4500
--- ekşisözlük'ten alıntı ---
profesyonel bir yönetim anlayışının en temel ilkesi stratejik düşünmek olmalıdır. maalesef galatasaray yönetimi bugüne kadar “geliyorum” diyen her türlü olumsuz hadiseye karşı, gardını düşürmüş tedbirsiz bir boksör edasıyla yaklaşmış ve galatasaray'ın ali menfaatlerini korumak hususunda pasif bir tutum sergilemiştir. yönetimlerin temel görevi, her yerde ve her şartta; olabilecek her türlü olumsuz senaryoyu önceden çizmek ve bunları önleyici adımları gecikmeksizin atmaktır. galatasaray'ın mevcut yönetimi ise (hemen her zaman) başkaları tarafından galatasaray aleyhine suni olarak oluşturulan kirli gündemi dili bir karış dışarıda arkadan takip etmekte ve arabesk bir edayla testi kırıldıktan sonra mikrofonlara serzenişlerde bulunmaktan başka herhangi bir proaktif davranışta bulunmamaktadır. son sivasspor maçındaki hakem rezaletinin ardından metin öztürk ve ibrahim hatipoğlu'nun açıklamaları da bu istikamettedir ve bir galatasaray yöneticisine asla yakışmamaktadır. ettiğiniz sözler, aklı başında bir yöneticinin değil, maç sonunda duygusal bir atmosferde sıradan bir taraftarın sözlerine benzemektedir. siz, taraftar metin öztürk ve taraftar ibrahim hatipoğlu olmaktan öte galatasaray yöneticisisiniz ve buna uygun sorumlulukta hareket etmek mecburiyetindesiniz. sizi dinleyen bir futbolcunun bundan sonra güven içinde hareket etme ve emeğini tam manasıyla sahaya yansıtma motivasyonu kırılır. mesela osimhen, bu şartlar altında neden galatasaray'ın sözleşmeli futbolcu olarak imza atsın? futbolcu sağlığının hiçe sayıldığı, galatasaray maçlarında çimlerin kasıtlı olarak uzun bırakıldığı ve dahi pek çok “mayınlı alan”ın “uzman bir ekip” tarafından galatasaray aleyhine programlı şekilde ve hiçbir engelle karşılaşmadan oluşturulduğu bir ortamda bir müddet sonra futbolcuların da motivasyonu dağılacaktır. takdir edilmesi gerekir ki, en nihayetinde bunlar da etten kemikten yaratılmış insanlardır. mesela barış alper'in kendisi ile birlikte oturup ağlayacak ibrahim hatipoğlu gibi yöneticilere ihtiyacı yoktur. o ve ötekiler, başlarında, kendi sporcu sağlıklarını koruyacak, eğer koruyamadıysa bile hakkını hukukunu anlık duygusal tepkiler vererek değil, galatasaray'ın büyüklüğüne yaraşır vakar ve ciddiyet içerisinde, güçlü ve akılcı bir duruşla arayacak yöneticiler görmek ister. eğer bunu yapamayacak iseniz, derhal o koltukları bırakıp gidiniz. galatasaray'a bundan sonra verebileceğiniz en büyük hizmet bu olacaktır.
galatasaray yönetiminin son dönemlerdeki belki de tek doğru adımı, eşref hamamcıoğlu gibi basiretsiz adamların, “mevcut federasyonda görev almakta olan galatasaraylılar'ı istifaya davet etmek” şeklindeki kıt zeka örneği, sığ düşüncelerine iştirak etmemesi olmuştur. lütfen, hiç olmazsa bundan sonra, olayların peşinde koşan değil, sporcuların emeğini tam manasıyla sahaya yansıtabileceği psikolojik ve fiziksel atmosferi sağlamak hususundaki vazifelerinizi hatırlayınız ve yerine getiriniz. her şeyi bu fedakar futbolcuların galatasaray armasına olan bağlılığından bekleyemez, bütün yükü futbolcu kardeşlerimizin sırtına yükleyerek sorumluluklarınızdan kurtulamazsınız. unutmayın ki, barış alper'e vurulan darbede, sallai'ye atılan tokatta sizin bugüne kadar ki ihmallerinizin güçlü etkisi ve payı vardır. iş, zafere kaçış filminde kampta esaret altında tutulan pele ve arkadaşlarının gaddar nazi subaylarına karşı bir başına mücadelesine dönüşmüştür. artık lütfen hakiki sorumluluklarınızı hatırlayınız ve buna uygun şekilde hareket ediniz. lütfen, ama lütfen!
--- eksisözlük'ten alıntı ---
artık yapmadığı görevini yapması gereken yönetim. vallahi size hakkımız helal değil. bizi bırakın, futbolcuların, okan buruk'un hakkı helal değil.
profesyonel bir yönetim anlayışının en temel ilkesi stratejik düşünmek olmalıdır. maalesef galatasaray yönetimi bugüne kadar “geliyorum” diyen her türlü olumsuz hadiseye karşı, gardını düşürmüş tedbirsiz bir boksör edasıyla yaklaşmış ve galatasaray'ın ali menfaatlerini korumak hususunda pasif bir tutum sergilemiştir. yönetimlerin temel görevi, her yerde ve her şartta; olabilecek her türlü olumsuz senaryoyu önceden çizmek ve bunları önleyici adımları gecikmeksizin atmaktır. galatasaray'ın mevcut yönetimi ise (hemen her zaman) başkaları tarafından galatasaray aleyhine suni olarak oluşturulan kirli gündemi dili bir karış dışarıda arkadan takip etmekte ve arabesk bir edayla testi kırıldıktan sonra mikrofonlara serzenişlerde bulunmaktan başka herhangi bir proaktif davranışta bulunmamaktadır. son sivasspor maçındaki hakem rezaletinin ardından metin öztürk ve ibrahim hatipoğlu'nun açıklamaları da bu istikamettedir ve bir galatasaray yöneticisine asla yakışmamaktadır. ettiğiniz sözler, aklı başında bir yöneticinin değil, maç sonunda duygusal bir atmosferde sıradan bir taraftarın sözlerine benzemektedir. siz, taraftar metin öztürk ve taraftar ibrahim hatipoğlu olmaktan öte galatasaray yöneticisisiniz ve buna uygun sorumlulukta hareket etmek mecburiyetindesiniz. sizi dinleyen bir futbolcunun bundan sonra güven içinde hareket etme ve emeğini tam manasıyla sahaya yansıtma motivasyonu kırılır. mesela osimhen, bu şartlar altında neden galatasaray'ın sözleşmeli futbolcu olarak imza atsın? futbolcu sağlığının hiçe sayıldığı, galatasaray maçlarında çimlerin kasıtlı olarak uzun bırakıldığı ve dahi pek çok “mayınlı alan”ın “uzman bir ekip” tarafından galatasaray aleyhine programlı şekilde ve hiçbir engelle karşılaşmadan oluşturulduğu bir ortamda bir müddet sonra futbolcuların da motivasyonu dağılacaktır. takdir edilmesi gerekir ki, en nihayetinde bunlar da etten kemikten yaratılmış insanlardır. mesela barış alper'in kendisi ile birlikte oturup ağlayacak ibrahim hatipoğlu gibi yöneticilere ihtiyacı yoktur. o ve ötekiler, başlarında, kendi sporcu sağlıklarını koruyacak, eğer koruyamadıysa bile hakkını hukukunu anlık duygusal tepkiler vererek değil, galatasaray'ın büyüklüğüne yaraşır vakar ve ciddiyet içerisinde, güçlü ve akılcı bir duruşla arayacak yöneticiler görmek ister. eğer bunu yapamayacak iseniz, derhal o koltukları bırakıp gidiniz. galatasaray'a bundan sonra verebileceğiniz en büyük hizmet bu olacaktır.
galatasaray yönetiminin son dönemlerdeki belki de tek doğru adımı, eşref hamamcıoğlu gibi basiretsiz adamların, “mevcut federasyonda görev almakta olan galatasaraylılar'ı istifaya davet etmek” şeklindeki kıt zeka örneği, sığ düşüncelerine iştirak etmemesi olmuştur. lütfen, hiç olmazsa bundan sonra, olayların peşinde koşan değil, sporcuların emeğini tam manasıyla sahaya yansıtabileceği psikolojik ve fiziksel atmosferi sağlamak hususundaki vazifelerinizi hatırlayınız ve yerine getiriniz. her şeyi bu fedakar futbolcuların galatasaray armasına olan bağlılığından bekleyemez, bütün yükü futbolcu kardeşlerimizin sırtına yükleyerek sorumluluklarınızdan kurtulamazsınız. unutmayın ki, barış alper'e vurulan darbede, sallai'ye atılan tokatta sizin bugüne kadar ki ihmallerinizin güçlü etkisi ve payı vardır. iş, zafere kaçış filminde kampta esaret altında tutulan pele ve arkadaşlarının gaddar nazi subaylarına karşı bir başına mücadelesine dönüşmüştür. artık lütfen hakiki sorumluluklarınızı hatırlayınız ve buna uygun şekilde hareket ediniz. lütfen, ama lütfen!
--- eksisözlük'ten alıntı ---
artık yapmadığı görevini yapması gereken yönetim. vallahi size hakkımız helal değil. bizi bırakın, futbolcuların, okan buruk'un hakkı helal değil.