6318
ben futboldan anlamıyorum ama futbolu anlayanlardan anlıyorum. benim görevim bu. ben işin o kısmını etüt ettim.
galatasaray, avrupa'daki ilk 10 takımın altında bir takım değil. burada her şeyimiz var. sadece ahçıya ihtiyaç vardı. eksiklerimiz de varsa bulur gider alırız.
galatasaray'da futbol yönünden bu sene yapılması gereken şey, güvenin, iletişimin ve takımın imajının iyi bir şekilde oluşturulması.
teknik direktörümüze ve ekibimize verdiğim taahhüt şu; biz bu seneye daha az rasyonel olmakla beraber, güçlü bir giriş yapmamız lazım. belki ekonomik bakımdan bize ters gelebilir.
ama aklımızdaki plan ve program çerçevesinde, çılgınca değil, sahaya çok iyi bir galatasaray çıkartmalıyız. bu galatasaray'ı çıkartırken de çok iyi bir karışım vermeliyiz.
sahadaki yabancı ve yerli futbolcularımızın arkalarında çok iyi oyuncular olmalı ki, sahadaki futbolcularımızın kafasında 'ben yerimi kaybetmeyeyim' endişesi taşısınlar.
benim bir tane santrforum varsa ve o adam oynamadığı zaman ben başka mevkiden getirip orada adam oynatıyorsam, o zaman kontrol futbolcuların eline geçer ve zayıflarım.
kaos kelimesinin gerçek anlamı ne derseniz, 'bugünkü galatasaray'ın içine girmelisiniz' derim.
ben taraftara şunu vereyim, beni alkışlasın veya tekrar seçsin gibi bir şey düşünmem. taraftar galatasaray için var. ismi üstünde 'supporter', yani taraftar.
taraftar, galatasaray'a verecek, vermezse ben onun için hiçbir şey yapmam.
bugün daha iyi bir galatasaray isteniyorsa bütün galatasaray camiası, taraftarı birleşip, galatasaray'a ne verebiliyorlarsa vermeleri lazım.
bizim amacımız bunu sağlamak. evet, sindirilmesi güç olabilir. biz bunu artık sözle değil, eylemle anlatacağız.
genel kurul desteği vermezse hiçbir şey yapamazsınız. benim görevim genel kurul'a iyi projeleri getirmek, projeleri çok iyi anlatmak ve oradan da gerekli desteği almak.
galatasaray'ın düşmanı, galatasaraylılardır. biz bu virüsü çözeceğiz. hataları ve sevapları ile bizden evvelkiler bir şeyler yaptılar.
doğruları, takdir etmek önemli. yanlışlara da düşmemek, ders çıkarmak burada bizim görevlerimizden biri.
yönetim kurulu üyeniz bir hata yaptığında, siz onu savunma durumunda kalırsınız. siz adamı bu nedenle tam olarak tenkit edemezsiniz.
bu adam başarısız olduğunda da cezalandırma şansınız kalmaz. ama yaptığı işin karşılığında para kazanan kişi bir şey üretmek zorundadır.
profesyonel çalışan, başarılı olmazsa, ona teşekkür edip, 'kardeşim yapamıyorsun' diyebilme şansım var. her zaman daha iyisini arama şansınız var.
ama yönetim kurulu üyelerine bunu diyemezsiniz. beş tane yönetim kurulu üyesini gönderirseniz, siz de gitmek zorunda kalırsınız.
yönetim kurulunda arkadaşlarımı da bu konudaki eski alışkanlıklarından kurtarmak o kadar kolay değil. bunun farkındayım.
galatasaray bir holding dedik. bu holdingde stat işletmeciliği, gayrimenkuller, sponsorluklar iletişim, yeni projeler var.
futbol bunlardan bir tanesi. galatasaray, futbol kulübü değil. futbol, galatasaray içinde buz dağının görünen tarafıdır.
futbolu çok iyi organize etmezseniz, halk desteğini alamazsınız. burada rasyonel gözükmese dahi bazı kararları almak zorundasınız.
yani bir iş adamı olarak kabul etmeyeceğiniz durumları, burada kabul etmek zorundasınız. orada yanlış bir netice sizi daha büyük zararlara sokuyor.
mesela stat boş kalıyor, birçok gelirden mahrum oluyorsunuz. bir futbolcuya 10 milyon avro verilir mi? verilmez.
benim 50 bin koltuğum var. eğer yatırımı yapmazsam; bu koltuklar boş kalacaksa ve bana senelik getirisi 45-50 milyon avro olacaksa o futbolcuya 10 milyon avro veririm.
futbola dair bizim dışımızda kalan şeyler var. bunlar; diğer takımlar, federasyon, hakemler, kulisler. hayatta kontrol edebileceğiniz ya da edemeyeceğiniz şeyler var.
bu bizim kontrol edemeyeceğimiz bir konu. bu durum ülkenin kültürel, politik ve yerel alışkanlıklarından kaynaklanıyor.
samimiyetle söyleyeyim; şu anda henüz çözümünü bulmadığım şey bu. ama şu karara vardım.
ben evvela kendi bünyemde kuvvetli olayım. bana hakem penaltımı vermesin ama takımım o kadar güçlü olsun ki, zaten o maçı penaltıya ihtiyaç duymadan kazansın.
ya da hakem bana hak etmediğim bir gol yedirsin ama benim takımım hakkettiği iki gol atarak, oynadığı oyunla zaten kazandırsın.
sonuç olarak şu an için önceliğim kendi evimin önünü temizlemek.
ünal aysal **
galatasaray, avrupa'daki ilk 10 takımın altında bir takım değil. burada her şeyimiz var. sadece ahçıya ihtiyaç vardı. eksiklerimiz de varsa bulur gider alırız.
galatasaray'da futbol yönünden bu sene yapılması gereken şey, güvenin, iletişimin ve takımın imajının iyi bir şekilde oluşturulması.
teknik direktörümüze ve ekibimize verdiğim taahhüt şu; biz bu seneye daha az rasyonel olmakla beraber, güçlü bir giriş yapmamız lazım. belki ekonomik bakımdan bize ters gelebilir.
ama aklımızdaki plan ve program çerçevesinde, çılgınca değil, sahaya çok iyi bir galatasaray çıkartmalıyız. bu galatasaray'ı çıkartırken de çok iyi bir karışım vermeliyiz.
sahadaki yabancı ve yerli futbolcularımızın arkalarında çok iyi oyuncular olmalı ki, sahadaki futbolcularımızın kafasında 'ben yerimi kaybetmeyeyim' endişesi taşısınlar.
benim bir tane santrforum varsa ve o adam oynamadığı zaman ben başka mevkiden getirip orada adam oynatıyorsam, o zaman kontrol futbolcuların eline geçer ve zayıflarım.
kaos kelimesinin gerçek anlamı ne derseniz, 'bugünkü galatasaray'ın içine girmelisiniz' derim.
ben taraftara şunu vereyim, beni alkışlasın veya tekrar seçsin gibi bir şey düşünmem. taraftar galatasaray için var. ismi üstünde 'supporter', yani taraftar.
taraftar, galatasaray'a verecek, vermezse ben onun için hiçbir şey yapmam.
bugün daha iyi bir galatasaray isteniyorsa bütün galatasaray camiası, taraftarı birleşip, galatasaray'a ne verebiliyorlarsa vermeleri lazım.
bizim amacımız bunu sağlamak. evet, sindirilmesi güç olabilir. biz bunu artık sözle değil, eylemle anlatacağız.
genel kurul desteği vermezse hiçbir şey yapamazsınız. benim görevim genel kurul'a iyi projeleri getirmek, projeleri çok iyi anlatmak ve oradan da gerekli desteği almak.
galatasaray'ın düşmanı, galatasaraylılardır. biz bu virüsü çözeceğiz. hataları ve sevapları ile bizden evvelkiler bir şeyler yaptılar.
doğruları, takdir etmek önemli. yanlışlara da düşmemek, ders çıkarmak burada bizim görevlerimizden biri.
yönetim kurulu üyeniz bir hata yaptığında, siz onu savunma durumunda kalırsınız. siz adamı bu nedenle tam olarak tenkit edemezsiniz.
bu adam başarısız olduğunda da cezalandırma şansınız kalmaz. ama yaptığı işin karşılığında para kazanan kişi bir şey üretmek zorundadır.
profesyonel çalışan, başarılı olmazsa, ona teşekkür edip, 'kardeşim yapamıyorsun' diyebilme şansım var. her zaman daha iyisini arama şansınız var.
ama yönetim kurulu üyelerine bunu diyemezsiniz. beş tane yönetim kurulu üyesini gönderirseniz, siz de gitmek zorunda kalırsınız.
yönetim kurulunda arkadaşlarımı da bu konudaki eski alışkanlıklarından kurtarmak o kadar kolay değil. bunun farkındayım.
galatasaray bir holding dedik. bu holdingde stat işletmeciliği, gayrimenkuller, sponsorluklar iletişim, yeni projeler var.
futbol bunlardan bir tanesi. galatasaray, futbol kulübü değil. futbol, galatasaray içinde buz dağının görünen tarafıdır.
futbolu çok iyi organize etmezseniz, halk desteğini alamazsınız. burada rasyonel gözükmese dahi bazı kararları almak zorundasınız.
yani bir iş adamı olarak kabul etmeyeceğiniz durumları, burada kabul etmek zorundasınız. orada yanlış bir netice sizi daha büyük zararlara sokuyor.
mesela stat boş kalıyor, birçok gelirden mahrum oluyorsunuz. bir futbolcuya 10 milyon avro verilir mi? verilmez.
benim 50 bin koltuğum var. eğer yatırımı yapmazsam; bu koltuklar boş kalacaksa ve bana senelik getirisi 45-50 milyon avro olacaksa o futbolcuya 10 milyon avro veririm.
futbola dair bizim dışımızda kalan şeyler var. bunlar; diğer takımlar, federasyon, hakemler, kulisler. hayatta kontrol edebileceğiniz ya da edemeyeceğiniz şeyler var.
bu bizim kontrol edemeyeceğimiz bir konu. bu durum ülkenin kültürel, politik ve yerel alışkanlıklarından kaynaklanıyor.
samimiyetle söyleyeyim; şu anda henüz çözümünü bulmadığım şey bu. ama şu karara vardım.
ben evvela kendi bünyemde kuvvetli olayım. bana hakem penaltımı vermesin ama takımım o kadar güçlü olsun ki, zaten o maçı penaltıya ihtiyaç duymadan kazansın.
ya da hakem bana hak etmediğim bir gol yedirsin ama benim takımım hakkettiği iki gol atarak, oynadığı oyunla zaten kazandırsın.
sonuç olarak şu an için önceliğim kendi evimin önünü temizlemek.
ünal aysal **