22479
şu anda kendisi dışında, türkiye sınırları dışında en üst lig seviyesinde (1. lig) görev yapan tek bir türk teknik direktör dahi bulunmuyor. bu tablo, onun başarı ya da başarısızlığını değerlendirirken mutlaka göz önünde bulundurulması gereken çok önemli bir perspektif sunuyor. bu tablo ve shakhtar’ın mevcut konumu birlikte değerlendirildiğinde, ortaya çıkan sonucun gayet tatmin edici, hatta açıkça başarılı olduğu görülüyor.
ne yazık ki türk insanının bir kısmında yaygın olarak görülen bir yaklaşım var: kinci ve fesat bir bakış açısı. başarıyı takdir etmek yerine küçümsemeyi, değersizleştirmeyi tercih ediyorlar. oysa asıl sorgulanması gereken, türkiye sınırları dışında neden tek bir türk teknik direktörün dahi kalburüstü bir takımı çalıştıramadığı gerçeği.
tüm bu tabloya rağmen arda turan, teknik direktörlük kariyerini son derece akılcı ve cesur bir şekilde yöneterek bu kısır döngünün dışına çıkmayı başardı. eyüpspor’u süper lig’e taşıması sahaya yansıyan net bir oyun anlayışının sonucuydu. süper lig’de ortaya koyduğu performans da bunun bir tesadüf olmadığını açıkça gösterdi.
devamında shakhtar donetsk gibi avrupa futbolunda belirli bir kültürü ve beklentisi olan bir kulüpte görev alması ve burada da olumlu işler yapmayı sürdürmesi, arda turan’ın teknik direktörlük vizyonunun ne kadar sağlam temellere dayandığını kanıtlıyor. hem aldığı riskler hem de bu riskleri doğru hamlelerle avantaja çevirmesi, onu sadece “eski bir yıldız futbolcu” olmaktan çıkarıp geleceği olan bir teknik direktör konumuna taşıyor.
hepimiz biliyoruz ki teknik direktörlük kariyerini başarılarla taçlandırmaya devam ettiği ve liyakatini sahada kanıtladığı sürece, bir gün galatasaray’ın teknik direktörlük koltuğuna oturması son derece güçlü bir ihtimal. başarılı teknik direktörlerimizi kendi içimizden çıkarabiliyor olmamız galatasaray için çok büyük bir avantaj. süper lig’de yıllardır şampiyonlukların büyük bölümünün türk teknik direktörler tarafından kazanıldığı gerçeği de bu avantajı daha da anlamlı kılıyor.
böylesi bir tablo varken bunun keyfini çıkarmak ve bu gelişimi izlemek yerine kısır tartışmalara saplanmak, meseleye dar bir pencereden bakmak; maalesef kinci ve fesat bir bakış açısının yansımasından başka bir şey değil.
ne yazık ki türk insanının bir kısmında yaygın olarak görülen bir yaklaşım var: kinci ve fesat bir bakış açısı. başarıyı takdir etmek yerine küçümsemeyi, değersizleştirmeyi tercih ediyorlar. oysa asıl sorgulanması gereken, türkiye sınırları dışında neden tek bir türk teknik direktörün dahi kalburüstü bir takımı çalıştıramadığı gerçeği.
tüm bu tabloya rağmen arda turan, teknik direktörlük kariyerini son derece akılcı ve cesur bir şekilde yöneterek bu kısır döngünün dışına çıkmayı başardı. eyüpspor’u süper lig’e taşıması sahaya yansıyan net bir oyun anlayışının sonucuydu. süper lig’de ortaya koyduğu performans da bunun bir tesadüf olmadığını açıkça gösterdi.
devamında shakhtar donetsk gibi avrupa futbolunda belirli bir kültürü ve beklentisi olan bir kulüpte görev alması ve burada da olumlu işler yapmayı sürdürmesi, arda turan’ın teknik direktörlük vizyonunun ne kadar sağlam temellere dayandığını kanıtlıyor. hem aldığı riskler hem de bu riskleri doğru hamlelerle avantaja çevirmesi, onu sadece “eski bir yıldız futbolcu” olmaktan çıkarıp geleceği olan bir teknik direktör konumuna taşıyor.
hepimiz biliyoruz ki teknik direktörlük kariyerini başarılarla taçlandırmaya devam ettiği ve liyakatini sahada kanıtladığı sürece, bir gün galatasaray’ın teknik direktörlük koltuğuna oturması son derece güçlü bir ihtimal. başarılı teknik direktörlerimizi kendi içimizden çıkarabiliyor olmamız galatasaray için çok büyük bir avantaj. süper lig’de yıllardır şampiyonlukların büyük bölümünün türk teknik direktörler tarafından kazanıldığı gerçeği de bu avantajı daha da anlamlı kılıyor.
böylesi bir tablo varken bunun keyfini çıkarmak ve bu gelişimi izlemek yerine kısır tartışmalara saplanmak, meseleye dar bir pencereden bakmak; maalesef kinci ve fesat bir bakış açısının yansımasından başka bir şey değil.


