2160
bir emre tarafından sakatlanmadan önce oynadığı maç sayısına bakıyorum bir de sonrasına. ve o insan olamayan insan evladına bir kez daha küfrediyorum. baros o sakatlığından sonra bir türlü toparlanamadı, olmadı. gol ortalamasında sorun yok. oynadığı sürece yine atıyor, hep atıyor durduramıyoruz. ama o sakatlıktan sonra bir var bir yok. üstüne agresifliği de eklenince cezalar da cabası oluyor. ama her şeye rağmen baros gözden çıkarılacak bir adam değil. takımdaki mevcut yabancılardan 3 kişi kalacaksa* bunlardan biri baros olmalı. bunca sakatlığa rağmen takımın en çok gol atan oyuncusu oluyorsa iyi bir galatasaray'da yine coşacaktır. ki her şeyden önce o benim gözümde galatasaraylıdır. o meşhur ankaragücü maçını unutamam. yanından geçen topa dokunmaya tenezzül etmeyenlerin yanında gollerini atıp, sakatlanıp, acılar içinde sahayı terk edişini unutmak mümkün mü.. özellikle bu seneki agresifliğinde çok haksız değil aslında. takım arkadaşlarının çoğu takımı umursamazken o her maç didinip dururken ve sakatlanırken normal olması da beklenemezdi. o da kewell gibi galatasaray'ın kötü yıllarına denk geldi. gönül isterdi ki sürekli şampiyonluğa oynayan bir galatasaray'da geçirseydi bu yılları. umarım kalır ve yepyeni bir vizyonla, daha iyi şartlarda takımın bir parçası olur.