• 569
    maçı kazanmadılar, biz kaybettik. öyle müthiş bir futbol yoktu sahada. iki tane bal/hata golü, hepsi bu kadar.

    galatasaray'ın yaşadığı bu değişim ve dönüşüm spor üzerine tezi yazılacak bir olay. formsuzluk, sakatlık vs. ile açıklanacak bir şey değil bu. tamamen duygusal/psikolojik. bir sürü sebebi olabilir tabii ki.

    gözüme haftalardır çarpan bazı mistik durumlar:

    1. taç atışı: yani komedi kanallarına koyun, bir sürü insan gülerken kalp krizi geçirip ölür. top bizim adımıza taça çıkınca moralim bozuluyor vallahi. bunu bilen beşiktaş, her sıkıştığında topu taça attı. zaten kullanamıyoruz diye.

    2. orta açmak: ısrarla topu kenarlara atıp ısrarla orta açamamak ya da saçma sapan ortalar açmak artık normalleşti takımda. orta açıyor dediğimiz franky bile bu maç dâhil sinir krizlerine soktu bizi.

    3. paslaşma: bizim takım adına buna paslaşma değil "paslanma" demek daha uygun. kalecisinden tutun forvetine kadar topu az ötedeki adama isabetli yollayamıyoruz.

    4. top uzaklaştırma: ısrarla rakibe atıyoruz. şaka gibi. topun düştüğü yerde asla yokuz. öyle çok uzağa da atamıyoruz zaten. desen ki rakip savunmaya kadar vurdun, neyse diyeceğim.

    5. şut: son birkaç yıldır (icardi'den allah razı olsun, tuttuğu altın olsun!) şöyle kaleyi döven bir şutör topçumuz yoktu. icardi geldi, o da sakatlandı. kutucu'yu aldık... neyse devam edersem ağzımı bozacağım!..

    6. teknik-taktik: birkaç aydır ne oynadığımız belli değil. oynuyor muyuz ondan bile emin değilim. hani taktiğimiz var da uygulayamıyoruz desem o da değil bence. beden eğitimi hocası gibi kenar yönetimimiz. sanki öğrencilere topu verip "hadi oynayın!" diyorlar. (bence beden eğitimi hocalarımız bile bu kadar yapmıyordur!)

    sinirden elim ayağım titriyor ama devam edeceğim. bitmedi yazı burada...

    7. yönetim: asla biz kadar galatasaraylı değiller. ben bugün yönetimde olsam yabancı hakemden tutun, federasyona ve maçın hakemine kadar ağzımı bozmuştum. tabii ki onlardan bunu beklemiyorum ama koca kulüpte nasıl zerre yaptırım gücü olmaz ya!? gülüyorum artık bu duruma. sınıfta zorbalığa uğrayan ezik öğrenci gibiyiz her maçta. başımızda bizi koruyacak ne bir büyüğümüz ne de adaleti sağlayacak bir mekanizmamız var gidip de şikâyet edecek.

    8. hakemler: maçımıza atanan istisnasız her hakem, annelerine küfür etmişiz gibi davranıyorlar. yüz ifadelerinden bize karşı düdük ve kartlarına kadar müthiş bir tavır bu. ben diğer takımlara pek böyle yaklaşım görmedim.

    9. okan buruk: yani çözemedim. anlayamıyorum da! kafasında neler dönüyor acaba? kurduğu kadrolar, oynattığı futbol, oyuncu değişikliği vs. hiçbir şeyi anlamıyorum. takım aylardır berbat oynuyor ve zerre dokunamadı takıma. kimse de ağzını açıp olanı biteni bize anlatmıyor. yani biz bu gece değil uzunca bir süre rahat uyuyamayacağız ama onlar mışıl mışıl uyuyacak. işte bu sinir bozucu!

    10. mayıslar bizimdir: beşiktaş'ı yensen psikolojik olarak herkesin kabul edeceği "galatasaray şampi" olayını başaramadık ve maç sonu yine bu söylemi duymaya başladık. artık bu lafa da sinir olmaya başladım. galatasaray taraftarı her sene kanser olmak zorunda mı lig mayısta kopacak diye? yensen bu gece bitmişti bu iş iyi-kötü. bu kabullenişle belki fener kendi maçlara asılmayacak, biz ise oynadığımız rakiplerden ekstra performanslar görmeyecektik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın