3906
camia, yönetim ve taraftar olarak fenerbahçe’nin uydusu olan kulüp.
neyzen tevfik’e atfedilen o meşhur söz var ya hani; “türk milleti tuhaftır her sözü kaldırmaz, i… dersin kızar ama s… aldırmaz” diye, işte tam olarak o durumdalar. salıncak deyince deliriyorlar, köpürüyorlar ama iş salıncak boyutunu geçeli çok oldu, adamlar koskoca camiayı kucağa aldı gezdiriyor, gıkları çıkmıyor. “para komidinin üstünde” pankartı infial uyandırıyor ama birilerine fix depozit çalışmak hiç incitmiyor. türk spor tarihinde 3 büyük takımdan birinin bu denli acziyet içine düştüğü, zavallılıktan da aşağıya çekildiği bir dönem olmamıştır sanırım.
4 sezon üst üste kasım ayında lige havlu atıyorsun, don değiştirir gibi hoca değiştiriyorsun, avrupa’da 6 senedir aldığın galibiyetleri saymak için neredeyse tek elin parmakları yetiyor; üstelik bunların bir çoğu adını ilk kez duyduğun takımlar, şampiyonlar ligi’ne gittiğinde sıfır çekip dönüyorsun, alakasız futbolculara akıl almaz paralar saçıyorsun, rakibin başkanının yanında maaşlı çalışan adam* kulübünü davar güder gibi güdüp 40 senelik efsanelerini kapı dışarı ediyor, toplanıp twitter’dan kıytırık bir istifa çağrısı dahi yapamıyorsun, tüm bunlar ve daha fazlası yaşanırken senin tek yaptığın şey ne? seni kucağa alan adamlar ne derse onların papağanlığını yapıp galatasaray’a havlamak. gururun zerresi kalmamış.
hayır, tüm bu kapı kulluğundan bir şeyler ütsen anlarım, her gün daha beter durumu düşüyorsun, kılavuz bellediklerin kendi müzesine teneke dahi sokamayıp seni daha da dibe çekiyor ama bunu idrak edemeyecek kadar aklını kiraya vermişsin. o yüzden daha beter olmanı can-ı gönülden dilemekten başka bir şey gelmiyor elden.
neyzen tevfik’e atfedilen o meşhur söz var ya hani; “türk milleti tuhaftır her sözü kaldırmaz, i… dersin kızar ama s… aldırmaz” diye, işte tam olarak o durumdalar. salıncak deyince deliriyorlar, köpürüyorlar ama iş salıncak boyutunu geçeli çok oldu, adamlar koskoca camiayı kucağa aldı gezdiriyor, gıkları çıkmıyor. “para komidinin üstünde” pankartı infial uyandırıyor ama birilerine fix depozit çalışmak hiç incitmiyor. türk spor tarihinde 3 büyük takımdan birinin bu denli acziyet içine düştüğü, zavallılıktan da aşağıya çekildiği bir dönem olmamıştır sanırım.
4 sezon üst üste kasım ayında lige havlu atıyorsun, don değiştirir gibi hoca değiştiriyorsun, avrupa’da 6 senedir aldığın galibiyetleri saymak için neredeyse tek elin parmakları yetiyor; üstelik bunların bir çoğu adını ilk kez duyduğun takımlar, şampiyonlar ligi’ne gittiğinde sıfır çekip dönüyorsun, alakasız futbolculara akıl almaz paralar saçıyorsun, rakibin başkanının yanında maaşlı çalışan adam* kulübünü davar güder gibi güdüp 40 senelik efsanelerini kapı dışarı ediyor, toplanıp twitter’dan kıytırık bir istifa çağrısı dahi yapamıyorsun, tüm bunlar ve daha fazlası yaşanırken senin tek yaptığın şey ne? seni kucağa alan adamlar ne derse onların papağanlığını yapıp galatasaray’a havlamak. gururun zerresi kalmamış.
hayır, tüm bu kapı kulluğundan bir şeyler ütsen anlarım, her gün daha beter durumu düşüyorsun, kılavuz bellediklerin kendi müzesine teneke dahi sokamayıp seni daha da dibe çekiyor ama bunu idrak edemeyecek kadar aklını kiraya vermişsin. o yüzden daha beter olmanı can-ı gönülden dilemekten başka bir şey gelmiyor elden.