90
son 20 senede ligde ne kadar başarılıysak avrupa'da da o kadar başarısızız.
istikrarsız yönetimler, mali sorunların bunda büyük etkisi olsa da bizim yarı bütçelerimizle çeyrek, yarı final oynayan sayısız takım oldu bu dönemlerde.
bunun yanında maalesefki 2000leri gören taraftarlarımız dışındaki kitle ligdeki başarıyı avrupa başarılarına tercih ediyor. bunda da yine yarışların fenerbahçe ile olmasının büyük etkisi var. halbuki yıllardır iddiam şudurki, avrupa'da düzenli başarı kazanan istikrarlı bir takım zaten ligi kolaylıkla kazanacaktır yeterki fiziksel mücadele anlamında zayıf takımlar kurulmasın.
nitekim son döneme kadar genelde şampiyonlar ligi'ne giden takımlar yüksek maaşlı oyuncuları alır, avrupa'da başarılı olamaz sonrasında yıllarca bu maaşları ödemek zorunda kalırdı, bu da temelde süreçlerin doğru yönetilemesinin sebebidir.
örnek verecek olursam şampiyonluğa oynayamadığımız 15/16 sezonunda maaş bütçemiz 60-70 milyon euro bandındaydı, şu an güncel durumda 60 milyon euroya bile ulaşmıyor. tabii eskiden yerli oyunculara yüksek kontratlar verilirdi şu an bu kısım daha dengeli.
bir çok farklı sebep de sayabiliriz ama iddiamın arkasındayım örneğin bu sene avrupa ligi'ni kazanmamıza zerre ihtimal vermesem de hedefin final olarak koyulmasını doğru buluyorum zaten bir şeyleri başarmak için hayal etmek, hedeflemek ve sonrasında o hedef için çalışmak gerekir. bu demek değildirki ligi boşlayalım, biz asla haftada bir maçla tatmin olan bir takım olamayız, olmamalıyız da zaten. hem lig hem avrupa'yı birlikte götürebilecek güçteyiz yeterki çalışalım, çabalayalım ve motivasyonumuzu diri tutalım.
galatasaray'ın adını duyuracak nokta her zaman avrupa başarısıdır, türkiye ligi'ndeki başarılarla kimse ilgilenmez ve bu başarılar bize hem maddi hem de manevi olarak dönecektir. hele de tl'nin döviz karşısında değer kaybetmediği dolayısıyla tarihin en yüksek döviz bazlı gelirlerine ulaşılan bu dönemi olabildiğince verimli geçirip katma değeri yüksek bir takım hüviyetine devam etmeliyiz, istikrar da ancak böyle gelecektir.
istikrarsız yönetimler, mali sorunların bunda büyük etkisi olsa da bizim yarı bütçelerimizle çeyrek, yarı final oynayan sayısız takım oldu bu dönemlerde.
bunun yanında maalesefki 2000leri gören taraftarlarımız dışındaki kitle ligdeki başarıyı avrupa başarılarına tercih ediyor. bunda da yine yarışların fenerbahçe ile olmasının büyük etkisi var. halbuki yıllardır iddiam şudurki, avrupa'da düzenli başarı kazanan istikrarlı bir takım zaten ligi kolaylıkla kazanacaktır yeterki fiziksel mücadele anlamında zayıf takımlar kurulmasın.
nitekim son döneme kadar genelde şampiyonlar ligi'ne giden takımlar yüksek maaşlı oyuncuları alır, avrupa'da başarılı olamaz sonrasında yıllarca bu maaşları ödemek zorunda kalırdı, bu da temelde süreçlerin doğru yönetilemesinin sebebidir.
örnek verecek olursam şampiyonluğa oynayamadığımız 15/16 sezonunda maaş bütçemiz 60-70 milyon euro bandındaydı, şu an güncel durumda 60 milyon euroya bile ulaşmıyor. tabii eskiden yerli oyunculara yüksek kontratlar verilirdi şu an bu kısım daha dengeli.
bir çok farklı sebep de sayabiliriz ama iddiamın arkasındayım örneğin bu sene avrupa ligi'ni kazanmamıza zerre ihtimal vermesem de hedefin final olarak koyulmasını doğru buluyorum zaten bir şeyleri başarmak için hayal etmek, hedeflemek ve sonrasında o hedef için çalışmak gerekir. bu demek değildirki ligi boşlayalım, biz asla haftada bir maçla tatmin olan bir takım olamayız, olmamalıyız da zaten. hem lig hem avrupa'yı birlikte götürebilecek güçteyiz yeterki çalışalım, çabalayalım ve motivasyonumuzu diri tutalım.
galatasaray'ın adını duyuracak nokta her zaman avrupa başarısıdır, türkiye ligi'ndeki başarılarla kimse ilgilenmez ve bu başarılar bize hem maddi hem de manevi olarak dönecektir. hele de tl'nin döviz karşısında değer kaybetmediği dolayısıyla tarihin en yüksek döviz bazlı gelirlerine ulaşılan bu dönemi olabildiğince verimli geçirip katma değeri yüksek bir takım hüviyetine devam etmeliyiz, istikrar da ancak böyle gelecektir.