10941
kendisine yapılmış psikolojik baskının boyutu empatiden nasibini almamış fanatik kişilerce hala anlaşılmıyor.
bir süredir düzenli olarak rocket league oynuyorum. bilen bilir, 10 yıldır global çapta oynanan en önemli e-spor oyunlarından biridir ve ana mekanikleri itibariyle futbola fazlasıyla benziyor. bu oyunu bu empati yoksunu insanlara öneriyorum. öncelikle takım oyunu nedir, nasıl ekip olunur gibi temel soruların cevaplanmasına yardımcı olacak. ayrıca bir hata yaptığınızda, çok basit bir topu engelleyemediğinizde veya gol atamadığınızda toksik takım arkadaşlarınızın quick chat ekranına spamlediği "what a save" mesajları bir nebze olsun kerem gibi hissetmelerini sağlayabilir. rekabetçi ortamda bu oluyor. performansa dayalı, standardize olmuş, kalıplaşmış her ortamda bu oluyor. insanlar konuşur.
ben duygusal biri olarak rekabet ortamında veyahut profesyonel hayatımda benzeri durumlarla karşılaştığımda performansım düşüyor. bin kere, üst üste kusursuz şekilde uyguladığım becerilerimi acemice kullanmaya başlıyorum. mukayese edilmez elbet ama mesleğimde kerem'den çok daha yaşlı ve tecrübeli olmama rağmen böyle şeyler yaşıyorum. çünkü insanız abi, var böyle bir şey, sende de var, hiç ayak yapma. çocuğu her fırsatta yuhala, şamarla. yeri gelsin video editlerle dalga geç, ağıza alınmayacak küfürler et, ailesine kadar söv. sonra dakika bilmem kaçta ayağına hiç kaçmayacak bir fırsat geldiğinde, o salako editleri, o küfürler insanın aklına geliyor, şutu çekemiyorsun.
geçen gün hastanede gözüm ister istemez yanımda oturan 13-14 yaşlarındaki çocuğun telefonuna ilişti. annesiyle sıra bekleyen çocuk capcut isimli programda çatır çatır icardi editi yapıyordu. bir süre takip ettim, yılan gibi kullanıyordu programı allahsız. ver bebeyi orta ölçekli reklam ajansına, videographer olsun, sırıtmaz. olayın farkında mıyız? vaktinde medya belirli bir zümrenin kontrolündeydi ve futbolcuyla taraftarın etkileşimi ancak tribündeyken gerçekleşiyordu. şu an 10 ila 60-70'li yaş grubuna kadar herkes medyada söz sahibi ve dileyen dilediği yerde dilediği kişilikle dilediği şeyi yazıyor. girin reddit'e okuyun, 12-13 yaşında çocuklar nasıl konuşuyor, nelerden bahsediyor bir bakın. korkunç bir tabloyla karşılaşacaksınız. oyuncularımıza yazılanları zaten biliyoruz, burada bile neler neler söyleniyor. bu işin cılkı çıktı dostlar.
galatasaray taraftarının silkelenip kendisine gelmesi gerektiğinin çok isabetli bir örneği oldu kerem. işleyen düzeni bozmak günahtır. biz bu günahı düzenli olarak işliyoruz. her sezon, içeride el bebek gül bebek yetiştirilen, paralar harcanan yatırımlar yapılan, bizlerce pamuklara sarılması gereken gençlerimizi, vatandaşlarımızı el birliğiyle hiç ediyoruz. bu oyunu gönülden seven, takımını birçok parametrede anlamaya çalışan bir taraftar olarak artık utanmaya başladım.
umuyorum bir gün, cümleten, kerem'e, berkan'a ve diğer birçoklarına yapılan bu ayıptan ders çıkarmayı ve (imkansız gibi görünse de) oyunu, oyuncularımızı anlamayı başarırız.
bir süredir düzenli olarak rocket league oynuyorum. bilen bilir, 10 yıldır global çapta oynanan en önemli e-spor oyunlarından biridir ve ana mekanikleri itibariyle futbola fazlasıyla benziyor. bu oyunu bu empati yoksunu insanlara öneriyorum. öncelikle takım oyunu nedir, nasıl ekip olunur gibi temel soruların cevaplanmasına yardımcı olacak. ayrıca bir hata yaptığınızda, çok basit bir topu engelleyemediğinizde veya gol atamadığınızda toksik takım arkadaşlarınızın quick chat ekranına spamlediği "what a save" mesajları bir nebze olsun kerem gibi hissetmelerini sağlayabilir. rekabetçi ortamda bu oluyor. performansa dayalı, standardize olmuş, kalıplaşmış her ortamda bu oluyor. insanlar konuşur.
ben duygusal biri olarak rekabet ortamında veyahut profesyonel hayatımda benzeri durumlarla karşılaştığımda performansım düşüyor. bin kere, üst üste kusursuz şekilde uyguladığım becerilerimi acemice kullanmaya başlıyorum. mukayese edilmez elbet ama mesleğimde kerem'den çok daha yaşlı ve tecrübeli olmama rağmen böyle şeyler yaşıyorum. çünkü insanız abi, var böyle bir şey, sende de var, hiç ayak yapma. çocuğu her fırsatta yuhala, şamarla. yeri gelsin video editlerle dalga geç, ağıza alınmayacak küfürler et, ailesine kadar söv. sonra dakika bilmem kaçta ayağına hiç kaçmayacak bir fırsat geldiğinde, o salako editleri, o küfürler insanın aklına geliyor, şutu çekemiyorsun.
geçen gün hastanede gözüm ister istemez yanımda oturan 13-14 yaşlarındaki çocuğun telefonuna ilişti. annesiyle sıra bekleyen çocuk capcut isimli programda çatır çatır icardi editi yapıyordu. bir süre takip ettim, yılan gibi kullanıyordu programı allahsız. ver bebeyi orta ölçekli reklam ajansına, videographer olsun, sırıtmaz. olayın farkında mıyız? vaktinde medya belirli bir zümrenin kontrolündeydi ve futbolcuyla taraftarın etkileşimi ancak tribündeyken gerçekleşiyordu. şu an 10 ila 60-70'li yaş grubuna kadar herkes medyada söz sahibi ve dileyen dilediği yerde dilediği kişilikle dilediği şeyi yazıyor. girin reddit'e okuyun, 12-13 yaşında çocuklar nasıl konuşuyor, nelerden bahsediyor bir bakın. korkunç bir tabloyla karşılaşacaksınız. oyuncularımıza yazılanları zaten biliyoruz, burada bile neler neler söyleniyor. bu işin cılkı çıktı dostlar.
galatasaray taraftarının silkelenip kendisine gelmesi gerektiğinin çok isabetli bir örneği oldu kerem. işleyen düzeni bozmak günahtır. biz bu günahı düzenli olarak işliyoruz. her sezon, içeride el bebek gül bebek yetiştirilen, paralar harcanan yatırımlar yapılan, bizlerce pamuklara sarılması gereken gençlerimizi, vatandaşlarımızı el birliğiyle hiç ediyoruz. bu oyunu gönülden seven, takımını birçok parametrede anlamaya çalışan bir taraftar olarak artık utanmaya başladım.
umuyorum bir gün, cümleten, kerem'e, berkan'a ve diğer birçoklarına yapılan bu ayıptan ders çıkarmayı ve (imkansız gibi görünse de) oyunu, oyuncularımızı anlamayı başarırız.