566
bu gece, evet bu gece! kapatacaklar kapını bir daha giremiycem içeri, o tribünlere ayak basamıycam, tanımadığım renkdaşlarımla omuz omuza zıplayıp haykıramıycam sana olan sevdamı. bu gece lan bu gece yok bunun şakası. "bir daha" yok, "deplasman haftası geçti hele şükür, haftasonu gidelim evimize" yok. bir daha saatler önce store'un önünde marşları dinlemek, söylemek, sokakta bir aşşağı bir yukarı volta atmak yok. yok bir daha maç bittikten sonra yemyeşil çimlere bakıp mazideki günleri, zaferleri, sevinçleri, coşkuları hatırlamak. "i love you hagi" yi tüm stat haykırırmış gibi kafamın içinde duymak, topu filede gördüğümüzde inandığımız golleri, gol olduğunda mahalle maçında atmışcasına gülen suratı ve diğer aslanları yanına çağırışı, "kral"ı* tribüne çağırıp o eğildiğinde karşısında aynen eğilmek, "büyük kaptan"ın* o sımsıkı yumruğunu havada görmek, arif erdem'in bursaya attığı o golü gözümde canlandırmak, ümit davala'nın milan'a attığı penaltı, 3-2 real madrid, jardel'in sambaları, hasan şaş'ın çalımları, karşısındaki dünya starlarıyla alay edişi, hugo*'nun uzatmalarda rakibe yaptığı presleri, attığı deparları, arda turan'ın çimlerine bastığında hissettiklerinin aynısını hissetmek, attığı her çalımda golde kendi kardeşimmiş gibi coşmak sevinmek, sabri sarıoğlu topu yeni açık üste yolladığında küfür etmek hemen sonra kısık sesle "bambaşka bir orta yapardı..."yı söylemek, o bize koşarken "dady cool"da ses kısıldığında "harry harry kewell!!" diye bağırmak, duvarların dışarısındaki karanlıktan içerdeki aydınlığa girip ışıkların parlattığı o çimlere bakıp kokusunu ciğerlerime çekmek. daha uzar da gider ama yok lan hiç birisi yok bundan sonra!. metrobüsle yanından geçerken yeni açıkla kapalının arasındaki boşluktan ufacık bi an da olsa yeşil zemini görmenin mutluluğu yok. eskimiş beton ve plastik koltuklar, sen sadece bunlar değilsin, senle bir olmuş 25 bin kişinin oluşturduğu tek bir vücutsun; rakibe sahayı dar eden, orada olan herkesin durum ne olursa olsun armamıza olan sevgisini iliklerine kadar hissettiren... ali sami yen be! ali sami yen! yarın yok. hani dedik ya cennetteki biz alpaslan dikmen'e "keşke çıkıp şaka desen ne olur alpaslan dikmen" diye, işte yine öyleyiz biz, keşke diyoruz keşke biraz daha birlikte olsak. biliyoruz yeni evimiz lüks, güzel, yakışıklı, ilerideki zaferlerde bizimle birlikte olacak, sen yaşlandın, eskidin. ama yerin bambaşka, şimdi çıksam kime sorsam bu sezonu seninle tamamlamak ister mi diye eminim hepsi evet diyecek. kolay değil seni bırakmak bunu bil, yerine gelecek o soğuk binayı görmeyecek bu gözler. nezaman o likör fabrikasının yanına baksam seni göreceğim, her maçta illaki sen aklıma geleceksin ömrüm yettiğince. boğazım(ız)da düğüm var, gözlerim(iz) biraz yaşlı, hüznüm(üz) büyük. bu akşam daha da kötü olacağız, ağlayacağız ama seni unutmayacağız ali sami yen!.
seni unutmayacağız!!!
seni unutmayacağız!!!