607
- - - - - http://fizy.com/s/1el8ih - - - - -
adı unutulmayacak, her hatırlandığında özlemle anılacak, galatasaray taraftarı adayı küçük yüreklerin kulaklarındaki en güzel masal olacak kocaman bir yaşanmışlıktır hagi. sonuna kadar gerçek, sonuna kadar efsane, sonuna kadar doğu, sonuna kadar batı, sonuna kadar ilk, sonuna kadar hayal ve sonuna kadar sonsuzluktur isminin çağrıştırdığı bu bünyede. 1 yıl 5 gün önce üye olmuşum sözlüğe. o günden beri, hakkında hep bir şeyler yazmak istediğim; ama bir şeylerin her defasında eksik kaldığını farkedip vazgeçtiğim bir büyük sihirbazdır commandante. anladım ki, ne yazarsam yazayım tamamlanmayacak o eksiklikler, bu yüzden ismini bugün hatırlatmak amacıyla entry giriyorum.
küçüktüm, fanatik galatasaraylı bir babanın evladı olmamdan dolayı galatasaray marşları ninni oldu kulaklarıma. tişört yerine, sırtında 10yazan formayla gezdim yaz aylarında ve sarı-kırmızı eldivenlerimle atkım sardı kış aylarında beni. dinlediğim masallar ali sami yen'de geçen galatasaray efsaneleriydi ve dinlediğim tüm masalların kahramanı hagi idi. tek başına efsaneleri gerçek kılabilecek kadar doğa üstü bir kahramandı hagi benim için.
dedim ya, küçüktüm. belki daha formamın sırtında yazan 10 sayısına bile erişmemişti yaşadığım yılların sayısı. en büyük derdi, düştüğünde dizinin kanaması olan dönemleri yaşarken başlamıştı hagi efsanesi benim için. babasına her şeyden -annesinden bile- çok düşkün olan ben, onun sayesinde öğrendim hagi'nin ne anlam ifade ettiğini. şimdi iki onluklu yaşların başında, dizimin kanamasından daha büyük dertlerle uğraşmak zorunda olan ben, hala hagi hikayeleri anlattırıyorum babama. ne benim içimdeki hagi aşığı çocuk öldü ne de babamın içindeki müthiş sabır tükendi.
en umutsuz anların birinde gelip, dibe doğru yol alan ve tek umudu dibe batmayıp, ayaklarını yere vurarak tekrar yükselmek olan bir efsaneyi, dibe vurmaktan kurtarıp yukarı çekendir hagi. kimsenin beklemediği, hatta yaşı yüzünden dalga geçtiği o büyük adam, bugünün efsanesi olan galatasaray'ın en büyük emektarlarından biri. tek başına kazandırdığı onlarca maç, haksızlığa tahammül edememesi yüzünden gördüğü kartlar, roberto carlos'un yanından bütün asaletiyle sıyrılıp geçmesi, uefa finalinde sinirlerine hakim olamaması... hangi biri yazılır, hangi biri anlatılır bilmiyorum. anlatmaya çalışsam da hep eksik olacak yazdıklarım. ben ne babam kadar içten anlatabilirim hagi'yi ne de onun kadar heyecanlanabilirim yazmaya çalışırken. o yüzden hep eksik, hep yitik kalacak söylediklerim.
i love you hagi'den sonra, hiçkimseye yakışmadı o tezahürat. ve ben, herhangi bir futbolcuya ithaf edilen i love you x sözlerinde hep hagi'yi andım. ben galatasaray'a gelen kimseyi, onu sevdiğim gibi sevemedim.
galatasaray'ı bilinçli olarak izleme sebebimdir hagi. onun futbolun ötesine geçen muhteşem resitalidir beni futbola alıştıran.
futboldaki çocukluk ve gençlik dönemimdir hagi. hayatın en çok özlenen dönemleri gibi, galatasaray'da en çok onun hüküm sürdüğü dönemi özlemem bundandır.
ilk aşktır hagi. yerine sevmeye çalıştığınız her bedende ona ihanet ettiğinizi hissetmek ve yıllar sonra bile onu hala unutmadığınızı bilmektir.
ikinci bahardır teknik direktörlük dönemi. tadı başka; ama hep bir şeyler eksik, hep bir şeyler buruk, hep eskiye duyulan özlemle süslenmiştir.
sevdiğiniz insanlara duyduğunuz en büyük hasettir hagi. hep beklediğiniz kavuşma anının, o hasretten daha güzel olmadığını farketmektir.
baba şefkatidir hagi. onun varlığında güvende olduğunuzu hissettiğiniz, yokluğunda özlemle andığınızdır.
hayata kafa tutmaktır hagi, isyandır. bu yüzden kimileri tarafından çılgınca sevilirken, isyan ettiklerinizin sizden nefretle bahsetmesidir. herkese inat bildiğini okumak ve sonunda başarılı olmaktır.
özlemektir hagi, anlatmaya gerek duymadığınız duyguların tamamıdır.
belki bir eski şarkı
belki de hoş bir koku esintide
hatırlarım seni bir başka yerde...
- - - - - http://fizy.com/s/1el8ih - - - - -
adı unutulmayacak, her hatırlandığında özlemle anılacak, galatasaray taraftarı adayı küçük yüreklerin kulaklarındaki en güzel masal olacak kocaman bir yaşanmışlıktır hagi. sonuna kadar gerçek, sonuna kadar efsane, sonuna kadar doğu, sonuna kadar batı, sonuna kadar ilk, sonuna kadar hayal ve sonuna kadar sonsuzluktur isminin çağrıştırdığı bu bünyede. 1 yıl 5 gün önce üye olmuşum sözlüğe. o günden beri, hakkında hep bir şeyler yazmak istediğim; ama bir şeylerin her defasında eksik kaldığını farkedip vazgeçtiğim bir büyük sihirbazdır commandante. anladım ki, ne yazarsam yazayım tamamlanmayacak o eksiklikler, bu yüzden ismini bugün hatırlatmak amacıyla entry giriyorum.
küçüktüm, fanatik galatasaraylı bir babanın evladı olmamdan dolayı galatasaray marşları ninni oldu kulaklarıma. tişört yerine, sırtında 10yazan formayla gezdim yaz aylarında ve sarı-kırmızı eldivenlerimle atkım sardı kış aylarında beni. dinlediğim masallar ali sami yen'de geçen galatasaray efsaneleriydi ve dinlediğim tüm masalların kahramanı hagi idi. tek başına efsaneleri gerçek kılabilecek kadar doğa üstü bir kahramandı hagi benim için.
dedim ya, küçüktüm. belki daha formamın sırtında yazan 10 sayısına bile erişmemişti yaşadığım yılların sayısı. en büyük derdi, düştüğünde dizinin kanaması olan dönemleri yaşarken başlamıştı hagi efsanesi benim için. babasına her şeyden -annesinden bile- çok düşkün olan ben, onun sayesinde öğrendim hagi'nin ne anlam ifade ettiğini. şimdi iki onluklu yaşların başında, dizimin kanamasından daha büyük dertlerle uğraşmak zorunda olan ben, hala hagi hikayeleri anlattırıyorum babama. ne benim içimdeki hagi aşığı çocuk öldü ne de babamın içindeki müthiş sabır tükendi.
en umutsuz anların birinde gelip, dibe doğru yol alan ve tek umudu dibe batmayıp, ayaklarını yere vurarak tekrar yükselmek olan bir efsaneyi, dibe vurmaktan kurtarıp yukarı çekendir hagi. kimsenin beklemediği, hatta yaşı yüzünden dalga geçtiği o büyük adam, bugünün efsanesi olan galatasaray'ın en büyük emektarlarından biri. tek başına kazandırdığı onlarca maç, haksızlığa tahammül edememesi yüzünden gördüğü kartlar, roberto carlos'un yanından bütün asaletiyle sıyrılıp geçmesi, uefa finalinde sinirlerine hakim olamaması... hangi biri yazılır, hangi biri anlatılır bilmiyorum. anlatmaya çalışsam da hep eksik olacak yazdıklarım. ben ne babam kadar içten anlatabilirim hagi'yi ne de onun kadar heyecanlanabilirim yazmaya çalışırken. o yüzden hep eksik, hep yitik kalacak söylediklerim.
i love you hagi'den sonra, hiçkimseye yakışmadı o tezahürat. ve ben, herhangi bir futbolcuya ithaf edilen i love you x sözlerinde hep hagi'yi andım. ben galatasaray'a gelen kimseyi, onu sevdiğim gibi sevemedim.
galatasaray'ı bilinçli olarak izleme sebebimdir hagi. onun futbolun ötesine geçen muhteşem resitalidir beni futbola alıştıran.
futboldaki çocukluk ve gençlik dönemimdir hagi. hayatın en çok özlenen dönemleri gibi, galatasaray'da en çok onun hüküm sürdüğü dönemi özlemem bundandır.
ilk aşktır hagi. yerine sevmeye çalıştığınız her bedende ona ihanet ettiğinizi hissetmek ve yıllar sonra bile onu hala unutmadığınızı bilmektir.
ikinci bahardır teknik direktörlük dönemi. tadı başka; ama hep bir şeyler eksik, hep bir şeyler buruk, hep eskiye duyulan özlemle süslenmiştir.
sevdiğiniz insanlara duyduğunuz en büyük hasettir hagi. hep beklediğiniz kavuşma anının, o hasretten daha güzel olmadığını farketmektir.
baba şefkatidir hagi. onun varlığında güvende olduğunuzu hissettiğiniz, yokluğunda özlemle andığınızdır.
hayata kafa tutmaktır hagi, isyandır. bu yüzden kimileri tarafından çılgınca sevilirken, isyan ettiklerinizin sizden nefretle bahsetmesidir. herkese inat bildiğini okumak ve sonunda başarılı olmaktır.
özlemektir hagi, anlatmaya gerek duymadığınız duyguların tamamıdır.
belki bir eski şarkı
belki de hoş bir koku esintide
hatırlarım seni bir başka yerde...
- - - - - http://fizy.com/s/1el8ih - - - - -