• 5
    modern futbolun yanına serpiştirdiğimiz "topa sert, bam bam bam" futbolumuz belli ki dert olmuş birilerinin içine. bu gece, karşısında neill görmüş niang'ları gördü ya bu gözler, artık rahat rahat uyurum.

    herhangi bir basketbol maçında dahi faul olarak çalınsa, -basketboldan çok anlamasa da- parseller, esenler yahut şehrin en varoş kesimlerinin bağrından kopup gelmiş kitleyle, gecelerini basketbol izleyerek geçiren, nba stüdyo'dan mülhem yorumlarla basketbol ortamlarına renk katan, slav kökenli bilmem neviç'lerin, bilmem neova'ların euroleague geçmişlerini sayabilecek, daha nezih muhitlerde konuşlanmış, hoşmeşrep kişileri, belli bir ülkü altında birleştirip, kolkola "hakem noluyor, oran buran oynuyor" tezahüratını söylettirebilecek hareketlere "faul, fauuuul" diyenlere curling oynamalarını salık veriyorum. buz filan var hani, serin gelir. haxball maçları bile daha sert geçiyor, bre anlamıyor ki namussuz.

    neymiş takımlarında ruh varmış, sanırsın ki, spiritüelizmle futbolun ilk çağdaş sentezini yapıp futbol oynuyor pezevenk. gerçek ruh, 5 farkla geriye düştüğün maçı son 10 dakika geri çevirmektir nokta

    büyük şampiyonalardan birine katılmış türkiye a milli futbol takımı gibi oynadık aga, var mı ötesi. kafası sargılı emre aşıklar, philipp lahm'a korner diğerinin dibinde bacak ara atan sabri'ler, petr cech'in elinden kaçırdığı topu ortalayan hamit'ler gibiydik yalan mı? taç çizgisinden attığım gol hagivari değil miydi? ölçülüp, biçilip atılmamış mıydı o şut? yine anlamıyor ki namussuz.

    esasında futbolun adaleti yok ama asaleti var. yeleksiz takım, vezirspor tesislerinde bu kuramları -özellikle etnik sentezlerle- ıspat etti. adaleti yok, zira maçın başında girdiğimiz pozisyonları kah 18 içinde, kah 6 pas içinde gol yapamadık. zaten o pozisyonları değerlendirebilsek fark işten bile değildi. asaleti var, zira onca şansızlığa rağmen, bir ara 10'a 5 geriye düşmemize rağmen kalan 10 dakikada maçı beraberliğe dahi olsa çevirmesini bildik. zaten 5 dakika daha olsa sonuç yelekli takım için hüsran olacaktı. zaten vezirspor tesisleri de böyle bir geri dönüşü kaldırabilecek kudrete henüz sahip değil . ama bugün şöyle etraflıca bir titreyip kendine gelmiştir.

    orta sahadan aldığımız topu, korner kullansınlar diye lütfedip önlerine kadar getiriyoruz, neymiş yavaş getiriyormuşuz. neymiş penaltıları yenmiş, ki bahsi geçen pozsiyonda asıl mevzubahis edilmesi gereken konu, cracks'in 18 içinde, sanki king box müsabakasındaki gürkan özkan gibi topa vurmaya niyetlenmiş olan scofield'in önüne atlamasındaki cesarettir. tertemiz şekilde önce topa vurdu, sonra futbolun içinde olan bir hareketle rakibine şarjda bulundu. ayırıca bir çok faule de ses etmediysek acizliğimizden değil, efendiliğimizdendir. bu da böyle biline.

    veeeee, maçın sonlarına doğru, rakibi 3'e 1 yakalamışken toka'nın kj'ye yaptığı faul, herhangi bir amatör müsabakasında yapılsa yöresel savaş sebebi olurdu. atıyorum o faul namık sevik stadı'nda yapılsa zeytinburnu surlarından dışarı çıkamazdın, yıldıztabya stadı'nda yapılsa tüm gaziosmanpaşa sahaya inerdi. içimize attık, ses dahi etmedik. zira asıl sesi futbolumuzla dile getireceğimizden emindik.

    her neyse artık, haftaya rövanşta galip gelip kupamızı kaldırırız. artık bileğimi kesseniz kanım yeleksiz takım akar. yeni takımımda huzuru buldum, zaten evlendim, gece hayatını da bıraktım. kafamı sadece futola vereceğim ve yeleksiz takımla yeniden doğacağım.

    feanor'a laf edeni allah çarpar. aklınızı başınıza alın.
    kj facebook sayfasını tazeler, gelecek bizim.
    javed'ten iyi kaleci olur.
    hadomer dönerse yeleksiz takım özlenen o kolej takımı ruhunu kazanır.

    son olarak, benim oynadığım takım -ceteris paribus- kaybetmez!
App Store'dan indirin Google Play'den alın