9
union club’ta buluşalım
17 ocak galatasaray’ la fenerbahçe’nin karşı karşıya gelişlerinin 100. doğumgünü. o gün formalarımızı, hayatta olan efsanelerimizi, çocuklarımızı, dedelerimizi, babalarımızı alıp bugün üzerinde saracoğlu’nun yükseldiği, ilk maçın oynandığı union club sahasında buluşsak. bu tarihi bir görev ve bunu üstlenecek başkanlar aranıyor.
bir yazı okudum dün. şöyle başlıyordu: bundan tam 100 yıl önceydi sarı-kırmızı ve sarı-lacivert formaların ilk kez karşı karşıya gelmesi. bu formaları giymiş gençlerin, ülkenin en önemli rekabetinin ateşini yakmaları. elbette farkında bile değillerdi, 17 ocak 1909 günü union club sahasındaki ilk karşılaşmalarının üstünde tam yüz tane yılın sulayacağı bir rekabetin yeşereceğinden. ve bu rekabet ateşinin geçen yüz tane sene içinde giderek büyüyeceğinden.
bilemezlerdi. hatta hayal bile edemezlerdi o an nasıl büyük bir ateşi bu ülkenin topraklarında harlandırdıklarını. hayat basitti onlar için. hem de çok basit. onlar için sene 1324' tü. aylardan ise kanunisani, yani ikinci kanun. günlerden de pazar. oynadıkları şeye futbol deniyordu. onlar da ingilizler, rumlar gibi futbol oynamak istiyorlardı. o kadar.
ve de denilseydi ki onlara, “bundan tam yüz sene sonra milyonlarca kişi sizin giydiğiniz formanın rengini kutsal kabul edecek.” ve de “binlerce, hatta onbinlerce kişi sizi izleyecek her hafta” diye. şaşarlardı, kendilerini o gün orada izleyen 25 kişinin seneler içinde nasıl da arttığına.’
bu satırlar melih şabanoğlu’na ait. benim bugün yazıyla hayatımı kazanıyor olmamda rolü çok büyük olan hocalarımdan birine...
bildiğiniz ya da şu an öğrendiğiniz üzere bu 17 ocak galatasaray’la fenerbahçe’nin karşı karşıya gelişlerinin 100. doğumgünü. o gün bu ülkenin her yerindeki futbolseverlerin futbol bayramının koca bir asrı devireceği gün. geçtiğimiz 6 yılda, önce galatasaray sonra fenerbahçe 100. yıllarını kutladılar. ancak bana kalırsa asıl kutlanması gereken günü ıskalamak üzereyiz. internet sitelerinde futbolseverlerin, gazete ve tv’lerde mehmet ayan, ahmet çakır gibi bir kaç gazetecinin haykırışları henüz iki kulüpten karşılık bulmuş değil.
belki de varlıklarını, büyüklüklerini diğerine borçlu olan bu iki formayı birlikte kutsamamız gereken gün 17 ocak. ancak o gün sıradan bir kupa günü olarak futbol takvimimize yerleştirmiş durumdayız. oysa 100 yıldır büyüyen, kimine göre kirlenen, ama özünde aynı olan bu ebedi oyunun tüm yaratıcılarının önünde saygıyla eğilmemiz gereken günde bir şeyler yapmamız yapmaları gerekiyor. öncelikle, iki kulübün başkan ve yöneticilerinin. o gün formalarımızı, hayatta olan efsanelerimizi, çocuklarımızı, dedelerimizi, babalarımızı alıp bugün üzerinde saracoğlu’nun yükseldiği union club sahasında buluşsak. bu aşkın tohumlarını yüreğimize ekenleri, bugün hayatta olan ve olmayan, golcüleri, oyuncuları kalecileri, taraftarları selamlamak için. birbirimizden neden nefret ettiğimizi değil, birlikte ne kadar güzel olduğumuzu görmek için. belki o zaman başında her şeyin ne kadar saf ve temiz olduğunu görebiliriz. bu tarihi bir görev. bu tarihi görevi üstlenecek başkanlar aranıyor.
saygılarımla...
kaynak : milliyet.com, mehmet demirkol yazısı, 10.01.2009
17 ocak galatasaray’ la fenerbahçe’nin karşı karşıya gelişlerinin 100. doğumgünü. o gün formalarımızı, hayatta olan efsanelerimizi, çocuklarımızı, dedelerimizi, babalarımızı alıp bugün üzerinde saracoğlu’nun yükseldiği, ilk maçın oynandığı union club sahasında buluşsak. bu tarihi bir görev ve bunu üstlenecek başkanlar aranıyor.
bir yazı okudum dün. şöyle başlıyordu: bundan tam 100 yıl önceydi sarı-kırmızı ve sarı-lacivert formaların ilk kez karşı karşıya gelmesi. bu formaları giymiş gençlerin, ülkenin en önemli rekabetinin ateşini yakmaları. elbette farkında bile değillerdi, 17 ocak 1909 günü union club sahasındaki ilk karşılaşmalarının üstünde tam yüz tane yılın sulayacağı bir rekabetin yeşereceğinden. ve bu rekabet ateşinin geçen yüz tane sene içinde giderek büyüyeceğinden.
bilemezlerdi. hatta hayal bile edemezlerdi o an nasıl büyük bir ateşi bu ülkenin topraklarında harlandırdıklarını. hayat basitti onlar için. hem de çok basit. onlar için sene 1324' tü. aylardan ise kanunisani, yani ikinci kanun. günlerden de pazar. oynadıkları şeye futbol deniyordu. onlar da ingilizler, rumlar gibi futbol oynamak istiyorlardı. o kadar.
ve de denilseydi ki onlara, “bundan tam yüz sene sonra milyonlarca kişi sizin giydiğiniz formanın rengini kutsal kabul edecek.” ve de “binlerce, hatta onbinlerce kişi sizi izleyecek her hafta” diye. şaşarlardı, kendilerini o gün orada izleyen 25 kişinin seneler içinde nasıl da arttığına.’
bu satırlar melih şabanoğlu’na ait. benim bugün yazıyla hayatımı kazanıyor olmamda rolü çok büyük olan hocalarımdan birine...
bildiğiniz ya da şu an öğrendiğiniz üzere bu 17 ocak galatasaray’la fenerbahçe’nin karşı karşıya gelişlerinin 100. doğumgünü. o gün bu ülkenin her yerindeki futbolseverlerin futbol bayramının koca bir asrı devireceği gün. geçtiğimiz 6 yılda, önce galatasaray sonra fenerbahçe 100. yıllarını kutladılar. ancak bana kalırsa asıl kutlanması gereken günü ıskalamak üzereyiz. internet sitelerinde futbolseverlerin, gazete ve tv’lerde mehmet ayan, ahmet çakır gibi bir kaç gazetecinin haykırışları henüz iki kulüpten karşılık bulmuş değil.
belki de varlıklarını, büyüklüklerini diğerine borçlu olan bu iki formayı birlikte kutsamamız gereken gün 17 ocak. ancak o gün sıradan bir kupa günü olarak futbol takvimimize yerleştirmiş durumdayız. oysa 100 yıldır büyüyen, kimine göre kirlenen, ama özünde aynı olan bu ebedi oyunun tüm yaratıcılarının önünde saygıyla eğilmemiz gereken günde bir şeyler yapmamız yapmaları gerekiyor. öncelikle, iki kulübün başkan ve yöneticilerinin. o gün formalarımızı, hayatta olan efsanelerimizi, çocuklarımızı, dedelerimizi, babalarımızı alıp bugün üzerinde saracoğlu’nun yükseldiği union club sahasında buluşsak. bu aşkın tohumlarını yüreğimize ekenleri, bugün hayatta olan ve olmayan, golcüleri, oyuncuları kalecileri, taraftarları selamlamak için. birbirimizden neden nefret ettiğimizi değil, birlikte ne kadar güzel olduğumuzu görmek için. belki o zaman başında her şeyin ne kadar saf ve temiz olduğunu görebiliriz. bu tarihi bir görev. bu tarihi görevi üstlenecek başkanlar aranıyor.
saygılarımla...
kaynak : milliyet.com, mehmet demirkol yazısı, 10.01.2009