21
sene başından beri galatasaray'a karşı iyi oynayan ve beğenilen her takım oyuncusu için, sistem oyuncusu olduğundan, o sistem içinde iyi oynadığından konuşulmaya başlanınca akıllara gelen eksiklik.
elias jelert için kullanılıyor bugünlerde, en son da dün karşımızda olan seiya maikuma için kullanılmış.
bunların tümüne verilecek çok basit bir cevap var aslında: sen de kur.
dünyada sistem takımı kurma hakkı sadece kuzeybatı avrupa ve iskandinav takımlarına verilmiyor. sen de sistem takımı kur, ortalama oyuncularını bu sistemde oynat ve sivrilsinler. bambaşka oyunculara evrilsinler ve alıcısı çıksın.
gustavo victoria ve andres fleurquin'in defans hattında olduğu takım (mircea lucescu 2. şampiyonlar ligi maçlarında stopere almıştı) roma-barcelona-liverpool'ın olduğu 2. etap gruplarda, ofsayttan atılmış gol olmasa şampiyonlar ligi çeyrek finali görecekti. victoria, rizespor seviyesinde bir bekti işte. fleurquin galatasaray sonrası ispanya 2. ligine gitti. onları geçtim, suat kaya sanki muazzam bir orta saha oyuncusu muydu? ama fatih terim'in yarattığı iskelette öyle bir oyuncu oldu ki, onsuz oynayamaz olduk. suat o günlerde hangi avrupa kulübünün listesindeydi ki? ülke futbol tarihinin en iyi 20 orta saha oyuncusu arasına bile almazlar. ama o 6 yılda öyle oynadı ki, kimse yerini alamazdı.
lucescu bu sistemi 2. senesinin ortasında kurmuştu. okan buruk'un 3. senesindeyiz ve artık hollanda liginin 4. sırasındaki takımın oyuncuları bile bu sistemsizliğe şaşırıp maç sonunda dile getiriyorlar. bu kadar önemli profile sahip oyuncuların bu kadar sistemsiz ve dağılmış hallerine onlar bile şaşırıyor.
o yüzden, bize karşı sivrilen her oyuncunun bir sistem takımının oyuncusu olduğunu söylediğinizde oyuncunun değerini düşürdüğünü sanıyorsanız yanılıyorsanız, aksine takımını yüceltiyor, kendi takımınızın da ne kadar bireysel yeteneklere bağlı, dağınık ve istikrarsız bir takım olduğunu itiraf ediyorsunuz.
elias jelert için kullanılıyor bugünlerde, en son da dün karşımızda olan seiya maikuma için kullanılmış.
bunların tümüne verilecek çok basit bir cevap var aslında: sen de kur.
dünyada sistem takımı kurma hakkı sadece kuzeybatı avrupa ve iskandinav takımlarına verilmiyor. sen de sistem takımı kur, ortalama oyuncularını bu sistemde oynat ve sivrilsinler. bambaşka oyunculara evrilsinler ve alıcısı çıksın.
gustavo victoria ve andres fleurquin'in defans hattında olduğu takım (mircea lucescu 2. şampiyonlar ligi maçlarında stopere almıştı) roma-barcelona-liverpool'ın olduğu 2. etap gruplarda, ofsayttan atılmış gol olmasa şampiyonlar ligi çeyrek finali görecekti. victoria, rizespor seviyesinde bir bekti işte. fleurquin galatasaray sonrası ispanya 2. ligine gitti. onları geçtim, suat kaya sanki muazzam bir orta saha oyuncusu muydu? ama fatih terim'in yarattığı iskelette öyle bir oyuncu oldu ki, onsuz oynayamaz olduk. suat o günlerde hangi avrupa kulübünün listesindeydi ki? ülke futbol tarihinin en iyi 20 orta saha oyuncusu arasına bile almazlar. ama o 6 yılda öyle oynadı ki, kimse yerini alamazdı.
lucescu bu sistemi 2. senesinin ortasında kurmuştu. okan buruk'un 3. senesindeyiz ve artık hollanda liginin 4. sırasındaki takımın oyuncuları bile bu sistemsizliğe şaşırıp maç sonunda dile getiriyorlar. bu kadar önemli profile sahip oyuncuların bu kadar sistemsiz ve dağılmış hallerine onlar bile şaşırıyor.
o yüzden, bize karşı sivrilen her oyuncunun bir sistem takımının oyuncusu olduğunu söylediğinizde oyuncunun değerini düşürdüğünü sanıyorsanız yanılıyorsanız, aksine takımını yüceltiyor, kendi takımınızın da ne kadar bireysel yeteneklere bağlı, dağınık ve istikrarsız bir takım olduğunu itiraf ediyorsunuz.
