34
ben metafizik bir seyahat yaptım. hiç öyle popescu'ya methiyeler falan düzmeyin, zerre katkısı yok o şampiyonlukta. bendim o.
işyerinden döndüm. yaşadığım ilçenin* belediyesi meydandaki havuzun üstüne kocaman bir ekran yerleştirmişti. turistik belde olduğu için, bir kısım ingiliz de oraya gelmişti. havuzun sol tarafına onlar, sağ tarafına biz oturduk, geyik şamata tezahüratlar yaptık, atışmalar oldu, ama hep gülerek. hatta boş bira kutusu bile fırlattık birbirimize, gülerek tuttuk onları.
neyse maç başladı, ben de dellendim, arif e sövdüm ilk yarı sonu, ikinci yarı sonu hakan şükür'e sövdüm frikiği kendi attı diye, hakeme sövdüm, taffarel'in daşşaklarını öpme teklifinde bulundum, ama hiç susmadım, hiç durmadım iki dakikada bir ayağa kalkıyordum.
sıra penaltılara geldi. biz attık onlar kaçırdı, biz attık onlar da attı, biz attık, derken onlar yine kaçırdı. işte onlar kaçırınca olaylar karıştı. yanımdakinin boynuna asıldım "atarsak şampiyonuz laaan" diye sarstım, "yeter lan, az sakin ol, kırıcaktın boynumu" diye iktirdi beni, öndeki abinin enseye vurdum kafayı, o da dönüp kafama bi şaplak attı.
o anda sessizleşti herşey. bir kararma oldu. sonra tekrar görüntü geldi. karşımda galatasaray taraftarını gördüm. önlerinde bir kale ve içinde de seaman vardı. hakem geldi, elime bir top tutuşturdu "hadi" dedi. ufak bir şoktan sonra olayı idrak ettim. penaltıyı ben atacaktım, ve de buraya nasıl geldiğimi, niye benim atacağımı sorgulama vaktim yoktu. topu diktim. gerildim, vurdum, sol alt köşeye gitti, seaman uzandı ama yetişemedi ve gol oldu, kollarımı iki yana açarak koşmaya başladım. o esnada kaleden bana doğru koşmaya başlayan seaman'ı gördüm.
onu kaale almayıp koşmaya devam edecektim ki, geldi ense köküme patlattı birden, "bela mısın lan, önce kafa attın enseme, şimdi de tabureyle, bi maç seyrettirmedin" dedi. "noluyo lan" derken yine karardı herşey.
bir sarsıntı hissettim, görüntü tekrar geldi, yanımdaki arkadaşım sevinç ve şaşkınlıkla sarsıyodu beni "aldık laaaannn, aldık kupayııı" diyodu.
nolduğunu anlayamadan sevindim, kucaklaştık filan. biraz durulunca, "noldu lan bana" diye sordum. arkadaşın ağzından dinliyoruz:
"olm çok coşkuluydun, ben seni iktirince öndeki adama çarptın, o da senin kafaya vurdu, birden sakinleştin duruldun sen. sonra geldin buraya, tabureyi aldın, adam da maça döndü zaten. popescuyla beraber tabureyi diktin, beraber gerildin, beraber koştun, aynı anda vurdunuz topa, onun topu kaleye girdi, senin tabure de aynı adamın enseye gitti yine, sonra sen koşmaya başladın, herif de sana vurdu, sonra da ben aldım adamın elinden kendine getirdim işte"
yaaa. böyle işte. ama ben öyle övgü peşinde koşacak adam değilim. takımım için yaptım bunu. varsın payeyi popescu alsın.
işyerinden döndüm. yaşadığım ilçenin* belediyesi meydandaki havuzun üstüne kocaman bir ekran yerleştirmişti. turistik belde olduğu için, bir kısım ingiliz de oraya gelmişti. havuzun sol tarafına onlar, sağ tarafına biz oturduk, geyik şamata tezahüratlar yaptık, atışmalar oldu, ama hep gülerek. hatta boş bira kutusu bile fırlattık birbirimize, gülerek tuttuk onları.
neyse maç başladı, ben de dellendim, arif e sövdüm ilk yarı sonu, ikinci yarı sonu hakan şükür'e sövdüm frikiği kendi attı diye, hakeme sövdüm, taffarel'in daşşaklarını öpme teklifinde bulundum, ama hiç susmadım, hiç durmadım iki dakikada bir ayağa kalkıyordum.
sıra penaltılara geldi. biz attık onlar kaçırdı, biz attık onlar da attı, biz attık, derken onlar yine kaçırdı. işte onlar kaçırınca olaylar karıştı. yanımdakinin boynuna asıldım "atarsak şampiyonuz laaan" diye sarstım, "yeter lan, az sakin ol, kırıcaktın boynumu" diye iktirdi beni, öndeki abinin enseye vurdum kafayı, o da dönüp kafama bi şaplak attı.
o anda sessizleşti herşey. bir kararma oldu. sonra tekrar görüntü geldi. karşımda galatasaray taraftarını gördüm. önlerinde bir kale ve içinde de seaman vardı. hakem geldi, elime bir top tutuşturdu "hadi" dedi. ufak bir şoktan sonra olayı idrak ettim. penaltıyı ben atacaktım, ve de buraya nasıl geldiğimi, niye benim atacağımı sorgulama vaktim yoktu. topu diktim. gerildim, vurdum, sol alt köşeye gitti, seaman uzandı ama yetişemedi ve gol oldu, kollarımı iki yana açarak koşmaya başladım. o esnada kaleden bana doğru koşmaya başlayan seaman'ı gördüm.
onu kaale almayıp koşmaya devam edecektim ki, geldi ense köküme patlattı birden, "bela mısın lan, önce kafa attın enseme, şimdi de tabureyle, bi maç seyrettirmedin" dedi. "noluyo lan" derken yine karardı herşey.
bir sarsıntı hissettim, görüntü tekrar geldi, yanımdaki arkadaşım sevinç ve şaşkınlıkla sarsıyodu beni "aldık laaaannn, aldık kupayııı" diyodu.
nolduğunu anlayamadan sevindim, kucaklaştık filan. biraz durulunca, "noldu lan bana" diye sordum. arkadaşın ağzından dinliyoruz:
"olm çok coşkuluydun, ben seni iktirince öndeki adama çarptın, o da senin kafaya vurdu, birden sakinleştin duruldun sen. sonra geldin buraya, tabureyi aldın, adam da maça döndü zaten. popescuyla beraber tabureyi diktin, beraber gerildin, beraber koştun, aynı anda vurdunuz topa, onun topu kaleye girdi, senin tabure de aynı adamın enseye gitti yine, sonra sen koşmaya başladın, herif de sana vurdu, sonra da ben aldım adamın elinden kendine getirdim işte"
yaaa. böyle işte. ama ben öyle övgü peşinde koşacak adam değilim. takımım için yaptım bunu. varsın payeyi popescu alsın.