• 29
    turnuvanın harika maçlarından biri oldu. ispanya’nın ilk 11’ine hafiften burnumu çeviridim açıkçası. tek defansif orta saha ile torres, villa, silva, ıniesta, xavi ve fabregas altılısından beşinin sahada yer alması gerektiğini düşünüyorum. işin sakatlık kısmını tam bilemediğimden geçelim orayı yine de. torres girdikten sonra sakatlık emaresi göstermemiş olsa da.

    maçın geneli yine beklendiği şekilde geçti ve ilk düdükten itibaren top ispanya’da kaldı. çok güzel top çevirdiler ama pozisyon kısırlığına çare olamadılar ilk yarı boyunca. tek net pozisyon pique ile kazanıldı ve yine bizi kale önünde heyecanlandıran stoper olma özelliğini sürdürdü. abartmadan söylüyorum, bu adamı getir galatasaray’a forvet yap, itiraz edersem bilmem ne olayım * sağ kanat ilk yarıda neredeyse tamamen ramos’a bırakılmıştı. hücumcu orta sahalar orta ve solu idare ettiler. ancak silva’nın bu maçta çizdiği vasat performans pozisyon bulunmamasının etkenlerinden biriydi.

    maç boyunca çekilen şutların çoğunu gökyüzüne gitmesi toptan şüphelendiriyor. tamam ıniesta iyi bir şutör değil ama bu kadar şutu üst üste isabetsiz çekecek adam da değil. xabi’nin direğe çarpıp geri dönen şutu üzdü elbette. bitiricilik meselesine gelirsek, toplamda torres ve villa’nın buldukları pozisyonlarda güzel vuruşlar çıkaramadıklarını da ayrıca belirtmek gerek.

    ikinci yarıya ispanya hızlı girdi ama yine silva’nın kötü bir şutunun ardından eren derdiyok’un yeteneğiyle gelen gol isviçre’yi öne geçirdi. ardından gelen pedro ve navas değişiklikleri ispanya adına hareket getirse de bu biraz göz boyayıcıydı. çünkü önceden sağ kanadı zaten yeterince iyi kullanan ramos’u etkisiz hale getirmesinin yanı sıra neredeyse bütün ispanya ataklarını sağdan navas’ın yapacağı ortalara bıraktı ki konfederasyonlar kupası’nda del bosque’ye yaptığım eleştiriler de bunun üzerineydi. sizin farklılığınız oyuncuların pas ve teknik üstünlükleri. hiçbir zaman hava topu olmadı. neden ısrarla bu tekrarlanıyor anlamış değilim açıkçası. ayrıca ispanya’da dikkatimi çeken, navas girmeden önce kanada inen oyuncuların topu bilinçli bir şekilde geriye yani yaya ya da penaltı noktası üzerine çıkarmasına rağmen ceza alanındaki oyuncuların oraya hareketlenmemeleriydi.

    (bkz: isviçre) çok güzel savunma yaptı. orta saha oyuncularının ceza alanına topla girmelerine neredeyse hiç izin vermeyince (bkz: villa) çok yalnız kaldı torres girene kadar. zaten torres girdikten sonra çoğunlukla iş kanat ortalarına kalınca hava toplarında isviçre’nin geride kalması pek olağan değildi. gökhan inler orta sahada hem kontra hücuma çıkışlarda hem de savunmada çok önemli katkılar verdi. kaptanlık pazubandı da ondaydı. yine eren hem atılan golde hem de direğe vurduğu topta yaptığı slalomuyla kalitesini ortaya koydu. ispanya’ya karşı doğru oyunuyla üç puan alan isviçre grubu karıştırdı ve ikinci turda muhtemel bir ispanya-brezilya kapışmasının önünü açmış oldu.

    ilk maçlarda izlediğimiz mesur özil, gökhan inler, eren derdiyok ve izlemesek de bildiğimiz serdar taşçı’yı bir şekilde kazanmış olsaydık ve değerlendirebilecek bir hoca olsaydı milli takımın başında orada şu an bizim olmamamız için bir sebep yoktu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın