798
bazen hepimizden daha çok galatasaraylı olduğunu düşünüyorum. ekseriyetle saçmalıyor gibi gelse de, bir de bu açıdan bakmayı deniyorum her seferinde.
bu adama neden kızıyoruz? bir kere, hiçbir şeyi beğenmiyor. daha doğrusu halihazırdaki hiçbir şeyi galatasaray'a yakıştıramıyor. rijkaard korkak, hagi korkak, yönetim salak, taraftar kötü, oyun berbat, kalite yok, vizyon yok, altyapı yok, bilinç yok... uzar gider. demek istediğim, galatasaray, hıncal uluç'un gözünde öylesine putlaşmış bir seviyede ki, bir türlü memnun olamıyor. sürekli yıkıcı eleştiriler, acımasız cümleler, hatta patavatsızca yorumlar... kendisi benim gözümde entellik ila entellektüellik arasında çok ince bir çizgide gidip gelen bir adam. düzenli olarak takip ettiğim tek ilgisi de galatasaray. ve ben bu adamı kesinlikle mutlu göremiyorum. ne gelecekten mutlu, ne yönetimden mutlu, ne futbolcudan mutlu, ne de teknik direktörden mutlu...
kafasında galatasaray portresi, gerçekten de ulaşılması güç bir seviyede. en azından şimdilik... bazen düşünüyorum; ulan bu adam şov mu yapıyor, yoksa galatasaray'la ilgili azıcık bile kötü olan her şeye nefret saçması içinden gelen bir duygu mu? gerçekten sevdiğini düşünmek istiyorum aslında... taparcasına sevdiğini...
merak ettiğim konu; hıncal uluç ne zaman memnun olacak?
merak ettiğim konu; eğer optimist yaklaşımım doğruysa*, ben hıncal uluç kadar çok seviyor muyum acaba galatasaray'ı?
düşünüyorum da... küçücük şeylerle mutlu oluyorum ben. başkan çıkıp güzel şeyler söylediğinde inanıyorum hemen. kaptan bir çalım attığında ihya oluyorum, dünyayı unutuyorum. unutulmaz maçlar dvd'sini açıp 3-5 dakikasını seyrettim mi bütün kara bulutlar dağılıyor etrafımdaki. hagi gülümsedi mi, şampiyon olmasak da olur diyorum. takım mücadele etti mi, armayı seven, taraftara saygı duyan futbolcu gördüm mü umursamıyorum bütün kötülükleri. sevdiğim bir ünlünün galatasaraylı olduğunu öğrendiğimde, aklımdan gidiveriyor bir hafta önce 4 gol yediğimiz. ali sami yen'i düşününce umrumda olmuyor kupalar, şampiyonluklar... yolda galatasaray formalı birini gördüm mü, koltuklarım kabarıyor. ulan guitar hero'da sarı-kırmızı nota aynı anda denk geldi mi bile mutlu oluyorum lan ben.
ben mi çok pollyanna'yım? hıncal uluç mu çok karamsar?
ben bunlara taparken, bunlarla mutlu olurken; hıncal uluç sadece galatasara şampiyonlar ligi şampiyonu olursa mutlu olacakmış gibime geliyor...
karar veremiyorum. acaba ben mi daha çok seviyorum galatasaray'ı, yoksa hıncal uluç mu?
bu adama neden kızıyoruz? bir kere, hiçbir şeyi beğenmiyor. daha doğrusu halihazırdaki hiçbir şeyi galatasaray'a yakıştıramıyor. rijkaard korkak, hagi korkak, yönetim salak, taraftar kötü, oyun berbat, kalite yok, vizyon yok, altyapı yok, bilinç yok... uzar gider. demek istediğim, galatasaray, hıncal uluç'un gözünde öylesine putlaşmış bir seviyede ki, bir türlü memnun olamıyor. sürekli yıkıcı eleştiriler, acımasız cümleler, hatta patavatsızca yorumlar... kendisi benim gözümde entellik ila entellektüellik arasında çok ince bir çizgide gidip gelen bir adam. düzenli olarak takip ettiğim tek ilgisi de galatasaray. ve ben bu adamı kesinlikle mutlu göremiyorum. ne gelecekten mutlu, ne yönetimden mutlu, ne futbolcudan mutlu, ne de teknik direktörden mutlu...
kafasında galatasaray portresi, gerçekten de ulaşılması güç bir seviyede. en azından şimdilik... bazen düşünüyorum; ulan bu adam şov mu yapıyor, yoksa galatasaray'la ilgili azıcık bile kötü olan her şeye nefret saçması içinden gelen bir duygu mu? gerçekten sevdiğini düşünmek istiyorum aslında... taparcasına sevdiğini...
merak ettiğim konu; hıncal uluç ne zaman memnun olacak?
merak ettiğim konu; eğer optimist yaklaşımım doğruysa*, ben hıncal uluç kadar çok seviyor muyum acaba galatasaray'ı?
düşünüyorum da... küçücük şeylerle mutlu oluyorum ben. başkan çıkıp güzel şeyler söylediğinde inanıyorum hemen. kaptan bir çalım attığında ihya oluyorum, dünyayı unutuyorum. unutulmaz maçlar dvd'sini açıp 3-5 dakikasını seyrettim mi bütün kara bulutlar dağılıyor etrafımdaki. hagi gülümsedi mi, şampiyon olmasak da olur diyorum. takım mücadele etti mi, armayı seven, taraftara saygı duyan futbolcu gördüm mü umursamıyorum bütün kötülükleri. sevdiğim bir ünlünün galatasaraylı olduğunu öğrendiğimde, aklımdan gidiveriyor bir hafta önce 4 gol yediğimiz. ali sami yen'i düşününce umrumda olmuyor kupalar, şampiyonluklar... yolda galatasaray formalı birini gördüm mü, koltuklarım kabarıyor. ulan guitar hero'da sarı-kırmızı nota aynı anda denk geldi mi bile mutlu oluyorum lan ben.
ben mi çok pollyanna'yım? hıncal uluç mu çok karamsar?
ben bunlara taparken, bunlarla mutlu olurken; hıncal uluç sadece galatasara şampiyonlar ligi şampiyonu olursa mutlu olacakmış gibime geliyor...
karar veremiyorum. acaba ben mi daha çok seviyorum galatasaray'ı, yoksa hıncal uluç mu?