2404
geçen pazartesi (29.kasım) galatasaray 2010-2011 kadrosundaki futbolcuları tek tek yazmaya başladım. bitince yayınlayacağım. resmi sitedeki sıraya göre gidiyordum. bugün baktım da elano için şunları yazmışım
elano : soğuk nevale. bizim oralarda böyle derler, yüzünden hisleri belli olmayan insanlara. ama tipinden ve kafamızdaki imajın tersine maç boyu en çok çalışan oyunculardan. güçsüzlüğü son vuruşlarda başarılı olmasına engel oluyor. bir de geldiğinden beri frikik golü göremedik. arda ve baros’lu bir takımda hagi ile oynadığı mevkide çok yararlı olacaktır, gitmeyi aklına koymadıysa.
ne denebilir ki. gitmek istiyordu gitmiş. hayırlısı olsun hem onun için hem bizim için.
gitmek isteyen adamı zorla tutamazsınız. fatih terim, “galatasaray’da transfer yıl boyu bitmez” derdi. gelenler kadar birçok futbolcu da gitmişti. hem de ne isimler gitti. ama yerleri hep dolduruldu. neden? çünkü alınanların hepsi belirli olan sisteme monte edildi. uyum sağlamayanlar da gitti.
o zamanlar olsa keita, mehmet topal, misimoviç ve elano’nun gitmesi sorun olmazdı. hatta biraz daha kurcalarsak çok tutmasam da emre güngör ve uğur uçar’ın gitmelerini de sayabilirim. abartalım ve listeye alpaslan erdem ile mehmet güven’i de ekleyelim. takımın onların mevkilerinde ciddi sıkıntılar çektiklerini göz önünde bulundurarak, kalsalarmış iyi olurmuş.
gitmelerine kim izin verdiyse, yerlerine kim adam almadıysa, kim alt yapıdan futbolcu çıkarmadıysa, kim çıkanları oynatmadıysa, kim sırf para kazanmak için bu futbolcuları sattıysa günahları boynuna.
elano’nun sezon başında satılması gündeme geldiğinde, benim için sakıncası yok demiştim. o zaman transfer bekliyorduk. şu anda gelinen durumda elano ihtiyacımız olan, yarar sağlayabileceğimiz ve kendini göstermeye başlamış bir oyuncuydu. geçen sezonun neredeyse tamamında orta sahada ön libero gibi oynamak zorunda kaldı. bu sezon başı hem sakatlık yüzünden, hem satılma ihtimali yüzünden hem de sonradan rijkaard yüzünden kadroda göremedik.
hagi ile birlikte yükselişe geçmişti ki, takımdan ayrıldı. noel tatiline erken çıktı. ama zaten hagi de geçen hafta 9 numaramız yok dememiş miydi? tüyoyu vermiş meğerse.
yönetimin yaptığı açıklamada bir sürü hesap yapılmış, kara geçtik denmeye çalışılmış. bunların hocaları devlet bahçeli herhalde. galatasaray’ın 105.yılı kutlu olsun !
elbette, bir futbolcunun alacaklarından feragat etmesi kar hanesine yazılabilir. ama sadece bundan önceki alacakları için geçerlidir. bizde oynamadığı zaman ki alacaklarını niye hesaba katıyorsunuz, adam başkası için oynarken sen nasıl kar edersin ki?
hem de şöyle bir durum var. elano’nun yerine alacağınız futbolcuya öpücük mü vereceksiniz? ama biz topçu almayacağız diyorsa galatasaray yönetimi, sanırım tugay’la hagi’ye yeniden lisans çıkartacak. şaka bir yana tugay zaten kondisyon sıkıntısı çekmeden bu kadroda oynar. hagi de son 15 dakikayı çıkarabilir.
artık çok sıkıldım bu olanlardan. ne güzeldi hafta başı, barcelona afyon gibi gelmişti, yine galatasaray kabusu çöktü üstüme.
elano : soğuk nevale. bizim oralarda böyle derler, yüzünden hisleri belli olmayan insanlara. ama tipinden ve kafamızdaki imajın tersine maç boyu en çok çalışan oyunculardan. güçsüzlüğü son vuruşlarda başarılı olmasına engel oluyor. bir de geldiğinden beri frikik golü göremedik. arda ve baros’lu bir takımda hagi ile oynadığı mevkide çok yararlı olacaktır, gitmeyi aklına koymadıysa.
ne denebilir ki. gitmek istiyordu gitmiş. hayırlısı olsun hem onun için hem bizim için.
gitmek isteyen adamı zorla tutamazsınız. fatih terim, “galatasaray’da transfer yıl boyu bitmez” derdi. gelenler kadar birçok futbolcu da gitmişti. hem de ne isimler gitti. ama yerleri hep dolduruldu. neden? çünkü alınanların hepsi belirli olan sisteme monte edildi. uyum sağlamayanlar da gitti.
o zamanlar olsa keita, mehmet topal, misimoviç ve elano’nun gitmesi sorun olmazdı. hatta biraz daha kurcalarsak çok tutmasam da emre güngör ve uğur uçar’ın gitmelerini de sayabilirim. abartalım ve listeye alpaslan erdem ile mehmet güven’i de ekleyelim. takımın onların mevkilerinde ciddi sıkıntılar çektiklerini göz önünde bulundurarak, kalsalarmış iyi olurmuş.
gitmelerine kim izin verdiyse, yerlerine kim adam almadıysa, kim alt yapıdan futbolcu çıkarmadıysa, kim çıkanları oynatmadıysa, kim sırf para kazanmak için bu futbolcuları sattıysa günahları boynuna.
elano’nun sezon başında satılması gündeme geldiğinde, benim için sakıncası yok demiştim. o zaman transfer bekliyorduk. şu anda gelinen durumda elano ihtiyacımız olan, yarar sağlayabileceğimiz ve kendini göstermeye başlamış bir oyuncuydu. geçen sezonun neredeyse tamamında orta sahada ön libero gibi oynamak zorunda kaldı. bu sezon başı hem sakatlık yüzünden, hem satılma ihtimali yüzünden hem de sonradan rijkaard yüzünden kadroda göremedik.
hagi ile birlikte yükselişe geçmişti ki, takımdan ayrıldı. noel tatiline erken çıktı. ama zaten hagi de geçen hafta 9 numaramız yok dememiş miydi? tüyoyu vermiş meğerse.
yönetimin yaptığı açıklamada bir sürü hesap yapılmış, kara geçtik denmeye çalışılmış. bunların hocaları devlet bahçeli herhalde. galatasaray’ın 105.yılı kutlu olsun !
elbette, bir futbolcunun alacaklarından feragat etmesi kar hanesine yazılabilir. ama sadece bundan önceki alacakları için geçerlidir. bizde oynamadığı zaman ki alacaklarını niye hesaba katıyorsunuz, adam başkası için oynarken sen nasıl kar edersin ki?
hem de şöyle bir durum var. elano’nun yerine alacağınız futbolcuya öpücük mü vereceksiniz? ama biz topçu almayacağız diyorsa galatasaray yönetimi, sanırım tugay’la hagi’ye yeniden lisans çıkartacak. şaka bir yana tugay zaten kondisyon sıkıntısı çekmeden bu kadroda oynar. hagi de son 15 dakikayı çıkarabilir.
artık çok sıkıldım bu olanlardan. ne güzeldi hafta başı, barcelona afyon gibi gelmişti, yine galatasaray kabusu çöktü üstüme.
