun yol için az yakan ve rahat edebileceğin bişi alırsın en nihayetinde. bizim daha yolumuz yordamımız olmadan, planlar net değilken böyle bir vizyona yönelmemiz bizi yakalamak istediğimiz ivme kadar geri itelemiştir. bazı teknik direktörler vardır adam tek başınada yönetim kabiliyeti vardır, bazısı ekip olarak başarılıdır. rijkaard'ta ekip halinde, planlı ve programlı çalışan adamlar. sen bu adamın eline uluslararası nitelikte oyuncular ya da etik iş ahlakına sahip oyuncular vermezsen, etüdünü iyi yapmazsan sadece göz boyamaya çalışırsın. servet dediğin adam, fizik dışında bir artısı olan bir adam değil, oyun zekası ve mantığı olmadığı gibi, ahlak yönünden de problemli adam. gökhan zan desen var-yok arası. keza saçma gelsede imza töreninde top sektiremiyor bile oluşu topa ne kadar hakim olduğu hakkında izlenim veriyordu. işin kısası adamın karşısına "frank"enstein'ı verip, bu bir insan bununla ilgilen dedik. sağ olsun ilgilendi. frank'tanda olduk, ruhumuzdan da.