1805
ben karadenizliyim. anam da babam da laz; hem de kırma değil, tam laz. o yüzden kendisini "laz kimliği" üzerinden eleştiren ya da ona öfke kusan herkes önce şunu bilsin: kendisi laz değildir.
bizde önce allah sevgisi öğretilir. istanbul’un en lüks semtinde de doğsan böyledir, taşrada dünyaya gelsen de böyledir. sonra vatan–millet sevgisi gelir. ardından da temiz bir hayat sürmek, parasını emek vererek alnının teriyle kazanmak, kimsenin gönlünü kırmamak öğretilir.
kendine yürekten “ben trabzonluyum” diyen herkes böyledir. siz bakmayın bugün trabzonluluğunu kullanıp ahkam kesen bir kesime; bu şehrin gerçek sahipleri her türlü haksızlığı, her türlü suçu lanetler. sayıları geçmişe göre günümüzde azalsa da bunlar trabzon şehrinin ana değeridir.
şimdi buradan ibrahim hacıosmanoğlu’na soruyorum:
için rahat mı? vicdanın rahat mı?
merkez hakem kurulu’ndan çıkan, senin süzgecinden geçen bir hakemin 40 milyon insanın hakkını yemesini içine sindirebiliyor musun?
john duran’ın golü attıktan sonra canlı yayında cinsel organını tutup sallaması, senin ahlaki değerlerine uygun mu?
galatasaray tribününde en ufak bir küfür edildiğinde stadın %70’ine ceza verirken, galatasaray’a her maç akla hayale gelmeyecek küfürler edenlere hiçbir yaptırım uygulamamanızın sebebi nedir? bu işi kendi aklınızla mı yönetiyorsunuz, yoksa her gün birileri elinize bir a5 kâğıdı sıkıştırıp ne yapmanız gerektiğini mi söylüyor?
40 milyon galatasaraylının bedduası, yaşadığı öfke, şu an elde ettiğin kazançlara değer mi?
allah kiminin cebinden parasını alır, kiminin kalbindeki huzuru alır götürür.
tövbe kapısı her zaman açıktır; ama o kapıdan sürekli kaçarsan gün gelir o kapı da kapanır.
bu hayatın değişmeyen yasasıdır.
etrafındakilerden çekiniyorsa ve bu yüzden hakkımızın yenmesine göz yumuyorsa derhal istifa etsin.
yok, hakkımızı bilerek ve isteyerek yiyor ve bundan rant sağlıyorsa…
o zaman biz de hakk’ın adaletinin tecelli edeceği günü bekleriz.
ne de olsa karşısında bir dakika dik duracak bir galatasaray yönetimi bile yok..
bizde önce allah sevgisi öğretilir. istanbul’un en lüks semtinde de doğsan böyledir, taşrada dünyaya gelsen de böyledir. sonra vatan–millet sevgisi gelir. ardından da temiz bir hayat sürmek, parasını emek vererek alnının teriyle kazanmak, kimsenin gönlünü kırmamak öğretilir.
kendine yürekten “ben trabzonluyum” diyen herkes böyledir. siz bakmayın bugün trabzonluluğunu kullanıp ahkam kesen bir kesime; bu şehrin gerçek sahipleri her türlü haksızlığı, her türlü suçu lanetler. sayıları geçmişe göre günümüzde azalsa da bunlar trabzon şehrinin ana değeridir.
şimdi buradan ibrahim hacıosmanoğlu’na soruyorum:
için rahat mı? vicdanın rahat mı?
merkez hakem kurulu’ndan çıkan, senin süzgecinden geçen bir hakemin 40 milyon insanın hakkını yemesini içine sindirebiliyor musun?
john duran’ın golü attıktan sonra canlı yayında cinsel organını tutup sallaması, senin ahlaki değerlerine uygun mu?
galatasaray tribününde en ufak bir küfür edildiğinde stadın %70’ine ceza verirken, galatasaray’a her maç akla hayale gelmeyecek küfürler edenlere hiçbir yaptırım uygulamamanızın sebebi nedir? bu işi kendi aklınızla mı yönetiyorsunuz, yoksa her gün birileri elinize bir a5 kâğıdı sıkıştırıp ne yapmanız gerektiğini mi söylüyor?
40 milyon galatasaraylının bedduası, yaşadığı öfke, şu an elde ettiğin kazançlara değer mi?
allah kiminin cebinden parasını alır, kiminin kalbindeki huzuru alır götürür.
tövbe kapısı her zaman açıktır; ama o kapıdan sürekli kaçarsan gün gelir o kapı da kapanır.
bu hayatın değişmeyen yasasıdır.
etrafındakilerden çekiniyorsa ve bu yüzden hakkımızın yenmesine göz yumuyorsa derhal istifa etsin.
yok, hakkımızı bilerek ve isteyerek yiyor ve bundan rant sağlıyorsa…
o zaman biz de hakk’ın adaletinin tecelli edeceği günü bekleriz.
ne de olsa karşısında bir dakika dik duracak bir galatasaray yönetimi bile yok..


