1198
kendisi ile ilgili iki tanımım var:
birincisi: hayal kırıklığı
ikincisi: üzüntü
anlamıyorum ki servet ne zaman bu hale geldi, ne oldu, ne değişti? çok değil geçen sene bu zamanlar, hadi bilemedin 2 sene önce "karakterli" derdik, "işini yapar, oynar" derdik. açıklama yapardı "takımıma para kazandırmadan gitmem" diye, "helal olsun" derdik. varsın galatasaraylı olmasın derdik, deyip de takımı satsa, takımda efelik yapsa, ortalığı karıştırsa daha mı iyiydi?
bir gün rijkaardı hedef alan o açıklamasını gördüm: "bana güvenilen yerde başarılı olurum" diye. çok ama çok üzüldüm, bu adam niye böyle demişti ki? çok mu dertlendi ki acaba dedim, çok mu üzgün? ne oldu? hocasına başsağlığı dilemişti, gelip geçici bir şey sandım o laflarını. ama ne olursa olsun, o bir tek cümlesi ile taraftarın gönülünde senelerce edindiği yeri silip atıverdi servet. hani derler ya, "itibar 40 yılda kazanılır ama 40 saniyede kaybedilir" o hesap işte.
daha bu sezon başında, avrupa eleme maçlarında "forma arkasına ismini mi yazdırsam?" diye düşünüyordum. çok güveniyordum servet'in defanstaki duruşuna. hani öyle tekniği olan bir oyuncu değildi, oyun kuramazdı geriden ama savaşırdı, savaşçıydı.
benim bildiğim servet öyle bilerek iyi oynamayacak bir adam değildi. ekmek yediği işine ihanet edecek birisi değildi çünkü, bunu yapmaması için içinde galatasaray aşkı olmasına filan gerek yoktu. alın teri ile parasını kazanan, kardeşlerine bakan adam gibi adamdı işte.
anlamıyorum, anlamakta zorlanıyorum. eğer birileri öyle istedi diye (iddia edilenlere bakarak diyorum), rant kavgası uğruna oynamadı, orda burda konuştu ise, tek diyebildiğim şey koskocaman bir hayal kırıklığı. yok üzüldü, kendini tutamadı, konuştu, işler kötü gittikçe performansı da düştü ise problemi, bu durumda da ancak, yukarıdaki tanımlardan diğerini düşünüyor ve üzülüyorum.
öyle bir noktaya geldi ki, ne yapsa, ne etse geri dönüşü yok gibi. ama servet, gittiğinde- ki gideceksin gibi- yine kulübe para kazandırırsan, içinde kötülük yoksa, sadece moral motivasyon kaybından bu hallere geldiysen, gittikten sonra galatasaray'la ilgili kötü söz söylemezsen yine de bu takımdan kazandığın paralar yine de helaldir sana, "serveeeet serveeeet" diye tezahuratımızla anılırsın o zaman. umarım herkes yanılmıştır ve benim bildiğim servet olarak duruyorsundur hala.
birincisi: hayal kırıklığı
ikincisi: üzüntü
anlamıyorum ki servet ne zaman bu hale geldi, ne oldu, ne değişti? çok değil geçen sene bu zamanlar, hadi bilemedin 2 sene önce "karakterli" derdik, "işini yapar, oynar" derdik. açıklama yapardı "takımıma para kazandırmadan gitmem" diye, "helal olsun" derdik. varsın galatasaraylı olmasın derdik, deyip de takımı satsa, takımda efelik yapsa, ortalığı karıştırsa daha mı iyiydi?
bir gün rijkaardı hedef alan o açıklamasını gördüm: "bana güvenilen yerde başarılı olurum" diye. çok ama çok üzüldüm, bu adam niye böyle demişti ki? çok mu dertlendi ki acaba dedim, çok mu üzgün? ne oldu? hocasına başsağlığı dilemişti, gelip geçici bir şey sandım o laflarını. ama ne olursa olsun, o bir tek cümlesi ile taraftarın gönülünde senelerce edindiği yeri silip atıverdi servet. hani derler ya, "itibar 40 yılda kazanılır ama 40 saniyede kaybedilir" o hesap işte.
daha bu sezon başında, avrupa eleme maçlarında "forma arkasına ismini mi yazdırsam?" diye düşünüyordum. çok güveniyordum servet'in defanstaki duruşuna. hani öyle tekniği olan bir oyuncu değildi, oyun kuramazdı geriden ama savaşırdı, savaşçıydı.
benim bildiğim servet öyle bilerek iyi oynamayacak bir adam değildi. ekmek yediği işine ihanet edecek birisi değildi çünkü, bunu yapmaması için içinde galatasaray aşkı olmasına filan gerek yoktu. alın teri ile parasını kazanan, kardeşlerine bakan adam gibi adamdı işte.
anlamıyorum, anlamakta zorlanıyorum. eğer birileri öyle istedi diye (iddia edilenlere bakarak diyorum), rant kavgası uğruna oynamadı, orda burda konuştu ise, tek diyebildiğim şey koskocaman bir hayal kırıklığı. yok üzüldü, kendini tutamadı, konuştu, işler kötü gittikçe performansı da düştü ise problemi, bu durumda da ancak, yukarıdaki tanımlardan diğerini düşünüyor ve üzülüyorum.
öyle bir noktaya geldi ki, ne yapsa, ne etse geri dönüşü yok gibi. ama servet, gittiğinde- ki gideceksin gibi- yine kulübe para kazandırırsan, içinde kötülük yoksa, sadece moral motivasyon kaybından bu hallere geldiysen, gittikten sonra galatasaray'la ilgili kötü söz söylemezsen yine de bu takımdan kazandığın paralar yine de helaldir sana, "serveeeet serveeeet" diye tezahuratımızla anılırsın o zaman. umarım herkes yanılmıştır ve benim bildiğim servet olarak duruyorsundur hala.
