91
bek, her şeyden evvel bir savunma oyuncusudur; haliyle bu bölgenin oyuncularının savunma zaaflarının olmaması makbul olandır.
"daha fazla hücumcuyla daha çok hücum yaparız."
bu önerme artık pek geçerli görülmese de bek pozisyonu özelindeki uyarlaması maalesef revaçta:
"hücum bekleriyle daha iyi hücum yaparız."
bilhassa okan buruk galatasaray'ının özelinde konuşacak olursak bu uyarlamayı kesinlikle dışlamalı, yüzüne dahi bakmamalıyız. çünkü galatasaray'ın önde baskı oyunu, top rakipteyken dahi orta saha çizgisinde konumlanan savunma hattının uzun boya, yüksek fizik kapasitesine, tempoya, ikili mücadelelerde yıldırıcılığa ve kesiciliğe sahip olmasını zaruri kılıyor. savunma hattının bahse konu özelliklere sahip olması, rakip takım baskıdan kurtulmak yahut kontra başlatmak için uzun vursa dahi topun hızlıca geri kazanımı sağlıyor ve atak devamlılığı yakalama imkanı sunuyor.
bek oyuncumuz, -örneğin sacha boey veya gördüğümüz kadarıyla ismail jakobs gibi- fiziken kuvvetli, kesici, atlet ve savunma yönü kuvvetli bir oyuncuysa biz aslında rakibin hücum başlatma çabasını derhal keserek atak devamlılığı yakalıdığımız için daha iyi hücum edebiliyoruz. dolayısıyla iyi bir savunma beki daha iyi hücum etme imkanı yaratıyor. oysa rakibin beklerimiz üzerine uzun vurduğu senaryoda fiziken dezavantajlı, kısa boylu, savunma zaafları olan, teknik hücum bekleriyle oynadığımızda bu oyuncular orta saha çizgisinde rakibi yıldırıp topu kazanamadığı için veya hantal olduklarında arkalarına adam kaçırdıkları için takım olarak geriye koşmak zorunda kalıyoruz. bu da hem atak devamlılığının yakalanamamasına hem daha çok yorulmamıza hem de kalemizde tehlike oluşmasına sebebiyet veriyor.
boey, 30 milyon euro bedelle bayern münih'e giderken hücum yönü çok kuvvetli, çok teknik bir bek olduğu için gitmedi. senede 1-2 asistten fazla yapmış mıydı, emin değilim. boey, savunmada rakiplerini dehşete düşüren bir oyuncu haline gelmiş olduğu için söz konusu bedelle dünyanın en büyük kulüplerinden birine gitti.
wan bissaka ve doue bizim için çok doğru hedeflerdi; olmadı. bu oyuncuların alınamadığı senaryoda alınan oyuncu elias jelert olmamalıydı; oldu. bana göre kendisi, 1,70 boyuyla kategorik olarak dahi bir savunma oyuncusu değil fakat nihayetinde artık yatırım yapmış olduğumuz bir oyuncu ve esas niyetim kendisini tenkit etmek değil. esas arzum transfer politikamızın futbolun mevcut gerçeklerine uygun ve doğru şekilde yürütülebilmesi. galatasaray'ın bilhassa okan buruk döneminde olsa da esasen her zaman ihtiyacı olan şey, angelino gibi jelert gibi beklere değil, modern futbola uygun, fizikî dezavantajları olmayan, savunma yönü kuvvetli, yani boey ve jakobs gibi beklere yönelmesidir.
"daha fazla hücumcuyla daha çok hücum yaparız."
bu önerme artık pek geçerli görülmese de bek pozisyonu özelindeki uyarlaması maalesef revaçta:
"hücum bekleriyle daha iyi hücum yaparız."
bilhassa okan buruk galatasaray'ının özelinde konuşacak olursak bu uyarlamayı kesinlikle dışlamalı, yüzüne dahi bakmamalıyız. çünkü galatasaray'ın önde baskı oyunu, top rakipteyken dahi orta saha çizgisinde konumlanan savunma hattının uzun boya, yüksek fizik kapasitesine, tempoya, ikili mücadelelerde yıldırıcılığa ve kesiciliğe sahip olmasını zaruri kılıyor. savunma hattının bahse konu özelliklere sahip olması, rakip takım baskıdan kurtulmak yahut kontra başlatmak için uzun vursa dahi topun hızlıca geri kazanımı sağlıyor ve atak devamlılığı yakalama imkanı sunuyor.
bek oyuncumuz, -örneğin sacha boey veya gördüğümüz kadarıyla ismail jakobs gibi- fiziken kuvvetli, kesici, atlet ve savunma yönü kuvvetli bir oyuncuysa biz aslında rakibin hücum başlatma çabasını derhal keserek atak devamlılığı yakalıdığımız için daha iyi hücum edebiliyoruz. dolayısıyla iyi bir savunma beki daha iyi hücum etme imkanı yaratıyor. oysa rakibin beklerimiz üzerine uzun vurduğu senaryoda fiziken dezavantajlı, kısa boylu, savunma zaafları olan, teknik hücum bekleriyle oynadığımızda bu oyuncular orta saha çizgisinde rakibi yıldırıp topu kazanamadığı için veya hantal olduklarında arkalarına adam kaçırdıkları için takım olarak geriye koşmak zorunda kalıyoruz. bu da hem atak devamlılığının yakalanamamasına hem daha çok yorulmamıza hem de kalemizde tehlike oluşmasına sebebiyet veriyor.
boey, 30 milyon euro bedelle bayern münih'e giderken hücum yönü çok kuvvetli, çok teknik bir bek olduğu için gitmedi. senede 1-2 asistten fazla yapmış mıydı, emin değilim. boey, savunmada rakiplerini dehşete düşüren bir oyuncu haline gelmiş olduğu için söz konusu bedelle dünyanın en büyük kulüplerinden birine gitti.
wan bissaka ve doue bizim için çok doğru hedeflerdi; olmadı. bu oyuncuların alınamadığı senaryoda alınan oyuncu elias jelert olmamalıydı; oldu. bana göre kendisi, 1,70 boyuyla kategorik olarak dahi bir savunma oyuncusu değil fakat nihayetinde artık yatırım yapmış olduğumuz bir oyuncu ve esas niyetim kendisini tenkit etmek değil. esas arzum transfer politikamızın futbolun mevcut gerçeklerine uygun ve doğru şekilde yürütülebilmesi. galatasaray'ın bilhassa okan buruk döneminde olsa da esasen her zaman ihtiyacı olan şey, angelino gibi jelert gibi beklere değil, modern futbola uygun, fizikî dezavantajları olmayan, savunma yönü kuvvetli, yani boey ve jakobs gibi beklere yönelmesidir.