153
başlığı değiştirmeye gerek yok. en iyi bildiğim iş bilgisayarda, kes, kopyala yapıştır. galatasaray baytarları, 6 aydır sakat olan arda'yı iyileştiremedi ama, 3 gün önce sakatlandı müjdesi gelen mustafa sarp'ı iyileştirdi. bu haberi okuduğumdan beri küfür ediyorum. bir ihtimal ilk 11 oynamaz beklentisinde olsam da maça 1 saat kala gelen mesaj, maalesef ön libero denen lanet olası mevkide hagi hoca tarafından tahtaya yazıldığını bildirdi. o andan itibaren de suratım kısmı felç geçiriyor, hala çözülmüş değil.
eski tüfekler bilir. lenin der ki; eğer halkın iki adım ileri atması garantiyse, ve fakat aynı halk bir adım geri atmakta direniyorsa, devrimcinin görevi, bir an evvel o geri adımın atılmasına katkıda bulunmaktır. bir musibet bin nasihatten evladır. şu maçın kaybedilmesi, dolayısıyla 1 adım daha geri adım atılması, 2 adım ileri atılacağının garantisidir.
koskoca reykart'ı maymuna çevirdi, 2 şampiyonluğa mal oldu, tek başına hagi efsanesini bitirecek. son kez yazayım, galatasaray tarihinin en, belki de tek hain futbolcusudur. 5 milyon dolar verilerek alınan yekta'nın oynamadığı maça, 5 lira etmeyecek mustafa sarp'ı oynatan hoca, taraftara tatmin edici bir açıklama yapmak durumundadır. ben yaparım olurla geçiştirilecek bir mevzu değildir. galatasaray'ın şovu galatasaray taraftarı içindir. ve o büyük galatasaray taraftarı, kayıtsız koşulsuz, kongresiz seçimsiz futbol takımın sahibidir. bu yüzden istemediği futbolcu oynayamaz. oynatan her kimse, taraftarın tamamının sevdiği, peygamber ilan ettiği hagi bile olsa galatasaray şovunu yönetemez.
geçelim mustafa sarp'ı yeter. kendisinin sahada olmasını sağlayan şeyin futbol olması imkansızdır. mutlaka futbol dışı hiç birimizin bilemediği bir sebep vardır. benim bildiğim, gördüğüm şeyi, bırakın hagi'nin, tugay'ın, galatasaray malzemecisi veli'nin görmeme ihtimali yoktur. ben delirmeden, biri ne olur bir sebep göstersin.
bu orta sahanın, baros'a servis yapamayacağını maçtan önce ön gördüm. sabri kendisinden beklenmeyen bir hareketle, müthiş bir özgüvenle ters bir ince pas attı. sabri için önemli değil, o pas büyük ihtimalle rakibe gidebilirdi, usta yerine bir başka kazmaya atılsa yine akıllarda kalabilecek bir pas değildi. ne var ki gole susamıştı golcü, düzeltti, mıhladı. gol olan kaleye rüzgar değil kasırga esiyordu. 2. yi bulamadıktan sonra maçın garantisi yoktu. hele ki follaş, kazma, ağır savunmayla.
ligin en ağır forveti gökhan, 80 metre depar attı. futbol dışı yaratık, çelimsiz, benzi soluk, rüzgardan üşüyen, üşüdüğü için kazak, atkı, eldivenle oynayan, uçtu uçacak serkan kurtuluş'u anlayana kadro dışı bıraktırdı, anlamayan için 4 gün sonra sağbekte o ayrı.
lorik cana'nın bir sorunsal olduğunu yazdık, okuyan okudu. yazımızın sanal alemde mürekkebi kurumadı daha, dandik bir gol yedirdi. aslında mustafa sarp'a belki de pas verdi bilmiyorum. toptan kaçamadı hain. istemediği top dizine çarpıp asist oldu.
,
kaleci'ye bir kişi demez mi ya, hatta demeye gerek var mı? her topu havaya dikti, o top 5 metre uzağa gidemedi. ama ben kaleciden umutluyum. topu kimse istemiyor ki, o yüzden gelişi güzel şişirdi. akıl tutulması yaşıyorum, hagi'yi , hagi'li galatasarayı doya doya seyrettim. diyelim ki taffarel, popescu dururken topu degajla oyuna soksa ne yapardı oyuncu hagi? hoca hagi'nin futbolu güzel oynatmak için ne gibi bir planı olabilir?
tarihin en kötü neticeleri alınıyor, daha önceki en kötü neticeleri alan takımla kıyaslıyorum. inanın şimdikiler daha iyi değil. yani serkan kurtuluş, müfit'ten, çağlar, çaycı ahmet'ten, servet çetin, feti'den iyi değil. ama onlar 1 lira aldıysa bunlar 1000 lira alıyor, insana koyan da bu. nasıl bir şebeke, nasıl bir düzen ve biz bu düzenin içinde niye varız? yüce gök, eğer varsan, beni duyuyorsan aklımı koru delirecem.
ayakta kalan, galatasaray markasına da yakışan, her taraftarın seneye de ilk 11 yazacağı tek adam olan, galatasaray'lı tommiks, hagi hoca'yla anlaşamadı. ambara fare girdi artık, hagi'nin takımında sabri'ye yer yok. serkan kurtuluş'a var, ona yok. muhtemeldir, arda için de ısrarcı değildir. arda gidecek olsa, yoluna engel olmaz. hagi'yi tanımasam, takımın küçük olması işine gelir diyecem. nitekim zavallı şuster'i, büyük futbolculardan kurulu takımdan beklenen büyük beklenti yaktı. takım küçük olnca, taraftarın beklentisi olmaz, kendi kredisi de tükenmez. gül gibi geçinir gideriz. ama hagi bu değil, futbolu bırakacağı bizdeki 3. sezonun sonunda, avrupa kupası aldırmadan bırakmam dediğini ben kulaklarımla duydum. futbolu bıraktığında hepimiz ağladık, milli takıma koca bir ulus yalvararak döndürdü. yatayım paramı alayım, kovulayım tazminatı becali'yle bölüşeyim derdinde olmadığına eminim.
dünyanın en kolay işi hagi'nindi oysa. servet'in yerine birini çıkarsa alt yapıdan, sabri'yi kendi yerinde oynatsa, solda insua varken macera aramasa. bam üçlüsünü kadro dışı bıraksa, saha sonuçlarının kendiliğinden geldiğini görecektir. benim ne faydam oldu diye de tasalanmasına gerek yoktur, o aldığı 2000 yılındaki apdestle, bizim galatasaray'lı torunlar bile namaz kılar. yok inadım inat derse ne olur?
hiç bir bok olmaz. çeker gider, biz, hagi hoca için , futbolcu hagi'ye ne kötü söz söyler, ne laf söyletiriz.
eski tüfekler bilir. lenin der ki; eğer halkın iki adım ileri atması garantiyse, ve fakat aynı halk bir adım geri atmakta direniyorsa, devrimcinin görevi, bir an evvel o geri adımın atılmasına katkıda bulunmaktır. bir musibet bin nasihatten evladır. şu maçın kaybedilmesi, dolayısıyla 1 adım daha geri adım atılması, 2 adım ileri atılacağının garantisidir.
koskoca reykart'ı maymuna çevirdi, 2 şampiyonluğa mal oldu, tek başına hagi efsanesini bitirecek. son kez yazayım, galatasaray tarihinin en, belki de tek hain futbolcusudur. 5 milyon dolar verilerek alınan yekta'nın oynamadığı maça, 5 lira etmeyecek mustafa sarp'ı oynatan hoca, taraftara tatmin edici bir açıklama yapmak durumundadır. ben yaparım olurla geçiştirilecek bir mevzu değildir. galatasaray'ın şovu galatasaray taraftarı içindir. ve o büyük galatasaray taraftarı, kayıtsız koşulsuz, kongresiz seçimsiz futbol takımın sahibidir. bu yüzden istemediği futbolcu oynayamaz. oynatan her kimse, taraftarın tamamının sevdiği, peygamber ilan ettiği hagi bile olsa galatasaray şovunu yönetemez.
geçelim mustafa sarp'ı yeter. kendisinin sahada olmasını sağlayan şeyin futbol olması imkansızdır. mutlaka futbol dışı hiç birimizin bilemediği bir sebep vardır. benim bildiğim, gördüğüm şeyi, bırakın hagi'nin, tugay'ın, galatasaray malzemecisi veli'nin görmeme ihtimali yoktur. ben delirmeden, biri ne olur bir sebep göstersin.
bu orta sahanın, baros'a servis yapamayacağını maçtan önce ön gördüm. sabri kendisinden beklenmeyen bir hareketle, müthiş bir özgüvenle ters bir ince pas attı. sabri için önemli değil, o pas büyük ihtimalle rakibe gidebilirdi, usta yerine bir başka kazmaya atılsa yine akıllarda kalabilecek bir pas değildi. ne var ki gole susamıştı golcü, düzeltti, mıhladı. gol olan kaleye rüzgar değil kasırga esiyordu. 2. yi bulamadıktan sonra maçın garantisi yoktu. hele ki follaş, kazma, ağır savunmayla.
ligin en ağır forveti gökhan, 80 metre depar attı. futbol dışı yaratık, çelimsiz, benzi soluk, rüzgardan üşüyen, üşüdüğü için kazak, atkı, eldivenle oynayan, uçtu uçacak serkan kurtuluş'u anlayana kadro dışı bıraktırdı, anlamayan için 4 gün sonra sağbekte o ayrı.
lorik cana'nın bir sorunsal olduğunu yazdık, okuyan okudu. yazımızın sanal alemde mürekkebi kurumadı daha, dandik bir gol yedirdi. aslında mustafa sarp'a belki de pas verdi bilmiyorum. toptan kaçamadı hain. istemediği top dizine çarpıp asist oldu.
,
kaleci'ye bir kişi demez mi ya, hatta demeye gerek var mı? her topu havaya dikti, o top 5 metre uzağa gidemedi. ama ben kaleciden umutluyum. topu kimse istemiyor ki, o yüzden gelişi güzel şişirdi. akıl tutulması yaşıyorum, hagi'yi , hagi'li galatasarayı doya doya seyrettim. diyelim ki taffarel, popescu dururken topu degajla oyuna soksa ne yapardı oyuncu hagi? hoca hagi'nin futbolu güzel oynatmak için ne gibi bir planı olabilir?
tarihin en kötü neticeleri alınıyor, daha önceki en kötü neticeleri alan takımla kıyaslıyorum. inanın şimdikiler daha iyi değil. yani serkan kurtuluş, müfit'ten, çağlar, çaycı ahmet'ten, servet çetin, feti'den iyi değil. ama onlar 1 lira aldıysa bunlar 1000 lira alıyor, insana koyan da bu. nasıl bir şebeke, nasıl bir düzen ve biz bu düzenin içinde niye varız? yüce gök, eğer varsan, beni duyuyorsan aklımı koru delirecem.
ayakta kalan, galatasaray markasına da yakışan, her taraftarın seneye de ilk 11 yazacağı tek adam olan, galatasaray'lı tommiks, hagi hoca'yla anlaşamadı. ambara fare girdi artık, hagi'nin takımında sabri'ye yer yok. serkan kurtuluş'a var, ona yok. muhtemeldir, arda için de ısrarcı değildir. arda gidecek olsa, yoluna engel olmaz. hagi'yi tanımasam, takımın küçük olması işine gelir diyecem. nitekim zavallı şuster'i, büyük futbolculardan kurulu takımdan beklenen büyük beklenti yaktı. takım küçük olnca, taraftarın beklentisi olmaz, kendi kredisi de tükenmez. gül gibi geçinir gideriz. ama hagi bu değil, futbolu bırakacağı bizdeki 3. sezonun sonunda, avrupa kupası aldırmadan bırakmam dediğini ben kulaklarımla duydum. futbolu bıraktığında hepimiz ağladık, milli takıma koca bir ulus yalvararak döndürdü. yatayım paramı alayım, kovulayım tazminatı becali'yle bölüşeyim derdinde olmadığına eminim.
dünyanın en kolay işi hagi'nindi oysa. servet'in yerine birini çıkarsa alt yapıdan, sabri'yi kendi yerinde oynatsa, solda insua varken macera aramasa. bam üçlüsünü kadro dışı bıraksa, saha sonuçlarının kendiliğinden geldiğini görecektir. benim ne faydam oldu diye de tasalanmasına gerek yoktur, o aldığı 2000 yılındaki apdestle, bizim galatasaray'lı torunlar bile namaz kılar. yok inadım inat derse ne olur?
hiç bir bok olmaz. çeker gider, biz, hagi hoca için , futbolcu hagi'ye ne kötü söz söyler, ne laf söyletiriz.