18
mhk'nin ve hakemlerimizin mantığı değişmediği sürece takımları takımlara, taraftarları taraftarlara kırdırmaya devam edecekler. önemli olan kime ne kadar haksızlık yapıldığı veya kimin ne kadar avantaj sağladığı değildir. önemli olan türkiye liglerinde maç yöneten hakemlerin gerçekten tutarsız olduğudur.
kendi başıma maç seyrederken bile kendi takımımın lehinde ama haksız bir pozisyon olduğu zaman yemin ederim rahatsız oluyorum. sinirden yüzüm kızarıyor. aleyhinde olduğu zaman ise sinirden çıldırıyorum zaten. biz burda ne desek ne yapsak boş. istersek gelmiş geçmiş bütün hakem hatalarının istatistiğini çıkaralım, isterseniz birbirimize hakaretler edip kendi takımımıza toz kondurmayalım. değişen bir şey olmayacak.
yarın öbür gün lig yine devam edecek, hakemler yine bildiğini okuyacak. itiraz edene cart curt hemen kart verecek, kart işareti yapan oyundan atılacak, elle kolla goller atılmaya devam edecek, ofsayttan goller atılacak, çizgi tartışmaları yaşanacak. sonrasında bu hakemler aynı maçta daha bariz pozisyonlarda tam tezat kararlar verecekler. futbol zevkimizin içine etmeye devam edecekler.
bilmiyorum nasıl kökten bir çözüm bulmak gerekiyor. bunlar dört büyüklerin maçları, göz önündekiler. diğer maçları zaten seyredemiyoruz. sadece özetler. belki dört büyüklerin maçlarından daha rezil maçlar oynanıyor, emin değilim. öncelikli olarak çözlümesi gereken sorunlardan birisi bu. homojenllik ve şeffaflık; bütün takımlara aynı muamelenin yapılması, sorunun kaynağına inemek gerekiyor galiba.
takımların maddi gücü ne kadar çok olursa, o kadar dik dururlar. masaya vurdukları zaman daha çok sesleri çıkar, yaptırım gücü yüksek olur. 4 büyüklerin hegomanyasını kabul etmek zorunda kalmazlar. bugün polat, yıldırım yada demirören çıkıp konuştuğu zaman etkili oluyor. gerektiği takdirde bir hakeme ambargo bile koyabiliyor. ama diğer takımlar için böyle değil.
kendimce bulduğum çözümlerden birisi bu şekilde. tüm takımları birbiri karşısında birbirne yakın güçlerde ve dengelerde tutmak. böylece hiç kimse bir başkasına iyi görünmek adına saçma işler yapmaz. yada baskı altında kalmaktan korktuğu için saçmalamaz.
http://vincasports.blogspot.com/...eldigimiz-nokta.html
kendi başıma maç seyrederken bile kendi takımımın lehinde ama haksız bir pozisyon olduğu zaman yemin ederim rahatsız oluyorum. sinirden yüzüm kızarıyor. aleyhinde olduğu zaman ise sinirden çıldırıyorum zaten. biz burda ne desek ne yapsak boş. istersek gelmiş geçmiş bütün hakem hatalarının istatistiğini çıkaralım, isterseniz birbirimize hakaretler edip kendi takımımıza toz kondurmayalım. değişen bir şey olmayacak.
yarın öbür gün lig yine devam edecek, hakemler yine bildiğini okuyacak. itiraz edene cart curt hemen kart verecek, kart işareti yapan oyundan atılacak, elle kolla goller atılmaya devam edecek, ofsayttan goller atılacak, çizgi tartışmaları yaşanacak. sonrasında bu hakemler aynı maçta daha bariz pozisyonlarda tam tezat kararlar verecekler. futbol zevkimizin içine etmeye devam edecekler.
bilmiyorum nasıl kökten bir çözüm bulmak gerekiyor. bunlar dört büyüklerin maçları, göz önündekiler. diğer maçları zaten seyredemiyoruz. sadece özetler. belki dört büyüklerin maçlarından daha rezil maçlar oynanıyor, emin değilim. öncelikli olarak çözlümesi gereken sorunlardan birisi bu. homojenllik ve şeffaflık; bütün takımlara aynı muamelenin yapılması, sorunun kaynağına inemek gerekiyor galiba.
takımların maddi gücü ne kadar çok olursa, o kadar dik dururlar. masaya vurdukları zaman daha çok sesleri çıkar, yaptırım gücü yüksek olur. 4 büyüklerin hegomanyasını kabul etmek zorunda kalmazlar. bugün polat, yıldırım yada demirören çıkıp konuştuğu zaman etkili oluyor. gerektiği takdirde bir hakeme ambargo bile koyabiliyor. ama diğer takımlar için böyle değil.
kendimce bulduğum çözümlerden birisi bu şekilde. tüm takımları birbiri karşısında birbirne yakın güçlerde ve dengelerde tutmak. böylece hiç kimse bir başkasına iyi görünmek adına saçma işler yapmaz. yada baskı altında kalmaktan korktuğu için saçmalamaz.
http://vincasports.blogspot.com/...eldigimiz-nokta.html