344
öncelikle herkesin atladığı bir detay var: bu adam geçen sene serbest filan değildi. juan figer sözleşmesi biter bitmez kendi paravan kulübüne imza atırmıştı lugano için ve fenerbahçe dahil olmak üzere transfergörüşmesi yapılan her takımdan 4-8 milyon euro arası hava parası istiyordu.
kim ne derse desin aziz yıldırım bu ali cengiz oyununa karsı dogru bir tutum sergileyerek kendi oyuncuma bonservis vermem dedi ve restleşme bu şekilde başladı. lugano'nun geçen sene italya'da kulüp bulamamasının iki büyük sebebinden biri de buydu, diğeri ise malumununuz vergi oranıydı.
anladığım kadarıyla kimse adamın topçuluguna laf etmiyor ki ne olursa olsun ilk kriter bu olmalı. çirkeflik konusuna gelince elimizi vicdanımıza koyalım; gidişiyle beni neredeyse komaya sokan kader keita'da sahada ince pislikler yapan bir oyuncuydu. takımda kalsaydı o gereksiz davranışlarına devam edecekti ve onu bu haliyle kabul etmiş, değişmeyeceğini bilen biri olarak takımda en sevdiğim oyuncu gene o olacaktı.
stoch'u elimizden kaçırdığımıza çok fazla üzülmemiştim ama keita'nın gidişi evlat acısı gibi koydu bana. çünkü futbolcunun en çirkefi kaybettiği derbiden sonra gidip parti yapan umursamaz adamdan iyidir benim için. keşke herkes mehmet topal ya da holosko gibi efendi bir sekilde yansıtsa içindeki hırsı ama can cıkıyor huy cıkmıyor işte. unutmayın ki lig tarihimizin gelmiş geçmiş en büyük yabancı oyuncusu da rakiplerine dirsek atan, hakemlere tüküren bir adamdı ve ben onu biraz da bu ligi rolantiye almadıgı ruhunu oyununa kattıgı için severdim.
benim bu olayda takıldıgım tek husus lugano'nun fener'i bir çırpıda satabilmesi. işte ben bunu sevmiyorum; adım gibi biiyorum ki kulubun anahtarını teslim etseler bile arda bizden fener'e gitmez. profesyonellik kisvesi altında yapılan ihanetler, evet bence lugano bize gelirse tüm fener taraftarına ihanet edecek, beni bu oyundan sogutuyor.
bir taraftan sadece aziz'in zorda kalması ve hepsinin bu acıyı yasamasını istiyorum ama gene de olmasın bu iş.
kim ne derse desin aziz yıldırım bu ali cengiz oyununa karsı dogru bir tutum sergileyerek kendi oyuncuma bonservis vermem dedi ve restleşme bu şekilde başladı. lugano'nun geçen sene italya'da kulüp bulamamasının iki büyük sebebinden biri de buydu, diğeri ise malumununuz vergi oranıydı.
anladığım kadarıyla kimse adamın topçuluguna laf etmiyor ki ne olursa olsun ilk kriter bu olmalı. çirkeflik konusuna gelince elimizi vicdanımıza koyalım; gidişiyle beni neredeyse komaya sokan kader keita'da sahada ince pislikler yapan bir oyuncuydu. takımda kalsaydı o gereksiz davranışlarına devam edecekti ve onu bu haliyle kabul etmiş, değişmeyeceğini bilen biri olarak takımda en sevdiğim oyuncu gene o olacaktı.
stoch'u elimizden kaçırdığımıza çok fazla üzülmemiştim ama keita'nın gidişi evlat acısı gibi koydu bana. çünkü futbolcunun en çirkefi kaybettiği derbiden sonra gidip parti yapan umursamaz adamdan iyidir benim için. keşke herkes mehmet topal ya da holosko gibi efendi bir sekilde yansıtsa içindeki hırsı ama can cıkıyor huy cıkmıyor işte. unutmayın ki lig tarihimizin gelmiş geçmiş en büyük yabancı oyuncusu da rakiplerine dirsek atan, hakemlere tüküren bir adamdı ve ben onu biraz da bu ligi rolantiye almadıgı ruhunu oyununa kattıgı için severdim.
benim bu olayda takıldıgım tek husus lugano'nun fener'i bir çırpıda satabilmesi. işte ben bunu sevmiyorum; adım gibi biiyorum ki kulubun anahtarını teslim etseler bile arda bizden fener'e gitmez. profesyonellik kisvesi altında yapılan ihanetler, evet bence lugano bize gelirse tüm fener taraftarına ihanet edecek, beni bu oyundan sogutuyor.
bir taraftan sadece aziz'in zorda kalması ve hepsinin bu acıyı yasamasını istiyorum ama gene de olmasın bu iş.
