galatasaray mı kazanır yoksa göztepe mi?
ya da başka deyişle çok gol atan mı kazanır, az gol yiyen mi?
pazar akşam üzeri ali sami yen'de iki sarı-kırmızı ekibin karşılaşması "enlerin" düellosuydu bir bakıma...
bugüne kadar yirmi iki defa rakip fileleri sarsmış galatasaray sadece üç defa kalesinden topu çıkarmış göztepe'ye karşı gol bolluğunu sürdürüp, başarılı bir avrupa kupası maçından sonra ligde galibiyet serisini devam ettirmeyi hesaplıyordu.
ev sahibinde kadro dört gün öncesinin aynısıydı, bir tek eksik babasının rahatsızlığından dolayı uruguay'a giden torreira'ydı ki maçtan önce galatasaraylılar lucas ve babası için oynama yemini etmişlerdi soyunma odasında...
iki takım oyuncuları ve teknik ekipler güzel ve güneşli bir sonbahar öğleden sonrasında top oynamak için yeşil zeminde yer almıştı da maçı yönetecek hakem oğuzhan çakır'ın "jest ve mimikleri" hiç de umut vermiyordu. izlenimlerimiz de yanıltmadı zira ayağa basmalarda sarı kartları es geçerken, göztepeli oyuncunun geri pasında ofsayt olup olmadığını var ekranında dört defa izlemesi ve osimhen'e atılan dirseği görmeyip yardımcılarının uyarısıyla saniyeler sonrası sarı kart çıkarması üst klasman hakem için affı olmayan hatalardı...
topu hakemden alıp, esas aktörlere atarsak, eskilerin deyimiyle "kıran kırana" bir maç başladı ali sami yen'de. galatasaraylı oyuncular taraftarının desteği ve bodo galibiyetinin moraliyle iç sahada oldukça iştahlı ve coşkuluyken, göztepe ise fizik gücüne güvenerek çok koşuyor, galatasaray yarı alanında çok adamla baskı kuruyordu, sanki bir premier lig maçı seyrediyorduk. galatasaray erken gol için rakip kaleye yüklenirken, gafil avlanıyor ve sanchez ve sallai'nin hatalar zinciri ile daha dakikalar beşi gösterirken geriye düşüyordu. beşiktaş maçında rafa silva'yı kaçıran ve gol yemek yerine kırmızı görmeyi tercih eden sanchez, bu defa "oyunda kalıp, golü kalesinde görmeyi" tercih etmişti ki maçın ilerleyen dakikaları onu haklı çıkarıyordu.
şok gol ev sahibi oyuncular ve tribünlerde olumsuz etki yaratmıyor, aksine takımı beraberlik için kamçılarken, dakikalar 18'e gelirken barış'ın furkan'ı zorlaması neticesinde göztepeli oyuncunun geri pasını bodo maçında olduğu gibi osimhen kapıyor ve eşitliği sağlıyordu. tabii, bu kadar "net" bir golün resmiyet kazanması en azından 3-4 dakika almıştı var incelemeleri sonrasında. osimhen'in golünün tarihi değeri de galatasaray'ın göztepe ağlarına yolaldığı 100. gol olmasıydı.
skorda beraberliği sağlayınca galatasaray, galibiyet sayısı için ataklarını arttırdı, baskı gelince de göztepe hatalar yaptı, bazen de sert oynayarak sarı kart gördü, bazen de "görmezden" gelindi de devre biterken bokele'nin yaptığı "tolerans" sınırlarını aşınca oyundan atılması tartışma konusu bile değildi.
ilk kırk beş dakikayı göztepe oyuncu olarak bir eksik tamamlarken, sallai'nin uzaktan attığı şutu direk engelleyince skor tabelası değişmiyordu...
ikinci yarıya 120 maçta 100. galibiyetini kazanma amacındaki okan buruk, rakibin kapanacağını da ön görüp kanatlarda oynayan barış alper'in yerine "fox in the box" ıcardi'yle başladı ve santradan saniyeler sonrası abdülkerim'in ortasında ıcardi kafayla golü aradı. stoilov'un talebeleri eksik kalmanın psikolojisi ile "otobüsü çekince" galatasaraylılar da yan ortalar denedi, olmadı uzaktan şutlarla gol aradılar ve rakiplerini iyice bunalttılar. özellikle dakikalar 58i gösterirken jakobs'un ortasında osimhen'in kafasında ve bir dakika sonra sara'nın pasında osimhen'in dokunuşunda kaleci lis takımını tek başına ayakta tutuyordu.
galibiyet için gol lazımdı, gol için de enerjik oyuncular lüzümluydu, jakobs ve sanchez yerlerini eren ile kaan ayhan'a bıraktılar ve bir dakika sonrasında da yunus'un kafa asistiyle sara ceza sahası dışından lis'i avlıyordu. gol sevinci ise takımın birlik beraberliğini göstermesi açısından önemliydi, ligde ilk golünü atan sara'yı tüm takım arkadaşları kutlarken, osimhen ve lemina kramponlarını temizliyordu takım arkadaşlarının.
ve üç dakika sonra sara kadife ayaklarıyla topu havalandırıyor, lis osimhen'e bir kez daha izin vermiyor ama "kurt" golcü ıcardi dömivoleyle ağları sarsarken, bu sezon altıncı golünü kaydederek galatasaray'ın en fazla gol atan yabancı futbolcusu rekoruna bir adım daha yaklaşıyor ve tribünler o malum şarkıyı haykırıyordu: aşkın olayım...
ev sahibi sarı-kırmızılılar "apokerim"in hatasıyla rakibe armağan ettikleri net pozisyon dışında göztepe'yi ceza sahasına sokmazken, bitime 10 dakika kala sane'nin iki defa ceza sahasında rakipleriyle "kedi-fare" oynarcasına girip yunus ve sallai'ye gol attırma girişimini lis başarıyla çıkarırken, dört dakika sonra icardi-osimhen işbirliğinde yine top fileler yerine korner direği dibine dikiliyordu.
galatasaray eksik rakibi karşısında oyunu domine ederken, okan buruk lemina'yı kenara alıp, genç arda'ya da şans veriyordu kalan dakikalarda ve hakem maçın bitiş düdüğünü çaldığında bugüne kadar kalesinde sadece 3 gol gören göztepe, tek maçta galatasaray'dan aynı sayıda golü yerken, galatasaray 192-73 sezonundan beri sami yen'de göztepe'ye kaybetmeme serisini devam ettiriyordu...
kaynak ve maçtan fotoğraflar:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...saray3-1goztepe.html