190
son birkaç yıldır öne geçip kaybettiğimiz sayısız maçlardan bir diğeridir.
2. golü bulana kadar takım iyiydi, orta saha mustafa sarp oyuna girene kadar bizim sayılmasa da rakibe de rahat pozisyon vermiyordu. ne vakit oyuncu değişikliklerini yaptık, maçı da rakibe vermiş olduk.
ilk yarıda orta sahada yekta kurtuluş kötü oynamasına rağmen, mücadelesiyle boşlukları kapatıyordu. gaziantepspor ilk yarı boyunca ortadan gelemedi. yapılan bireysel hatalardan* birkaç pozisyon buldular. solda hakan balta'nın vurdumduymaz oyunu ve hatasıyla golü kalemizde gördük. hücumda ise üretkenlikten uzak, birbiriyle uyumsuz oyunculardan kurulu olmamızın ceremesini çektik. pozisyon bulmadan ve vermeden 1-1 bitirdik.
ikinci yarıda mustafa sarp'ın yekta ile değiştirilmesiyle orta alanı da yavaş yavaş rakibe vermeye başladık. yine pozisyonumuz yokken bogdan stancu'nun güzel vuruşuyla öne de geçtik fakat topu önde tutabilen harry kewell ve kazım kazım'ın oyundan çıkarılması, asya kupasından dönen lucas neill'ın ve juan emmanuel culio'nun yorulmasıyla, zaten tekleyen, güven vermeyen kalemize çok daha kolay gelmeye başladı gaziantepspor. birçok kez ortadan gelip adam kaçırmaya çalıştılar, şut çektiler. sol taraf deseniz hakan balta'dan başka herkes (bogdan stancu, yekta kurtuluş, lucas neill, culio, servet) kademeye girmeye çalıştı.
elyasa süme'nin 100 kere vursa biri tutacak bir şans golüyle önce beraberliği, ismael sosa'nın yine ortadan gelip cenk tosun'u iyi gördüğü ve cenk'in adnan sezgin'i düşleyerek oynadığı güzel oyunun karşılığını aldığı golle de mağlup olmayı bir kez daha başardık.
bu söylediklerim sadece hagi için değil, 2-0'dan 2-3 kaybettiğimiz 19 mart 2009 galatasaray hamburger sv maçı'ndan beri gelen-giden-oynayan herkes için geçerli.
ben sıkıldım artık öne geçer geçmez ne kadar defansif oyuncu varsa oyuna sokanlardan, golü bulur bulmaz elini kolunu sallaya sallaya sahada gezinenlerden, kendini geliştirmeyenlerden, vurdumduymazlardan, kaçak güreşenlerden, 3 maç oynayıp 3 ay sakatlananlardan, adnan sezgin'den, her kriz döneminde taraftarın gözünü boyamak için binbir kılığa giren adnan polat'tan, hepsinden sıkıldım.
maç yazısı böyle bitmeyecekti ama her seferinde aynı şeyleri yazmaktan da sıkıldım.
2. golü bulana kadar takım iyiydi, orta saha mustafa sarp oyuna girene kadar bizim sayılmasa da rakibe de rahat pozisyon vermiyordu. ne vakit oyuncu değişikliklerini yaptık, maçı da rakibe vermiş olduk.
ilk yarıda orta sahada yekta kurtuluş kötü oynamasına rağmen, mücadelesiyle boşlukları kapatıyordu. gaziantepspor ilk yarı boyunca ortadan gelemedi. yapılan bireysel hatalardan* birkaç pozisyon buldular. solda hakan balta'nın vurdumduymaz oyunu ve hatasıyla golü kalemizde gördük. hücumda ise üretkenlikten uzak, birbiriyle uyumsuz oyunculardan kurulu olmamızın ceremesini çektik. pozisyon bulmadan ve vermeden 1-1 bitirdik.
ikinci yarıda mustafa sarp'ın yekta ile değiştirilmesiyle orta alanı da yavaş yavaş rakibe vermeye başladık. yine pozisyonumuz yokken bogdan stancu'nun güzel vuruşuyla öne de geçtik fakat topu önde tutabilen harry kewell ve kazım kazım'ın oyundan çıkarılması, asya kupasından dönen lucas neill'ın ve juan emmanuel culio'nun yorulmasıyla, zaten tekleyen, güven vermeyen kalemize çok daha kolay gelmeye başladı gaziantepspor. birçok kez ortadan gelip adam kaçırmaya çalıştılar, şut çektiler. sol taraf deseniz hakan balta'dan başka herkes (bogdan stancu, yekta kurtuluş, lucas neill, culio, servet) kademeye girmeye çalıştı.
elyasa süme'nin 100 kere vursa biri tutacak bir şans golüyle önce beraberliği, ismael sosa'nın yine ortadan gelip cenk tosun'u iyi gördüğü ve cenk'in adnan sezgin'i düşleyerek oynadığı güzel oyunun karşılığını aldığı golle de mağlup olmayı bir kez daha başardık.
bu söylediklerim sadece hagi için değil, 2-0'dan 2-3 kaybettiğimiz 19 mart 2009 galatasaray hamburger sv maçı'ndan beri gelen-giden-oynayan herkes için geçerli.
ben sıkıldım artık öne geçer geçmez ne kadar defansif oyuncu varsa oyuna sokanlardan, golü bulur bulmaz elini kolunu sallaya sallaya sahada gezinenlerden, kendini geliştirmeyenlerden, vurdumduymazlardan, kaçak güreşenlerden, 3 maç oynayıp 3 ay sakatlananlardan, adnan sezgin'den, her kriz döneminde taraftarın gözünü boyamak için binbir kılığa giren adnan polat'tan, hepsinden sıkıldım.
maç yazısı böyle bitmeyecekti ama her seferinde aynı şeyleri yazmaktan da sıkıldım.