resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 3370
    frank rijkaard hakkındaki tartışmanın ekseni tamamen kaymış durumda. mevzu frank rijkaard sevenlerle diğerleri arasında geçiyor artık. sonuçta hoca gitmiş, geriye bir takım bırakmış ve bu takım yeni hocasıyla yeni transferleriyle tamamen farklı bir biçim almış. bu açıdan bakıldığında üzerinde konuşulmaya gerek yok rijkaard hakkında. ama eksen kaydı bir kere.

    gittikçe lincoln mevzusuna dönmeye başladı. sevenleri ilan-ı aşk ettikçe diğerlerinden tepki gecikmiyor veya tam tersi. biri rijkaard’ı yeriyor (saydırma değil, eleştiri ) diğerleri anında tepkiyi koyuyor.

    benim sıkıntım şu. ben ne rijkaard sevenlerdenim ne de nefret edenlerden. sürekli analiz etmeye, anlamaya çalışıyorum ve eleştiriyorum.
    ama sevenleri tarafından diğerleriyle aynı tepkiyi görüyorum. ne okuyup anlamadığım kaldı, ne kimsenin takmadığı ihtiyarlığım, ne de rijkaard düşmanlığım. allah’a çok şükür bunların hiç biri değilim. çünkü rijkaard düşmanı olarak algılanıyormuşum. ama bu benim sorunum değil. çünkü takıntı bende değil böyle algılayanlarda. gözünü rijkaard aşkından daha çok kendine olan aşkı bürümüş olanlar dışında, bunu herkes biliyor.
    bakın burası önemli: rijkaard konusuna terbiyesizce yaklaşanların hiç biri için rijkaard önemli değil. bu tipler sadece kendi egolarını tatmin etmenin peşinde. her iki grupta da rijkaard takıntısı var. neden sevdiklerinin veya sevmediklerinin sebeplerini adam gibi anlatamayan herkes bu kategoridedir.
    salt sevenlere ya da sevmeyenlere sözüm yok. sevmek ya da sevmemek başka şey ama bunu bir takım verilere dayandırmaya çalışanlarla ilgili problemim var. mesela galatasaray sözlük’teki şu entry rijkaard sevgisini şahane anlatmış http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=469634 .”tezleri siktir ettim, tezler önemli değil ben bu adamı seviyorum” diyor, ben bunun üzerine ne diyebilirim ki.

    konu böyle saçma bir hal almışken son yazımı giriyorum frank rijkaard ile ilgili. çünkü artık sıkıldım. yazdığım her satırı okuyan adamların “takmıyoruz seni” demelerinden. ben yazdıkça sanıyorlar ki, “cevap bile veremiyorsunuz işte, hahaha” diyorum. halbuki bilerek cevap vermediklerini biliyorum. çünkü yazsalar benim söylediklerimi yazacaklar. ama işte kendini biriyle özdeşleştirdiğinde başına gelecek olan budur. işler sarpa sardığında ya kafanı öne eğersin ya da saldırganlaşırsın. şimdi adım gibi eminim ki, bu yazdıklarıma da “uykusuz” , “penguen” yazıları tadında, küfürlü, okuması eğlenceli ama içi boş cevaplar gelecek. bu işi, eğlenceli ve etkili yazmayı çok iyi biliyorlar nitekim, takdir ediyorum bu becerilerini.

    artık frank rijkaard’ın kalmasına neden gerek yoktu konusuna gelelim. neden kalmalıydı derken, elbette kalmamalıydı diyorum aslında. ama gerçek verilerle ikna olabilirim. ben dediğime bakmayın, bir çok kişi bunu merak ediyor.

    merak buyurmayınız, rijkaard’ın sadece rijkaard olmadığının farkındayım. mevzu, rijkaard’ın temsil ettikleri elbette. ama temsil ettiği iddia edilen şeyle rijkaard’a ne kadar uyar, bunu araştırıyorum.
    ille de, “yok abi sen böyle demiyorsun, şimdi kıvırtma” diyenler varsa diye bir alıntı yapayım eski yazdıklarımdan :

    “neden kalmalıydı diye bir dolu yazı okudum. hepsinin birleştiği bazı noktalar var. mesela rijkaard’ın nasıl kaliteli bir “insan” olduğu, nasıl hayattan keyif alan bir adam olduğu. biliyoruz zaten.
    ben karaktersiz dediğimi hatırlamıyorum. hatta demişim ki;
    “hoca, öyle rahat bir profil çiziyor ki benim gözümde; yani mesela basın toplantısında elano niye çıktı, gio'yu niye aldın, ligde 2 puan farkla lidersiniz şampiyon olacak mısınız falan gibi sorular sorulduğunda sıkılıyor gibi geliyor. her an
    "ya bırakın bunları, bunlar fani şeyler, bahar gelse de ayvalık'a gitsek, yaz olsa da mavi tur'a çıksak, en iyisi hadi boğaza gidip rakı balık yapalım" diyecek gibi geliyor.
    yürüyüşü, duruşu, konuşmaları ile "bu futbolu bu kadar ciddiye almayın artık" tavrı var. "3 puan neymiş, keyfimize bakalım" diyor bakışları. seviyorum bu hallerini.” http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=323163 gs sözlük – 26.şubat.2010

    yine başka bir yazıda demişim ki;
    “rijkaard, dünya beyefendisi, kibar bir adamdı. sivasspor yardımcı hocası ve geçen seneki atletico madrid maçında penaltıyı çalmayan hakem dışında kimseyle kapıştığı, bağırıştığını görmedim.
    futbolcularıyla, yardımcılarıyla, yöneticilerle, taraftarla, medyayla tartıştığını hiç duymadık. hatta sezon başı kampında adnan sezgin'le otururken masadan kalkması olay olmuştu.

    hep dedim ki, hoca ağırlığını koymalı, gerektiğinde yöneticiye postayı koymalı. ama o her şeyi kibarca halletmeye çalıştı. futbolcularına kamp yaptırmadı, izin isteyene izin verdi, kimseyi kadro dışı bırakmadı. belki çok yakın da değildi ama hiç değilse kimseye ters davranmadı. futbolcuların en çok sevdiği tipte şeker gibi bir hocaydı.
    galatasarayda başına ne geldiyse, insan yönleri işinden önce geldiği için geldi.
    böyle birine insanlığı eksik gibi bir ima nereden bakılsa en hafifinden haksızlık, ayıp.”
    http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=509532 gs sözlük – 27.ekim.2010

    yani ki; rijkaard’ı sevenlerin başımızın üstünde yeri var ama “rijkaard doğru adamdı” diyenlerle de meselemiz var.
    bu konuda da şöyle yazmışım zamanında :
    “tam burada rijkaard’a çok büyük destek veren, sabredilmesini isteyen, rijkaard’ın çok büyük bir teknik direktör olduğunu düşünen arkadaşlarımızın da hayal kırıklığına uğradığını zannederdim. ama onlarda bugünlerde daha çok öfke ve acıma var. rijkaardcı diye aşağılanmaya çalışılan dostlarımız bunu hiç hak etmiyorlar elbette. onlar, türkiye’de sadece bir futbol ekolü olmasını değil, aynı zamanda futbol ikliminin değişmesini de istiyorlar. ingiltere kadar olamasak da yine de batı avrupalı bir ülke olalım hiç değilse. güldünya’lar da ölmesin tabii ki. bu arkadaşların isteği bu işte. yöntemlerini, fikirlerini eleştirirsiniz belki, hatta çok sinirlenebilirsiniz de, ama niyetlerinden şüphe duymamak gerek. bence istekleri doğru ama istediklerini yapacak adam rijkaard değil. yanıldıkları nokta bu.” galatasaray'daki günahlar : http://gss.gs/DO captano blog - 20.ekim.2010
    hatırlatmak isterim, rijkaard bugüne kadar hiçbir takımda devrim yapmadı zaten.

    rijkaard kalmalıydı diyenlerin bahsettikleri bir diğer konu barcelona yılları. e, onu da biliyoruz zaten. ama rijkaard –barcelona konusunu iyi irdelemek lazım. mesela şöyle :

    “cruyff’un, maradona’nın kaptanlık yaptığı bir takımdan bahsediyoruz. demek ki neymiş, total futbol olmasa da çok sağlam bir futbol geleneği, temeli olan bir kulüpmüş barcelona.” captano blog – 26.ekim.2010

    bir de sabır ve kadronun iyileştirilmesi gerektiğinden bahsediliyor. doğrudur. bunun için ne kadar süre lazım, ne kadar sabretmemiz lazım: “total futbolun zorluğu nereden kaynaklanıyor kısaca anlatmak gerekirse ki gerekir; bütün futbolcuların ama hepsinin yani 23 kişilik kadro içinde zayıf halka bulunmasına tahammülü yoktur total futbolun, kaleciler dahil. ille de hepsi muhteşem oyuncular olmak zorunda değil, yanlış anlaşılmasın. ama dünya ölçeğinde muhteşem olmaları gerekmez. türkiye açısından bakıldığında muhteşem olurlar bu özellikteki futbolcular.
    istenen fundamentali eksiksiz futbolculardır. ille de xavi, fabregas, iniesta, alonso olmaları gerekmez ama en azından busquets kadar temeli sağlam olmalıdır. siz hiç busquets’in takımda sırıttığını gördünüz mü?” http://gss.gs/7x captano blog – 26.ekim.2010

    “kabaca bir hesap yapalım (şimdiki futbolcuların temel eğitimlerinin çok eksik olduğunu göz ardı etmeden). bir futbolcuya temel eğitimi vermeye başladığınız yaş maksimum 13 olmak zorunda. bu çocuklar 5 sene sonra 18 yaşında olacak. bütün takımı bu oyunculardan oluşturamayacağınıza göre, takımın oturması için 10 yıl gerek. bu süre içinde alttan oyuncu gelmeye de devam edecek. tabii bu sadece galatasaray’ın bir hamlesi olursa böyle, eğer tüm ülke toptan aynı fikri benimserse bu iş daha kolay. yoksa kısa zaman içinde total futbol oynamak istiyorsanız (ki 3 sene kısadır mesela) transfere çok para harcamanız gerekir. var mı böyle bir bütçe? yok.
    niye barcelona diyoruz, çünkü dünyada bu işin zirvesindeki takım, ve takımın bu hale gelmesinde rijkaard’ın da büyük payı var.” http://gss.gs/7x captano blog - 26.ekim.2010

    bir de yönetimin istediği futbolcuları almaması konusu var. elbette galatasaray yönetimi, hocanın istediklerini yapmamışsa büyük kabahatleri var. yine de, acaba hoca kimleri istedi bilmek lazım. asıl merak ettiğim 2 sezon başı ve bir devre arası transfer sezonu takımda olan rijkaard, istediği adamları aldıramadıysa takımın başında kalsaydı yine istekleri yerine getirilecek miydi? hiç sanmam. herhalde bahsedilen adamlar stancu, culio falan değildi ki alınmadı.

    hocayı sabote eden futbolcular olduğundan bahsediliyor. iyi de canım kardeşim bu adamları her hafta ilk 11’de hoca oynattı. sizin gördüğünüzü hoca göremediyse zaten galatasaray’da kalmasının anlamı yok. eğer bunu görüp de oynatmaya devam ettiyse benim söyleyecek bir şeyim yok, üzgünüm.
    sanırım artık okunmuştur. bu yukarıdakileri 3 ile 6 a4 safyasından oluşan bir dolu yazıdan seçtim, okunması kolay olsun diye. meraklısı şuradan bakabilir : http://gss.gs/FV

    benim bu konuda söyleyeceklerim bu kadar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın