3
23 ocak 2011 galatasaray sivasspor maçında 4. katta ikamet ettim ben de yanımda kardeşim, sevgilisi ve kardeşiyle... çök çök olayını hiç yaşamadım, ve etrafımda da hiç duymadım... yer yer ayakta, yer yer oturarak ama sürekli olarak sahada olanlara tepki veren *bir taraftar grubu vardı 4. katta görebildiğim kadarıyla...
evet belki bir asy kapalısı havası yoktu, ancak herkes sesi yettiğince tezahüratlara katılmaya çalıştı... stada liderlik etmek gibi bir derdi olmayan insanlar bir araya gelmiş gibiydi ancak o tribüne yer yer hareket verecek (asla ultraslan gibi "bağırın lannn" kafasında değil), o tribünden tazahürat başlatabilecek bir oluşuma ihtiyaç duyduğu açık... kaldıki maçın 80. dakkaları falandı sanırım, 416. bloğun ön tarafında yanlış görmediysem zaman zaman basketbol maçlarında karşılaştığım karşı grubundan bir arkadaş o kadar içten başladıki kendi kendine re re re ra ra ra galatasaray galatasaray cim bom bom diye bağırmaya (ki bu sırada pegasus gene kendi çapında seeen var ya seeen diye uyutuyodu ortamı) başlayınca maçı izlemeyi kesmiş ve avazım çıktığı kadar eşlik eder halde buldum kendimi ve etrafımdakileri, ki bu etrafımdakilerden kastım içerisinde kardeşimin bir beşiktaşlı olan sevgilisi ve tam yanımda maç boyu nerdeyse hiç oturmamış olan 50-60 yaşlarındaki bir amca ve teyze gibi insanlar... nasıl özlemişim anlatamam, bu kısırlığa çözüm ancak böyle insanlarla başlayabilir diye inanıyorum...
gönül isterki sultans- karşı - hell - parçalı ve inatla yürüyedur bu tribünde toplansa (ister ayrı ayrı, ister farklı bir isim altında birlikte)... istediğimiz,özlediğimiz , aklı selim galatasaraylılardan oluşan bir kapalı yaratsak yeniden... re re re ra ra ra desek arabesk şarkılar yerine... yeri geldiğinde ıslıklasak, yuh çeksek.... yeri geldiğinde meşaleleri yakıp cehenneme çevirsek o stadı... yeri geldiğinde bağırsak, çağırsak, tezahürat etsek... koreografinin kralını yapsak gene, tüm dünyaya "ölmedik, burdayız" diye bağırsak...grup ismiyle değil galatasaraylılık üst kimliğimizle bir arada gül gibi geçinip gitsek, kavgasız/gürültüsüz... beğendiklerimizi alkışlasak, beğenmediklerimizi eleştirdik diye "aha şimdi bir yerden uçan tekme gelecek" diye çekinmeyeceğimiz bir yer yaratsak kendimize burda... bando geri gelse keşke tam da bu tribüne...
biliyorum bir çok keşke var bu yazıda...1997-2004 yılları arasında iç saha maçlarından 1 tanesini bile kaçırmamış biri olarak gördüm/yaşadım/biliyorum ben bunları... çok şey istemiyorum... yoksa istiyormuyum?
edit: ufak bir anektod eklemece
evet belki bir asy kapalısı havası yoktu, ancak herkes sesi yettiğince tezahüratlara katılmaya çalıştı... stada liderlik etmek gibi bir derdi olmayan insanlar bir araya gelmiş gibiydi ancak o tribüne yer yer hareket verecek (asla ultraslan gibi "bağırın lannn" kafasında değil), o tribünden tazahürat başlatabilecek bir oluşuma ihtiyaç duyduğu açık... kaldıki maçın 80. dakkaları falandı sanırım, 416. bloğun ön tarafında yanlış görmediysem zaman zaman basketbol maçlarında karşılaştığım karşı grubundan bir arkadaş o kadar içten başladıki kendi kendine re re re ra ra ra galatasaray galatasaray cim bom bom diye bağırmaya (ki bu sırada pegasus gene kendi çapında seeen var ya seeen diye uyutuyodu ortamı) başlayınca maçı izlemeyi kesmiş ve avazım çıktığı kadar eşlik eder halde buldum kendimi ve etrafımdakileri, ki bu etrafımdakilerden kastım içerisinde kardeşimin bir beşiktaşlı olan sevgilisi ve tam yanımda maç boyu nerdeyse hiç oturmamış olan 50-60 yaşlarındaki bir amca ve teyze gibi insanlar... nasıl özlemişim anlatamam, bu kısırlığa çözüm ancak böyle insanlarla başlayabilir diye inanıyorum...
gönül isterki sultans- karşı - hell - parçalı ve inatla yürüyedur bu tribünde toplansa (ister ayrı ayrı, ister farklı bir isim altında birlikte)... istediğimiz,özlediğimiz , aklı selim galatasaraylılardan oluşan bir kapalı yaratsak yeniden... re re re ra ra ra desek arabesk şarkılar yerine... yeri geldiğinde ıslıklasak, yuh çeksek.... yeri geldiğinde meşaleleri yakıp cehenneme çevirsek o stadı... yeri geldiğinde bağırsak, çağırsak, tezahürat etsek... koreografinin kralını yapsak gene, tüm dünyaya "ölmedik, burdayız" diye bağırsak...grup ismiyle değil galatasaraylılık üst kimliğimizle bir arada gül gibi geçinip gitsek, kavgasız/gürültüsüz... beğendiklerimizi alkışlasak, beğenmediklerimizi eleştirdik diye "aha şimdi bir yerden uçan tekme gelecek" diye çekinmeyeceğimiz bir yer yaratsak kendimize burda... bando geri gelse keşke tam da bu tribüne...
biliyorum bir çok keşke var bu yazıda...1997-2004 yılları arasında iç saha maçlarından 1 tanesini bile kaçırmamış biri olarak gördüm/yaşadım/biliyorum ben bunları... çok şey istemiyorum... yoksa istiyormuyum?
edit: ufak bir anektod eklemece