• 172
    maçın yorumunu yapmadan uyuyamayacağımı farkettim. öncelikle kapalıya selam ederim. özellikle arka taraftaki elemanlar "bu sene de şampiyonluklar" diye bağırmadan önce bir dize süresince "ooooo" diye bağırmaları ayrı bir gazdı. evet kapalı geç kaynaşmıştı. hiçbir futbolcuyu tribüne çağırmadık. sadece takımı çağırdık. takım da sağolsun "neredeydiniz ulan sefa pezevenkleri" demedi takımca ortada sıçan oynamaya gelirken selamladılar. tribünler dolu, saygı duruşunda ise geçen senenin cezalı maçlarını hatırlatan bir sessizlik. helal olsun size be. şu ülkede saygı duruşu nasıl yapılır ön ayak oldunuz. herşey süper bir üçlü çekelim yıkalım ortalığı derken elleri kaldırmışken daha "cim bom bom" derken bir de baktımki adamlar de sanctisle karşı karşıya... la havle... neyse dedik. takımda ruh ve istek vardı ancak pas hataları yüzünden çıkamadığımız anlar oldu. kapalı oyundan düşmedi. kapalı itelemeye devam etti. baros hayali arkadaşıyla verkaçlara girmeye çalışırken, orta sahda rakibin paslarını "sen kes" "hayır abi sen kes" diye oyuncular birbirlerine ikram ederken bir tek kapalı vardı isyan eden. derken sabri vurdu barajdan döndü korner oldu. derken bir de baktık baros yine ıska yapmış. tam küfür ediyorken arda vurdu. ulan dedik kale çizgisindeki adama emanet ettin golü. ama bir de baktık gol. şimdi bu gol arda turan'a mı yazılsın kapalıya mı? arda turan kapalıdır! o yüzden sorun yok. sonuç kötü olunca küfürettiğimin kronometresi su gibi akar. yanımdaki arkadaşa "devre olmadan ikiyi bulmak lazım" dedim. neden ki? zaten ikinci yarıda atabilirdik. devre olmadan 2. olmasına gerek yoktu. yeni tezahüratı anlamak için arkamı döndüm. tekrar önümü döndüğümde top doksana giriyordu. yanımdaki arkadaş da aynı şekilde davrandığı için "goooooool" diye yırtınırken onu dürtüyordum. anlamaz gözlerle bana bakıyordu. bağırmaktan anası ağlamış bizler anonsu duyabilmek için can çekişiyorduk. derken devre oldu. yanımdaki bir başka çocuk "şimdi maç uzuyor mu?" diye sordu. ona deplasman gollerinin çarpı iki olmadığını anlattım ve rahatlamak için üçü bulmamız gerektiğini belirttim. kapalı devre arasında da susmak bilmiyordu. bir senenin kahrı bu maçla çıkacaktı. oyuncular saha çıktılar ve ikinci yarı bizim istediğimiz gibi kontrataklarla geçiyordu. lakin bir baroş vardı ki rakip defansın bel kemiği. ulan bir kere de küsme bir kere de takip et. acayip acayip goller kaçıyordu. derken göstere göstere attık. lincoln verdi arda ittirdi... artık bizi kimse tutamazdı. artık ruh geri dönmüştü. bunu hatırlatırcasına eski açığı ayağa kalırdık "dört sene üstüste" söylemeye başladık. numaralıyı da kaldırdık. tam yeni açığı kaldırıyorduk ki o da nesi?? bizim de sanctis yine karşı karşıya kalmış ve alıyor... aldı. ulan ne takımsınız be! derken oradayken faul diye yemin ettiğim pozisyondan gelen gol. sonra televizyondan baktım emre sanctisle çarpışmış, meira da her zamanki gibi boşa dalmış. adamların ikinci golünden sonra skorboard 60'ı gösteriyordu. zaman ne kadar yavaş geçiyor diye kıllanıyordum. bir baktım 70 olmuş. 74 olmuş, 80 oluyor. kapalı yıkılıyor. hepimiz biliyoruz, öyle ya da böyle bu turu geçeceğiz. derken sabri yıkıyor bizi yerlere. maç bitiyor takımı, arda'yı çağırıyoruz. sabri geliyor üçlü çekiyor. peşindeyiz söylemeye niyetleniyoruz. bakıyoruz işgüzar dj şaşkınlık içerisinde müzik çalıyor. susturana kadar canımız çıktı. kapalının 10'da 9'u yerini almış peşindeyiz söylemeyi bekliyordu. lavuk fransızlar da bizim gitmemizi. eh biraz beklettik. sadece galatasaray! cimbombom'um cimbombom'um...

    edit: son bir ekleme. euro2008'den kalma bir maçtı geri dönüşlerimizle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın