49
ikinci milli ara ile üçüncü milli ara arasındayız. sezonun en kritik virajındayız. kazanılması gereken tam 6 maç vardı. başakşehir üstü bodo glimt galibiyetleri ile göreve hazır olduğumuzu gösterdik. ardından dön lige; sert bir göz göz muharebesi, peşi sıra dinamik bir trabzon testi, derken ver elini amsterdam semaları ve nihayet körfez deplasmanı sonrası milli haftayıma gireceğiz. işimiz hiç de kolay değil. farklı iklimler, değişik sistemler, uzun yolculuklar var önümüzde. durumumuzu daha zorlaştıran ise herkesin gözünün üstümüzde olması. sakatlarımız, eksiklerimiz var. bazı oyuncularımıza fazla yük biniyor. abdülkerim, sanchez, sallai, yunus ve barış...çünkü hem dinlendiremiyoruz hem milli takımlara gidiyorlar. yine de göztepe ve trabzonspor maçlarını şahsen ajax maçının önüne koyuyorum. heleki iç sahadaki maçlarda koltuğumuzda gözü olan rakiplerimize ve onların gıyabında diğerlerine iyi bir mesaj vermeliyiz. bu iki maçtan kayıpsız ayrılmalı, elimizi rahatlatmalıyız. yanılıyor olabilirim ama şampiyonlar ligi'nde aldığımız üst üste 2 galibiyet konfor alanı yarattı takıma ve ajax maçında - pek beceremiyoruz ama - 1 puan da bizi acıtmaz diye tefekkür ediyorum. velhasıl-ı kelam, şu önümüzdeki 10 gün göstereceğimiz dirayet sezonun akıbetini belli edebilir. bu uğurda adı/sanı ne olursa, kim olursa olsun kaybedecek, feda edecek, vazgeçilebilecek tek bir galatasaray neferi yoktur ve olmamalıdır. içimizdeki sığ ve faydasız tartışmalardan uzak kalmalıyız. en azından gemiyi ocak ayına sağ salim yanaştırıncaya kadar bağrımıza hem taş basalım, hem bay53'ü.

